TÜM DEMOKRATLARA

                     Görüşerek, konuşarak bir sorunu halletme gündemde bile değilse, hele işin içerisine vurma,kırma, öldürme girmiş ise, kimden, nereden, hangi amaçla gelmiş olursa olsun, o işte ben muhakkak bir hinlik ararım, şeytanın bir yerlerden işin içerisine girdiğine kesin inanırım.

                     İnsan melek tabiatlıdır, Allah’ın halifesidir yer yüzünde. Ama aynı zamanda çok zalimdir, çok cahildir Kur’an deyimiyle.

                     Hani Melekler " biz sana ibadet edip dururken sen biri birilerinin kanını dökecek varlıklar mı yaratmak istiyorsun" diye ilk yaratılışa karşı çıktıklarında Allah onlara " ben neyi yaratacağımı sizden iyi bilirim" demişti.

                     İşin o yönünü, yaratılıştaki özelliği ve insanın bu türden bir yaratık olarak dünyaya gönderilişindeki gayeyi,bizim bilmemiz, felsefi boyutu hakkında hüküm vermemiz maalesef imkansız.

                    Öyle murat etmiş, öyle yaratmış yapacak bir şey yok.

                    Ancak insanın "canavar"ca hislerinin esiri olarak yapmış oldukları hiçbir zaman övülmemiş. Ve bir insanı yaşatan bütün insanları yaşatmış olur, bir insanı öldüren de bütün insanlığın katili olur hükmünü koymuş Yüce Rab(Celle Celaluhu ve Celle Şe’nuhu)

                    Ne mutlu gayzına, kinine, öfkesine hakim olanlara.

                    Kötülük yapma imkanında olduğu halde nefsinin esiri olmayanlara,

                    Yaşatmak için gece gündüz koşanlara,

                    Darda kalmış insanlara dağ bayır aşarak yardım elini uzatanlara,

                    Acıyanlara,

                    Acılar karşısında kalbi sızlayanlara,

                    Haksız yere öldürülen evladının acısını haykıran analara,

                    Yavrum o tabutun içerisinde niye öyle sessiz duruyorsun , susma, Allah aşkına konuş diyenlere,

                     Bu acı dinsin, bu ızdırap bitsin diye avaz , avaz bağıranlara.

                     Evet bu seslerin bir aksi sadası elbette vardır

                     Bu sesleri duymayacak mıyız, bu sadalara bir cevap vermeyecek miyiz?

                     1993 yılında 33 erin şehit edilmeleri ile ilgili olarak ortaya çıkanlara bakın.

                      PKK ateş kes ilan etmiş,

                      Hükümet kanadında genel af hazırlıkları sürüyor,

                      Ortam olabildiğince stabil.

                      Asker sevkiyatı var.

                      Malatya’dan Bingöl’e sevkedilecek Askerler için, 4 gün öncesinden "ateş kes var ama, her ihtimale karşı PKK nın eylem koyabileceği , yolları kesebileceği istihbaratı alınmış,

                      Ama ona rağmen Askerlere herhangi bir eskort verilmeden sevkiyat gerçekleşiyor.

                      Hatta kimi askerlerin durumu "hissi kablel vuku" anlaması üzerine "bırakın biz kemdi imkanlarımızla gidelim, daha güvende oluruz sözlerine, komutanlardan sert tepkiler gelmiş ve tehdit edilmişler,

                      Sevkiyat gerçekleşiyor ve Şemdin Sakık’a verilen istihbarat üzerine eylem konuluyor. Ve maalesef 33 vatan evladı hayatını kaybediyor.

                      O günlerde PKK kaynakları eylemin Abdullah Öcalan’a rağmen konulduğunu açıklamışlardı. Tabii örgüt içerisinde birliğin bozulmaması bakımından Şemdin Sakık "hayır öyle değil, eylem emri bizzat Apo tarafından verildi" diyememişti.

                      Ama daha sonra Şemdin Sakık bu eylemin bizzat Aponun talimatı ile gerçekleştiğini açıklamak zorunda kaldı. Cezaevi görüşmemizde bize de bizzat bunu itiraf etti.

                      İşe bakın o eylemin hemen arkasından şu anda Ergenekon davasınının önemli sanıklarından birisi olan Emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ olay yerine ilk yetişen kişi olarak ortaya çıkıyor.

                       Malatya’dan Bingöl’e sevkiyat esnasında koruma görevi Elazığ’a kadar Malatya’nın, Elazığ’dan Bingöl’e  kadar güvenliği sağlama görevi ise Elazığ’ın. Ama işte Elazığ Askeri Birlikleri gerekli güvenliği sağlamadığı için 33 er Elazığ-Bingöl yolu üzerinde hayatını kaybetti. Fikri Karadağ’ın o günlerin Elazığ Askeri istihbaratının başında olduğu şimdi anlaşılıyor.

                       Bu olay için İddianame hazırlayan Elazığ 8.Kolordu Komutanlığı Askeri Savcısı Hakim Binbaşı İnayet Taş 33 erin şehadeti ile ilgili ihmaller zincirinin Malatya’da başladığını ifade ediyor ve Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığının Bingöl ve Elazığ il Jandarma komutanlıklarına gönderdiği  8 Eylül 1992 gün ve Per.71/30- 15-92/1183 sayılı mesajında her türlü güvenlik önlemlerinin alınarak Askerlerin sevkiyatının yapılmasını istediği halde , buna uyulmamasının suç teşkil ettiğini belirtiyordu.

                      Çocukların güvenliği sağlanmıyor ama, eylemin gerçekleşmesi üzerine Ergenekon Sanığı Fikri Karadağ ilk olay yerine yetişen insan oluyor!!!

                      Bizler bu konuyu düşünmeyecek miyiz?

                      Ateşkes ilan eden PKK’nın  hangi yönden istihbarat gelirse gelsin Eylemsizlik Halinin niye sona erdirdiğini sorgulamayacak mıyız?

                      İstihbarat birimlerinin uyarılarına rağmen, yol emniyetinin niye sağlanmadığını sormayacak mıyız?

                      Bu büyük oyunun tezgahtarlarına, artık çocuklarımız sizin kanlı oyununuzun oyuncağı değildir demiyecek miyiz?

                       VE FİLİSTİN

                       500-600 milyon Müslümanın yaşadığı bir alanın ortasında kalan 4-5 Milyonluk İsrail, hiç pervasız biçimde üç yüzden fazla Müslümanı öldürebiliyor ve bunun iki katını yaralıyor , ardından  sakın yan bakmayın daha kötüsünü yaparım diyor ve kendisine bu eylemleri sebebiyle hiçbir şey yapılamayacağından adı gibi emin ise, ona şapka çıkartmaktan başka yapacak bir şey yok.

                       Şimdi Müslümanlara yazıklar olsun demenin zamanı.

                       Üzerine oturduğunuz paralar Yahudinin kazığıdır, unutmayın.

                       EĞER İNANSAYDINIZ, BAŞINIZA BUNLAR GELMEZDİ.