TÜRKİYE BUNU ATLATABİLİRSE

Geçen gün yazdığım yazımın bir bölümünde şöyle bir değinmiş, ama detayına girmemiştim. Şimdi sanıyorum biraz olayı detaylandırma zamanı.

Bu millet verdiği Milli Mücadele ile Cumhuriyeti kurdu. Yani İmparatorluk rejiminden kurtuldu. Padişah/halife/ ve yakınları ülkeden çıkartıldılar.

Halk kendi kaderine bundan böyle hakim olacaktı. Yani şu veya bu kişi/hangi sıfatla olursan olsun/ halkın reyini almadan yönetimi ele alamayacaktı. Güzel de oldu. Zaten şimdi aklı başında kim çıkar da  padişahlık rejimi geri gelsin der. Yani bir aile ortaya çıkacak, ömrü billah ailenin fertleri memleketi idare edecek!!! İktidar Evladı Zükürundan evladı Züküruna(erkek evladından, erkek evladına) geçecek. Ya bu adam bilgili mi, görgülü mü, memleket , millet işlerini idare edecek seviyede mi, akıllı mı, deli mi bakmayacağız, o ailenin ferdi diye başımıza taç yapacağız… böyle bir şeyi bugünün dünyasında bize kimsenin kabul ettirmesi mümkün değil.

Şimdi kimi köftehorlar ortaya çıkıp, "ya gördün mü, bak Cumhuriyet sayesinde sende çıktın nerelere gittin , bunu getirenlerin kıymetini bizim kadar bilmiyorsun" gibi kafadan kontak laflar edebilirler. Onlara söyleyeceğim şey şudur: O Cumhuriyetin getirilişinde, verilen savaşta, alınan kararlarda benim ecdadım da var. Öz dedem Molla Ahmet bu dava uğruna , bu inanç , bu sevda uğruna gitti Hasankale’de daha 21 yaşında iken şehit düştü. Üstadımız Bediüzzaman iman ve inanç uğruna memleket hapishanelerinde kimi Cumhuriyetçi geçinenlerce sürüm sürüm süründürülür iken, kendisine getirilen bir tas çorbanın tanelerini hücresini mekan tutan karıncalara vermiş, bunlar "Cumhuriyetçi"dirler, biri birleri ile "teavün"/yardımlaşma/ ederler demişti. Tabiatın en küçücük hayvanlarının yardımlaşmalarına dahi özenen bizim gibi insanların Cumhuriyetten vazgeçmesi mümkün mü?

 Ama adamlar Kurtuluş mücadelesini veren mütedeyyin insanlardan çeşitli yollarla bir bir kurtulduktan, onları elemine ettikten sonra, Cumhuriyet ile asla bağdaşmayan Laikliği getirip onun başına oturttular, insanlar laik ise Cumhurdur, değilse reayedir ikilemini dayattılar. Yani özel anlamda da olsa/kişisel yaşantı-özel hayat/ insanlar eğer dünyevi işlerine dini değerleri katıyor, Allah’ın emirlerine inkiyat ediyor, yasaklarından kaçınıyorlar ise, Cumhur falan değildir. Onlar memleketin metastas yapan habis urlarıdır.(Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına kadar yükselmiş olan Vural Savaş  böyle bir şey söylemişti , hatırladınız mı).

İşte bu zihniyet 1909-2009 tam yüz senedir, milletin başına "modern monarklar" olarak geçmiş, onun kisvesinden soymuş,Devletin adına kendilerinin dahi hiçbir zaman inanmadıkları Cumhuriyet ismini koymakla, sistemin bu çerçevede yürüdüğünü halka yutturmaya çalışmışlardır.

Milletin/Cumhurun-halkın/ dini inanışlarından, kitabından, örfünden , adetinden, ahlak anlayışından , ezanından uzaklaşmasına ve yıllar yılı bir "dini fetret" dönemi yaşanmasına Cumhur mu/Millet mi/ karar verdi?

Avrupa’dakini kat kat aşan ladini/dinden uzak, dinsiz/ bir yaşam sürülmesi konusunda kararlar alınırken , bu kararlar millete dayatılır iken halkın oyuna mı başvuruldu?

1960 ihtilalinde emir komuta zinciri dışında bir çapulcular topluluğu ihtilal yaparken, Cumhurun kahir ekseriyeti tarafından işbaşına getirilen Başbakan ve Bakanları idam sehpalarına götürülür iken , failler bu yaptıklarını Cumhuriyet rejiminin neresine koydular?

12 Mart 1971 muhtırası/ihtilali/, 12 Eylül 1980 ihtilali(o günlerde her gün ölen 10-15 insan gerçekten içimizi acıtıyordu. Hepimiz bu gidişe birileri son versin diyorduk. O gidişe ihtilal ile son verildi. Ama sonra öğrendik ki, adamlar ihtilal zeminini oluşturmak için oraya buraya bombaları kendileri attırıyormuş, solcuya sağcıyı, sağcıya solcuyu öldürmek için aynı silahı ellerine veriyorlarmış, yani olan biten bütün eylemlerden anı anına haberdarlarmış, böylece milleti dezenforme etmişler , böylece Cumhurun anasını bir daha bellemişlerdi) 28 Şubat 1997 süreci , 17 Nisan 2007 süreci, gece yarısı muhtıraları. Bu en son süreci zaten bizzat içinde yaşadık.

Neymiş?   Cumhur, Parlamentosunda kendi özgür iradesi ile neden Cumhurbaşkanını seçiyor?

İşte 100 seneden beri devam eden bu modern monarklar, yani Cumhuriyet ile asla ilgi, sevgi, irtibatı olmayanlar, Cumhuriyet  rejimini , o adı kullanarak yıkmaya, yok etmeye yeltendiler. Ama bu defa olmadı.

Konjonktür’ün de el vermesi ile şimdi sapır sapır dökülüyorlar.

Adama bak. Devletin Başsavcılığına kadar yükselmiş , adı şu veya bu şekilde rejimi çökertmek isteyenlerin işlerine karışmış birisi çıkıp "bu memleket dini monarşiye asla teslim olmayacaktır" diyor. Lafa bak. Memleketin dört bir yanından, tavan aralarından ,toprak altlarından toplanan bombalar, lav silahları, uzi mermileri, plastik patlayıcılar dindarların işi mi? Senin en yakın meslektaşın olan Danıştay Başkanını kimlerin öldürdüğünün hala farkında değilmisin, fikrine, zikrine çok yakın duran Uğur Mumcular, Bahriye Üçoklar,Necip Hablemitoğullarının katillerinin kimler olduğunun bu aşamada ortaya çıkması, zihninde, fikrinde en küçük bir oynama yaratmıyor mu?

İşin içinde değilsen, gerçekten masumsan şunu söyle şunu "evet arkadaşlar bazı yanlış anlamalar sebebiyle evim aranmış olabilir, ama ben son gelişmelerden ülkem adına, Cumhuriyet adına, Demokrasi adına büyük kıvanç duyuyorum. Koca koca makamlara gelmiş insanların ihtilal girişimlerini, buna dair yaptıkları hazırlıkları, toplanan bombaları, öldürülen insanların masuniyetine uzanan kırılası elleri asla kabul etmiyorum. Ben her zaman Hukukun içerisinde kaldım, asla bundan taviz verilmesini istemedim…"

Fakat heyhat bu millete dayatılan 367 gibi bir ucubenin fikir babası nasıl olacak ta "hakka rücu" edecek? Nerdeee.

Neyse , onun bunun yaptığı bizi pek fazla ilgilendirmiyor. Biz sadece bazı zihniyetleri ele verdik ve 100 yılda gelinen noktayı ortaya koyduk. Şimdi ilk defa bu "modern monarklara/krallara, onların rejimine" dokunuluyor ve kanun dışı hareketlerinin hesabı soruluyor.

Hiç kuşkusuz Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un duruşu, işlenen suçlar hakkında yasaların hakim olması gerektiği yönündeki tavrını "alelade" bir hareket gibi algılamamak lazım. Ülkenin karnında biriken 100 yıllık safrayı atmasına vesile oluyor. Bu anlamda tarih O’ndan  Cumhuriyeti ve Demokrasiyi gerçek yerine oturtan insanlardan birisi olarak söz edecek ve hayırla  anacaktır.

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.