TÜRKİYE İRAN OLAYINA ARTIK IRAK PENCERESİNDEN BAKIYOR

Sayın Başbakan NTV de geçen hafta katıldığı söyleşide gazetecilerin "Efendim Sayın Obama ile yapmış olduğunuz görüşme sırasında İran’a yapılması muhtemel yaptırımlar konusunda da görüştüğünüzü biliyoruz, bu konuda biz ABD nin yapacağı herhangi bir operasyonda yer alacakmıyız, yoksa ABD ye  fikrimizi açıkça söyledik mi" diye sordular.
Sayın Başbakanın bu konuda anlattıları yoğun gündem sebebiyle basında pek yer almadı. Ama ben bu çok önemli konuyu ve Sayın Başbakanın söylediklerini atlamak istemedim.
Konunun İran’ın uranyumdan nükleer yakıt elde etme ve bunun sonucunda nükleer silahlı güç haline gelmesine ilişkin olduğunu herkes biliyor.
Aslında Batı bir süreden beri İsrail’in kuyruğuna takılarak İran’a bir ders vermek istiyor.
Özellikle Push döneminde gemi azıya alan Coniler çok hareketlenmişler, bir bahane bularak İran’a saldırmanın yollarını aramışlardı.
ABD bu hengamda Dünya Atom Enerjisi kurumu yetkililerini çok kullandılar.
Onlar, bazen İran’ daki tesisleri ziyaret ederek, bazen kendi bulundukları mekanlara İran’lı yetkilileri çağırarak görüşmeler yaptılar.
İran’lı yetkililer her fırsatta Hüseyin El Baradey başkanlığındaki Atom Enerjisi kurumu yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde, eylemlerinin yasalar çerçevesinde cereyan ettiğini kabul ettirdiler ve bu kurumun ABD nin tetikçiliğini yapmaktan vazgeçmesi gerektiğini münasip bir dille izah etiler.
Pentagondaki Neo Con’lar dünya silah sanayisinin en büyük üreticisi olan ABD li silah tüccarları ile işbirliği halinde dünyanın bazı bölgelerini şer üçgeni olarak değerlendiriyor ve yönetime bu güçlere ders verilmesi gerektiğini öğütlüyorlardı. Kuzyey Kore ve İran’da bu şer üçgeni içerisinde sayılıyordu.
Kuzey Kore yetkilileri kendilerine yapılacak bir saldırının ne anlama geleceğini çok net bir  şekilde izah ettiler. Ürettikleri silahların gösterimini yaparak, ABD ye yiğitsen dediğini yap mesjaları gönderdiler. ABD korkunun dağları beklediğinin farkında oldu,bu ülkeye karşı sesini soluğunu kesti ve yerine oturdu. Güney Koreli yetkililer de ABD ye "aman dikkatli ol tarihten silineceğiz" mesajları göndererek işin ciddiyetini ortaya koydular.
Ben ABD nin hiçbir zaman Kuzey Kore’ye bir saldırıda bulunacağını düşünmedim.
Onlar,bakın biz sadece ortadoğunun değil, tüm dünyanın selametini istiyoruz, derdimiz Müslümanlarla değil deseler de, buna kimse inanmadı ve Kuzey Kore’yi ABD lilerin ellerindeki oyuna per tuttuklarını anlamakta gecikmedi.
İran konusu hala çok ciddi bir biçimde gündemde ve ABD Türkiye’den bu konuda destek istiyor.
Bir Irak deneyimi yaşayan Türkiye, İran’a yapılacak  saldırının yöresel nitelikle kalmayacağını, bütün bölgenin ateş çemberi içerisine gireceğini ve bundan en çok zarar görecek ülkelerin başında Türkiye’nin olacağını çok iyi biliyor.
Zaten Sayın Başbakan NTV deki proğram sırasında,Irak’da yaşananları bir bir anlatarak İran’a saldırının yol açacağı belayı bütün çıplaklığı ile ortaya koydu.
Önemine binaen o cümleleri yazmam gerekiyor.
Sayın Başbakan "bakınız Irak’a yapılan saldırının sonuçları ortada, milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce aile param parça olmuş.Evsiz, barksız kalan çocuklar, yersiz yurtsuz kalan insanlar. İş yok, aş yok, sanayi tamamen durmuş, üretim sıfır mesabesinde ve insanlar burada herşeye muhtaç hale gelmişler. Iraklı yetkililerin bana anlattıklarına göre bu ülkede 100 binden fazla kadın dul ve yine yüzbinlerce çocuk yetim kalmış. Şimdi bunun hesabını kim verecek. Mesele Saddam’ın gitmesi ise, çok daha kolay yoldan bu iş halledilebilirdi. Ama şöyle bir bakın. Saddam’dan sonra kaç yüz bin insan hayatını kaybetmiş. Bu neden yapıldı. Doğrusu anlamakta büyük güçlük çekiyorum.Elimizde Irak gibi büyük bir labratuvar var iken , insanların daha büyük acılar çekmesine neden olacak yeni bir İran tablosu oluşturmaya hakkımızın olmadığını düşünüyorum, ortaya atılan iddiaların da gerekçesini bulamıyorum. Biz bölgemizde elbette nükleer silahlar istemiyoruz. Bakın bunun altını çiziyiyorum. Bölgemizde nükleer silahlar istemiyoruz. Peki nükleer silahlar yanıbaşımızda olan İsrail’de var mı, var. Ona neden kimse bir şey söylemiyor. Bu işe engel olunacaksa, bölgenin tamamı gözetilerek yola koyulmak gerekiyor. Bir bütüssellik içerisinde sorunların çözümüne gidilmez de İran’a saldırılarak sorunun çözüleceğine karar verilir ise,bakın açıkça söylüyorum, bundan bütün dünya olumsuz etkilenir." Dedi.
Neo Con’lar bir ara bizi de Irak’a saldıran ülkeler statüsüne koymak için çok çaba harcadılar.
HEDEFLERİ, İSLAM ÜLKELERİ ARASINDA BİR DAHA ONARIMI MÜMKÜN OLMAYAN BÜYÜK YARALAR AÇMAKTI.
TÜRKİYE’Yİ BÜTÜN BÜTÜN YANLIZLAŞTIRMAKTI.
ALLAH KORUDU.(biz de red oyu vererek destek olduk) MÜSLAMAN KARDREŞLERİMİZİN KANINA GİRMEDİK.ÇOK BÜYÜK BİR BELANIN EŞİĞİNDEN DÖNDÜK. EĞER BİZ IRAK’A GİRSE İDİK, HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN,KÖŞKTE CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL’Ü, HÜKÜMETİN BAŞINDA SAYIN BAŞBAKANI GÖRMEK GERÇEKTEN HAYAL OLURDU.
Daha fazla uzatmaya gerek yok, sizler hayal dünyanıza ne kadar kötülük sığdırabiliyorsanız, hemen tamamı inanın gerçekleşmiş olurdu.
Türkiye Iran olayına artık Irak’da yaşananlar penceresinden bakıyor.
Çok şükür.