TÜRKİYE NE DEVLETİDİR?

Bolu Valisi Demokrasisi olmayan Cumhuriyet fostur, bir  …… a yaramaz anlamına gelen cümleler sarfediyor.

1923 yılında kurulan Cumhuriyet’in her sene bilmem kaçıncı senesini kutluyoruz. Kurulan bu cumhuriyet sayesinde Vali olan halktan birisinin çocuğu neden böyle söyler?

Sayın Vali böyle bir cümleyi sarfeder iken ne tür sıkıntılar yaşamış olduğunu aslında hiçbir tevile ihtiyaç bırakmayaccak biçimde ortaya koyuyor.

Yani biz Cumhuriyetiz ama, bu Cumhuriyet bağrında demokrasiyi barındırmadığı, onu içselletirmediği, halkını memnun etmediği için büyük sıkıntılar içerisindeyiz,diyor.

Batılı ülkelerin herhangi birisinin Valisi böyle bir şey söylese, inanın kıyamet kopar.

Yanlış anlaşılmasın kıyamet Valinin başına kopmaz.

Bir önemli ilin Valisi böyle bir şey söylemiş ise aslında kıyamet o ülkenin başına kopmuş sayılır.

Hemen herkes, sivil toplum kuruluşları,İşçi , işveren sendikaları,dernekler, kadın ve gençlik tekkilatları, iktidar ve muhalefet partileri gerçekten ülkenin büyük bir problem yaşadığına kanaat getirir ve toplantı üstüne toplantı düzenleyerek, bir Valimiz neden böyle söyledi, durumumuz nedir, demokrasimiz nasıl bir tehlike ile karşı karşıya , tez elden bu konuyu görüşmeliyiz, Valimizi dinlemeliyiz, onu bu duyguya götüren sebeplerin ne olduğunu anlamaya çalışmalıyız derler.

Aslına bakarsanız gerçek demokrasilerde bir Valinin ağzından çıkan böyle söylemlere rastlanmaz. Bu türden açıklamalar onların akıllarının ucuna bile gelmez.

Peki Sayın Valimizi bu türden bir söyleme iten, tüm devlet büyüklerinin huzurunda açık eleştiri yapmaya yönelten sebep veya sebepler nelerdir?

Sayın Vali gerekçesiz konuşmuyor, canbaza bak demiyor, çantadan keklik çıkarmıyor.

Herkesin gözünün içine baka baka,

Ülkenin askeri bir vesayet altında olduğunu ve bundan bir türlü kurtulamadığını,

Hala ortadoğu, uzakdoğu ve hatta Afrika ülkelerinde olduğu gibi erken kalkanın darbe yaptığı bir rejim görüntüsünden gerçekten rahatsız olduğunu,

Darbeler, darbe teşebbüsleri,andıçlar, darbe planlarının ülkemize, demokrasimize, cumhuriyetimize yakışmadığını,

Generallik rütbesine terfi etmek üzere olan Askerin hükümete ve millete karşı hazırlamış olduğu darbe planının bütünü ile ortaya çıkmasına rağmen, bu plana bir kağıt parçası denilmesini hazmedemediğini,

Çünkü o belge gerçekten bir kağıt parçası ise, Dursun Çiçek’in Savcıya ifade verir iken neden sahte imza attığını,

Konuyu soruşturan Sivil Savcılara Dursun Çiçek’in bu sahte imza ile ilgili olarak herkesi ikna eden bir açıklama getiremediğini

Ona rağmen adamın işine geri dönmesinin demokrasi ile bağdaştırılmasının imkansızlığını,

Demokrasilerde vatandaşın giyeceği kılık kıyafete Devletin karışamayacağını(Bir zamanlar Komünist Çin’de herkesin tek tip kıyafeti vardı, Komünizmin devamına rağmen orada bile kılık kıyafet insanların tercihine bırakıldı, fakat Türkiye bu konuda bir istisna. Tabi giyimde istisna, yoksa soyunmada , cıbıldak kalmada üstüne yok)

Söylüyor.

Peki Sayın Vali Yalan mı söylüyor,yanlış bir açıklamada mı bulunuyor,

(Bu arada Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı analım ve o Nar’a nasıl yandığımızı siz hatırlayın)

Hayır, dediklerinin hepsi doğru.

O halde başa dönünce, Sayın Valimizin, Demokrasisiz bir Cumhuriyetin ne menen bir şey olduğu yolundaki değerlendirmesi, gerçekten çok önemli.

Ben İlmi Mantık okumuş bir insanım.

Sayın Vali’ye göre Askerin eli milletin üzerinde,

Sayın Başbakan’a göre Ana Muhalefetin,

Sayın Baykal’a göre ise İktidarın eli Askerin üzerinde.

Başbakan ve Baykal iktidar ve muhalefet olarak bu milletin bütününü temsil ediyorlar.

Onların beyanına göre bizim, yani milletin eli Askerin üzerinde. Çünkü her iki tarafta biri birine Askerin üzerinden elini çek diyor.(Kolumuz ortada yok, elimizi nasıl çekelim)

Bu durunda millet olarak biz elimizi Askerin üzerine uzatmışız,

Sayın Valimizin şikayetçi olduğu Demokrasisiz Cumhuriyetin oluşmasına biz sebep olmusuz.!!!

Allah aşkına söyler misiniz…

Biz millet olarak Askerimizi sevmekten başka ne yaptık.

Onların çalışma düzenine mi karıştık,

Onlar için andıçlar mı düzenledik,

Onlar için gece yarısı bildiriler mi yayınladık,

Onların görevlerini yapmaktan men’e sebep olan eylemlere mi giriştik,

Milletin umumu(terör dışında) Askerine karşı bir ayaklanmaya mı geçti,

Çıkarılmasını istedikleri kanunlar Mecliste bir tek gün gecikmeye mi uğradı,

Milletin kıt kanaat verdiği vergilerle oluşan bütçesinin her yıl % 25 ler civarındaki bölümü onlara gidiyor ve yakın zamana kadar Sayıştay denetimine bile tabi olmuyorlardı.

İktidar ve Ana muhalefete göre milletin umumunun elini Askerin üzerinden çekmesi halinde, biz tam bir Demokrasiye ulaşmış olacağız!!!

Ben Asker olsam, Valla Darbe Marbe Bunları Kesmiyor derim, yoluma devam ederim.

Bu son cümle sözün gelişi.

Yoksa işin gerçeğinde Millet elini asla şuraya buraya uzatmış değil.

Mağdur, mahzun bir şekilde başına gelecekleri bekliyor.

Millet Cumhuriyeti de, Demokrasiyi de öylesine özümsemiş ki, aksine tutum içerisinde olanların eylemlerine bir anlam veremiyor.

Üzerimizden  elinizi çekin, gölge etmeyin başka ihsanda bulunmanız gerekmez diyor.

Son Cümle

Türkiye’nin ne Devleti olduğunu acı bir şekilde yeniden yaşamamak için başta Sayın Bolu Valisi olmak üzere , onun gibi düşünen kişilerin korunmaya alınması lazım.