TUZ KOKARSA

GATA:
ETÖ soruşturma ve yargılaması kapsamında sanık olan ve özellikle General rütbesine ulaşmış bulunan kişiler  bir yolunu bulup Gata’nın yolunu tutuyorlar ve oradan bir daha şöyle veya böyle çıkmıyorlar.

Her insan gibi bu insanların da hastalanmaları mümkün ve başlarına böyle bir şey geldiğinde en uygun yerde tedavilerini yaptırmak istemeleri insani hakları.

Şimdi nasıl bir çok üst düzey bürokrat, siyasi veya elit kesimden insanlar hastalandıkları zaman kendilerini yurt dışına atıyorlar ise,en üst komutan seviyesine gelmiş kişilerin güvendikleri,inandıkları hastahanelerde tedavi edilmelerini istemelerinin yadırgancak bir tarafı yok.

Yeri geldiğinde herkes kurallardan , kaidelerden söz eder, ülkenin bir hukuk düzeni olduğunu, bunu kimsenin çiğnemeye hakkı bulunmadığını ifade eder.

Ama kabul etmeliyiz ki, bu hukuk düzeninin özellikle aleyhe olan çarkları, sadece ve sadece fakir, fukara, yoksul kimseler için işler. Hali vakti yerinde, ağası, paşası olanlar bu çarkın dişlilerine ya hiç düşmezler veya düştüklerinde bir şekilde o çarkı tersine işletecek, yani işlevsiz kılacak tedbirleri ossat alırlar ve kendilerini sahili selamete atarlar.
Gata(Gülhane Askeri Tıp Akademesi) da belki tarihinde ilk defa böylesine bir hukuk dışılığın çarkı içerisinde buldu kendisini.

ETÖ davası kapsamında yargılanan Paşalar bir yolunu bulup kendilerini buraya attılar. Bunlardan Orgeneral rütbesindeki iki kişi Şener Eruyuğur ve Hurşit Tolon turp gibi oldukları, hiçbir hastalıklarının bulunmadığı bal gibi ortaya çıkmasına rağmen , buradan aldıkları raporlar ile maalesef yargı erkini meşum isteklerine paravan yaptılar ve tutukluluklarını sona erdirdiler.

Şener Eruygur tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevinde güya merdivenden düşmüş, başını çarpmış , beyin kanamaları geçirmiş, boynunda kırıklar meydana gelmiş , felç olmuş savları ile hastahanaye kaldırıldı. Günlerce ölümle pençeleştiği ifade edildi. Basınımız bu iddiaların doğruluğunu araştırma gereği duymadan söylentileri yayınladı, adamın nerede ise bugün yarın ölüsünün elimize teslim edileceğine bizi inandırdılar.

Sonra şahıs hakkında en küçük bir tıbbi muamelenin yapılmadığı, sansasyonel haberler ile insanların zihinlerinin manüple edildiği , hasta tabela sevk ve müşahade kağıtlarında ona aspirinden başka bir ilaç tedavisinin uygulanmadığı anlaşıldı.

Şener Eruygur’un eşi ile Gata Hastahanesi Baştabibi arasında geyik cinsinden konuşmalar basına yansıdı. Baştabip, istersen bugün bile tahliye ederim , ancak sonsasında tutuklanmasından endişe ediyorum yönlü konuşmalarını duymayan kalmadı.

Biz gerçekten demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile idare edilen bir ülke olsa idik, şimdi sadece Şener Eruygur değil, o hastahane baştabibi de cezaevinde idi.Fakat ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku geçerli olduğundan, kişi göz göre göre sebepsiz yere hastahanede kalarak devletin ve milletin kaynaklarını heba ediyor. Bu bilgilerin ortaya çıkmasından sonra zevahiri kurtarmak için Gata’da Şener Eruygur için ya bir takım tedavilere girişildi ise. Yani durduk yere ilaçlar harcandı ise. Veya böyle gesterildi ise. Hepsi de biri birinden dehşet yolsuzluk, usulsüzlük. Hasta olmayan adama ilaç kullandı diyorsunuz. Herkes biliyor ki, hasta olmayana ilaç kullandırılmaz, böyle bir durum onun için ilaç olmaz , zehir yerine geçer. O halde Gata’da Şener Eruygur için yapılan tüm muamele sahte belge tanzimine girmez mi? Kullanılmayan ilaçların ya imha edilmesi veya birilerinin eline geçmesi gerekmez mi? Bu eylemler zimmet suçunu oluşturmaz mı?

Hurşit Tolan için sürekli kilo kaybediyor, bu onun sihhatini olumsuz etkiliyor, cezaevi koşullarında kalması onda psikolojik travma yaratıyor, alın size rapor, verin bize tahliye denildi.

Öyle de oldu.

Tahlieyeden Hurşit Tolon’un bulunduğu mekanlarda günde 5 kilometre yürüdüğü ve böylece 20 kilo vererek daha zinde bir hale geldiği kendi konuşma metninden ortaya çıktı.
Şimdi sporla kilo veren ile hastalığı sebebiyle kilo vereni GATA gibi bir kuruluş tespit edemiyor mu? Onun spor yaparak gayet sağlıklı bir şekilde kilo vermesinin ortaya çıkmasından sonra GATA’nın hastalığı sebebiyle kilo kaybına uğruyor raporu bir araya getirildiğinde , olayı bizler nasıl yorumlayacağız. Bu durumda her hukukçu GATA’nın sahte ropar verdiğini söyler, söylemek zorundadır. Hukuk Fakültelerinde her dersten pratik çalışma yapılır, özellikle de Ceza Hukukundan. Hukuka adımını atan öğrenciler bir çırpıda hastahanenin eylemini sahte belge tanzimi olarak değerlendirirler. Ve bu doğru bir değerlendirmedir.Hocaları onlara "siz soruya doğru cevap verdiniz. Fakat cevabınızda bu durum Komutanlar için geçersizdir demediğiniz için size geçer not vermiyorum dese" o gençlerin midesi bulanmaz mı? biz nasıl bir dünyada yaşıyoruz? yarın bir gün mesleğe adım attığımızda bizde mi böyle davranmak zorunda kalacağız  demezler mi?

Levenet Ersöz için de aynı senaryo gündemde.

Adama akla hayale gelmeyen işlemler yapmışlar veya onun isteği doğrultusunda "sekel"/kalıcı hastalık oluşturan tıbbi muameleye tabi tutmuşlar. Bakın GATA’da henüz vicdanını satmayan hekimler neler söylüyorlar.

"Baştabibimiz kişisel hırsları ve terfi edeceği ümidiyle hekimlik ahlakını, öğretim üyeliği onurunu ve insanlığını bir kenara bırakmıştır. Tamamen T.. isimli bir paşanın zihniyetine kendini teslim etmiş ve karşılığında tüm kurumu SATMAKTADIR.

Emekli General Levent Ersöz üzerinde etik ve hekimlik kuralları dışında bızı işlemler yapılmaktadır.Bu şahıs hastahanede kalabilmek için kendisini sakatlamaya çalışmaktadır. Bu konuda yaptığı faaliyetler başarısız olduğu için(kafasını duvara vurma, bacağını kırmaya çalışma, idra yapmama)hastahane yönetimi ve hekimlerden yardım almaya başlamıştır.
T .Paşa ve Y.Z hoca başkanlığında öğretim üyesi doktorlardan oluşan bir ekip kurularak tutuklu üzerinde illegaal ve sağlığı kalıcı olarak hasarlayabilecek bızı uygulamalar yapılmaktadır. Bu ekip ilk olarak M.S nin önerisiyle CAFERGOT ilacı vererek kalp krizi geçirtmeye çalışmış ancak sadece GSJ kanaması geçiren hasta ölümden dönmüş ve kalıcı bir hasar bırakılmıştır.

Tamamen ürolojik nedenlerle hastahanemize kabul edilen Levent Ersöz , B.C nin gelecek beklentisi yüzünden , geldiğinden beri Kardiyoloji Kliğini adına suit bir odada AĞIRLANMAKTADIR"
Tuz kokuyor.

Yarın Süper Savcı ile devam edelim.