VUR GÜRZÜNÜ FERHAT ÇOĞU GİTTİ AZI KALDI

Kabuk değiştiren Türkiye’yi anlamayanlar veya gidişatın farkında olmayanlar, dolu dizgin seçimlere gidilen bu hengamda, ortalığı toza dumana katabilirler.

O açıdan PKK nın ilan ettiği ateş kesi, bir yerinden kesmek için akla hayale gelmedik düzenbazlıklar yapabilirler.

Ergenekon olayı çıkıncaya kadar işin doğrusu meydana gelen ve PKK nın üzerine atılan eylemlerden ötürü, zihinlerde bir soru işareti olsun oluşturacak açıklama yapmak "vatan hainliği" ile eşdeğer tutuluyordu.

Mesela Mardin ilinde içerisinde korucuların bulunduğu bir dolmuş LAW silahı ile vurulmuş, 9 kişi hayatını kaybetmişti. Suskunluğun yaşandığı bir dönemdi. 9 korucunun birden hayatını kaybeden bir saldırıya maruz kalması, ülkenin moralini bozmuştu.

Olay öncesinde korucular Jandarma tarafından durdurulmuş ve hangi sebebe mebni olduğu anlaşılamayan bir davranışla, kimlikleri alınmıştı.

Türkiye örgütün saldırısını kınadı ve korucularını şehit ilan etti.

Ancak olaydan pis kokular geliyordu.

Bir kere o bölgede örgüt mensuplarına şimdiye kadar rastlanmamıştı.

Korucular LAW silahı ile yapılan atışla hayatlarını kaybetmişlerdi.

Örgütün LAW silahı yoktu veya pratikleri bu yönde değildi.

Korucuların olay öncesinde kimliklerinin Jandarma tarafından alınmasının sebebi belli değildi.

Araştırmalar, incelemeler yapıldı, eylemi örgütün yaptığı ilan edildi.

Ama şunu bilelim, o olayı örgüt hiçbir zaman üstlenmedi.

Buna benzer çok olaylar ardı arkasına sıralanabilir.

Aktütün olayı mesela nazara verilebilir.

Daha önce de yazdım.

O olayda yaralanan bir Asker müvekkillerimin çocuğu idi.

Gata’da kendisini ziyaret ettiğimde, olayı sordum.

Amca "bize sabaha kadar taciz atışı yapıldı, sabah kesildi. Ben Karakola döndüm. Cuma günü idi. İştahım olmadığı için bir şey yemedim. Namaz için abdest alacağım sırada etrafımız sarılmış, atışa maruz kaldık. Biz de karşılık verdik. Mermimiz bitince karakola gittim, bir sandık mermi alıp geldim. O sırada karnımdan yaralanmışım. Bağırsaklarım delinmiş, kurşun girip çıkmış. Aç olmasaydım yediklerim vücuduma dağılacak, zehir tesiri yapacak ve ölecektim. Açlık beni kurtardı. Sonra beni buraya getirmişler. Şimdi iyiyim dedi"

Peki gece görüş dürbünü arızalıymış, o sebeple gelenleri görmemişsiniz öylemi diye sordum.

"Yok amca. Biz gündüz gözü ile saldırıya maruz kaldık. Gündüz dürbün gerekir mi" dedi.

Neyse, bu ve buna benzer olaylar nerede ise binlerce.

Artık hiçbir şey gizli kalmıyor.

Elazığ da 33 askerin şehit edilmesi de öyle.

Hakkari Şemdinli de 8 askerin, kendi komutanları tarafından döşenen mayına hep birlikte basmaları!!! Suretiyle hayatlarını kaybetmeleri de öyle.

Ama artık her şeyi örgütün üstüne yıkmanın imkanı yok.

Mesela bakıyorum, Turgut Özal’ın öldürülmesi için Veli Can Oduncu ile görüşmeler yapılmış.

O "alnı secdeye gelen bir adamı ben öldüremem" deyince iş Kartal Demirağ’a havale edilmiş.

Hep derin güçler deyip geçiyoruz.

Ergenekon ile birilerine ulaşıldı.

Yok hala daha derinlerde birileri var ise, bunlar kimlerdir.

Millete komplo belgesini düzenleyen Deniz Kıdemli Kurmay Albay Dursun Çiçek’e, şu anda Ege Ordu Komutanlığında görevli Tuğgeneral’in emir verdiği ortaya çıktı. Bu şahıs görevde.

İhtilal planlarını yapanlar kendi komutanlarını nerelere süreceklerini de karara bağlamışlar.

Anarşi ve terörün Ergenekon ayağı Ak Parti iktidarı ile yargıya takılınca, faili meçhul cinayetler nerede ise bıçak gibi kesildi.

Artık eylem yapıp, örgüt üzerine yıkmak devri nerede ise kapandı.

Eee.

Örgüt de ateş kes ilan etti.

Seçimlere bu minval üzere gidilir ise, yapının tamamen  çözülmesi, Genelkurmayın sivil iradeye tabi olacak hale getirilmesi, birçoklarının yüzündeki maskenin düşmesine sebep olacak.

Şimdi bir takım yerlerde alınan kararlarla, hassasiyetler kaşınıyor, kör gözüme şiş eylemlerin oluşması için gayret gösteriliyor.

Yoksa "eğer bu Kürtlerin son sözü ise, Türkler bu konuda son sözlerini söylemediler" değerlendirmesini nereye koyacağız.

Biz vuruşuruz, kim galip gelirse bu iş biter mi deniliyor.

Aman Allah’ım.

Hayır hayır bu olmayacak.

2004 yılında Mahmut Şakar’ın askeri bir helikopter ile Kandile gitmesi, kongrede ateş kes kararının kaldırılarak, tekrar savaş kararı alınması gibi haberler, gerçekten herkesin kanını donduruyor.

Şimdiye kadar Türkiyede yaşayan bütün insanları aşan o büyük tezgah hiç olmaz ise görüldü.

BDP lisi, MHP lisi, Ak Partilisi ve diğerleri, top yekün bu millet üllümnatinin tezgahından çıkmak üzere.

Vur gürzünü Ferhat çoğu gitti azı kaldı.