VURMA, SEV KARDEŞİM
Bak kardeşim
Elini ver bana
Gel kardeşim
Neşe getirdim sana
Al kardeşim
Ye, iç, gül , oyna.
Sar kardeşim
Kolunu boynuma
Sev kardeşim
Canım feda yoluna
Taç kardeşim
Tüm insanlara
Dünyaya geldik bir kere
Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Amaçlar hep bir olsun
Kalpler birlikte
Dünyaya geldik bir kere
Kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle
Sevdikçe güler her çehre
Mutluluklar bir olsun
Acı birlikte.
Ak Parti Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün TBMM sinde Adalet Bakanlığının bütçesi görüşülürken "En demokratik ülkelerde bile Devlet kendine karşı suç işleyenleri vurmaktadır. Ben vurmaktan hoşlanan bir adam değilim, ama Devletim ve milletime karşı gelenleri elbette vurmaktan hoşlanacağım. İnsan olanlar var, insanlık suçu işleyenler var. Dur-Vur yasasına göre , Devlete karşı suç işleyenler var ise elbette vurulacaktır.Türkiye’de Adalet herkese fazlası ile uygulanıyor" söylediği bu sözler üzerine eski Şarkıcılardan Şenay’ın yukarıdaki dizeleri aklıma geldi.
Şarkıcı,bak kardeşim, elini ver bana, gel kardeşim ,neşe getirdim sana, al kardeşim(açmısın-susuzmusun) ye, iç , gül, oyna. Kardeşim kolunu boynuma sar, canım yoluna feda olsun, yeter ki, sev ve tüm insanlara elinden geldiğince yardımcı ol. Dünyaya bir kere geldik, kavgayı bırakıp her gün bu yolda mücadele et, yüzlerin gülmesi için sevgi ile bak.Mutluluktan uçar hale gelmek için acıları paylaşmak gerek , derken, Sayın vekilimiz vurmaktan, kırmaktan , öldürmekten söz ediyor.
Şimdi biri şarkıcı, diğeri Devlet Adamı. Elbette meselelere bakışları farklı olacak, devlet adamı bir şarkıcı duygusallığı içinde sorunlara yaklaşamaz, onun görevi yeri geldiğinde Devletin sert,haşin pençesini düşmanlarına göstermektir diyenleri görür gibiyim.
Zaten sorun da burada.
Şarkıcı da , Devlet adamı/ siyasetçi de , insan değil mi?
Ve her ikisinin muhattabı da insan.
Ve şimdiye kadar hiç kimse vurarak insanoğlunu terbiye etmemiştir, artık hangisi ise/ vurarak/yola getirmemiştir.
Sayın vekilimiz "en demokratik ülkelerde bile" devlete karşı gelenler vurulmaktadır derken, bizim daha az demokratik bir ilke olduğumuzu, onlar devlete karşı gelenleri vuruyor ise, bizim vurmakta hay hay haklı olduğumuzu söylüyor.
Devlete , millete karşı gelmek vurulma sebebi.
Ülkemiz insanın kafası öylesine esir alınmış ki, Devlet ve Millet kavramları hemen aynı kefeye konuyor ve milletin devleti yaşatmak için her türlü kahra katlanması gerektiği vurgulanıyor. Tamam elbette her milletin bir devleti olacak ve millet devletini canla başka koruyacak, savunacak.
Ama tamda bu sırada kimse sormayacak mı?
Bu devlet nasıl bir devlettir ve milletin canla başka sonuna kadar varlığını sürdürmesi için mücadele ettiği devlet nasıl olmalıdır?
Alalım Sayın Vekilimizin karşı konulmasına karşı koyduğu Devletimizi.
Bu devlette yaşayan Müslümanların kahir ekseriyeti mutlu mu?
İbadetlerini istediği gibi yapabiliyor mu?
Dininin kitabı Kur’an-ı Kerimi istediği biçimde evladına öğretebiliyor mu?
Tüm dünya Müslümanlarının/Ülemasının, Allah’ın emri olarak kabul ettiği, selefi salihinin bu yönde İcma ettiği/birleştiği baş örtüsünü serbestçe kullanma hakkına sahip mi?
Alevilerin hemen tamamı devletin uygulamalarının yanında mı, karşısında mı?
Onların inançlarından kaynaklanan sorunlara ne ölçüde resmi manada el attı ve bu sorunların çözümü konusunda İlmi Ölçülerde çözüm üretmek için ne yaptı?
En basit deyimi ile Dünya Ehlibeyt vakıf ve derneklerinin uygulamaları konusunda bizdeki Alevileri bilgilendirdi mi?
Yani bu ülke Alevilerinin yüzde onu bu Devletin uygulamalarından memnun ise hep birlikte şapka çıkartmaya hazırız, ya değilse?
Bu ülkenin Kürtlerinin Devletin uygulamalarına karşı 30 yıldan beri verdikleri silahlı mücadele var.(Ben bu silahlı mücadeleye hep karşı oldum, olmaya devam edeceğim. Çünkü bunun bir çıkar yol olmadığını biliyorum. Verilen silahlı mücadele sonucunda Kürt meselesinin topluma mal olduğu yolundaki düşünceye de katılmıyorum. Böyle bir düşünce geçmişin bütünü ile red ve inkarı anlamına gelir ki, Devletin yaptığından farklı yanı olmaz)
Bu devlette mutlu Kürt sayısı ne kadardır?
Araplar az oldukları için kendilerini yok sayıyorlar, Devlet te zaten onları hiç görmüyor.
Lazlar, Çerkezler, Abazalar, Terekemeler aynı konumda.
Hepsinden önemlisi bu Devlette Mutlu Türk sayısı ne kadardır?
Sayın Vekilimiz elini vicdanına koyarak ben bu Mutlu Türklerden birisiyim diyorsa, diyebiliyorsa, mutsuz olan, itilen ,kakılan , ötelenen, doğduklarına pişman edilen, okulların kapıları önünde insanlık onurları çiğnenen, başlarının örtüsünü çıkarınca çırılçıplak hale geldiği zehabına kapılarak göz yaşları ile okulun yolunu tutan, 14 yaşına gelmeden dininin kitabını okuma hakkı olmayan herkesi, yani mutsuz Kürtleri, Türkleri, Abazaları, Çerkezleri, Lazları, Terekemeleri, herkesi, ama herkesi vurabilir.Öldürebilir demedim çünkü vekilimize öldürmek yakışmaz, en azından tatmin için "vay siz niye bu devlete karşı çıkıyorsunuz" diye dayaktan geçirebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir devlettir, ancak ahalisi MUTLU OLMAYAN bir devlettir.
İşte bu devlette Adalet fazlası ile uygulanıyormuş…Vekilimiz diyorsa , doğrudur.