YAR BANA BİR CUMHURİYET…
Önce şu iddianamenin açıklanması olayını biraz işlemek istiyorum.
1972 yılından beri başlayan hukukçuluğumuz nerede ise 36 seneyi bulmuş.
Ben şimdiye kadar Savcıların basın önüne geçip İddianame açıklama gibi bir mükellefiyetlerinin olduğunu hiçbir yerde görmedim, hiçbir yasada böyle bir mecburiyete rastlamadım.
Ama sağ olsun bizim çok kıymetli basınımız , hep bir ağızdan "haydi, haydi ne duruyorsun açıkla" diye bastırınca ve nerede ise tüm siyasilerimiz ağız birliği etmişçesine ve en hafifinden olmak kaydı ile "artık iddianamenin açıklanmasını bekliyoruz" deyince, Savcılar da İddianameyi yazıp Mahkemeye verme görevini, aynı zamanda basın önünde izah etmek olarak algıladılar ve Mahkemeye sunulan iddianameyi kısmi olarak açıkladılar.
Ben böyle bir şeyi şimdiye kadar ne gördüm ve ne de duydum.
Sevgili basınımız, yargımızın en önemli kurumu olan ve oldukça da tecrübeli bulunan İddia Makamını, kendi emir eri imiş gibi huzuruna çağırdı, hadi bakalım ne yaptın, hesap ver demiyelim de cevap ver imtihanına tabi tuttu.
Bu eylem sonrasında aslında daha önceden kararlaştırıldığı gibi iddianame top ateşine tutuldu. Beklediğimiz gibi çıkmadı, dağ fare doğurdu, gazete haberleri davaya konu olmuş cinsinden yayınlar ve yorumlar yapıldı.
Bir merkezden planlandığı bal gibi ortada olan bu tür haberler ve yayınlara hiç kuşkusuz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yapmış olduğu açıklama sebebiyet verdi.
Adamlar "artık iddianame açıklanmalı, oldukça geç kalındı, insanlar içeride ne ile suçlandıklarını bilmeden haksız yere yatıyorlar"yavelerini iyice yutturunca, Başsavcılık basının karşısına çıkıp Ergenekon iddianamesinin bir bölümünü izah etmek zorunda kaldı.
Aslında belki İddianameyi açıklayan sayın Savcı da dava dosyasının ve ona bağlı olarak hazırlanan iddianamenin içeriğinde neler var, yeterince bilmiyordu. Peki nasıl oldu da bu hak bilmez,hukuktan anlamaz yazar çizer takımı iddianamenin içeriğinin fos çıktığını ve bu davadan bir sonuç elde etmenin mümkün olmadığını söylemeye , yazmaya başladılar.
Efendim Emekli Oramiral Özden Örnek'in günlüklerinden bu dosyada söz edilmediğine ve bu günlükler dosya kapsamına alınmadığına göre, o halde Emekli Orgeneraller niye tutuklandı, hedef büyültülerek ordu niye karalandı, örgütün bir numarasına ulaşmak söz konusu değilmiş ve işin olması gereken muvazzaf ayağı balondan başka bir şey değilmiş…
Dosya kapsamı ile ilgisi bulunmayan bütün bu spekülasyonlara İstanbul Başsavcılığı sebebiyet vermiştir.
Bize göre Başsavcı bu tür spekülasyonların oluşacağını tahmin etmeli ve usul hükümlerinde olmayan bir yola tevessül edip, basın karşısında iddianameyi açıklama yerine, davayı ait olduğu Mahkemeye açtık, bundan sonra oradan durumu takip edeceksiniz demiş olsa idi, daha doğru bir iş yapmış olmaz mı idi.
Mahkemenin İddianameyi kabulünden sonra, zaten dosya arasındaki bütün bilgiler ortaya çıkacak ve Hanya,Konya o zaman anlaşılmış olacaktı.
Günlüklerin iddianamede yer almaması konusuna gelince, Sayın Savcılar farkında iseniz hep EK İDDİANAME den söz ediyorlar. Yani tutuklanan Emekli Orgenerallerle ilgili olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ KAPSAMINDA bir EK İDDİANAME hazırlamak üzere olduklarını ifade ediyorlar. Hal böyle iken Özden Örnek'in günlükleri iddianame kapsamında değil demek de neyin nesi? Ek İddianameden anladığınız bu ise, pes doğrusu, hukuk bilginize hayran kalmamak elde değil.
Hayretimizi mucip konulardan bir tanesi de şu. Askeri Savcılığın tutuklanan emekli orgenerallerle ilgili evrak örneklerini Başsavcılıktan istemesi anlaşılması güç spekülasyonlara sebebiyet verdi. Efendim Orgeneraller Askeri Yargıda mı, yoksa Sivil Yargı da mı hesap verecekler?
Hiç kimse kendisini o tarafa, bu tarafa atmasın.
Hadise Ergenekon irtibatlı olmasa idi, İstanbul Savcılığı,komutanları bu soruşturma kapsamında göz altına alırlar mıydı?
Bunlar hakkında ek iddianame hazırlanacak derler miydi?
Üzerinde durulması gereken önemli bir konu da komutanlara isnat olunan eylemin Askeri yargı kapsamına girdiği yolunda Ergenekonzedelerin/zade mi demem lazım/ beyanları.
Yani bu insanlar askerlik görevleri devam ederken suç işlemişler, o nedenle davanın askeri yargıda görülmesi gerekir diyorsunuz değil mi?
Bana göre bu durum bile önemli. Diyorsunuz ki, suç var, ancak Askeri yargı baksın?
Sizi gidi köftehorlar sizi.
Konu Askeri Yargıya/Yargısızlığa uğrasın istiyorsunuz. Yani kol kırılsın, ama yen içerisinde kalsın sevdasındasınız.
Öyle yağma yok, onlara isnat olunan suç, TEMADİ EDEN SUÇLARDANDIR. Komutanlar Asker iken başlattıkları darbe girişimini, sivil hayatta da sürdürmüşlerdir. Ele geçen darbe planları ve yeni oluşum içerisindeki kişilerin isimleri ile eylemleri bunu olduğu gibi ortaya koyuyor.
Danıştay saldırısında hem Hakimleri öldüreceksiniz , ardından hiçbir şey olmamış gibi cenaze törenlerine katılacaksınız… Allah'tan korkmuyorsanız, kuldan utanın. İşte Danıştay saldırısında hayatını kaybeden Hakimin mahdumu , davaya müdahil sıfatı ile katılacağını ve haklarını arayacaklarını söylemiş. Helal olsun çocuğa. Katillerin nerede aranması gerektiğini büyük feraseti ile derhal kavramış.
Cumhuriyet , demokrasi , insan hakları yanlısı insanların DARBELERDEN YANA TAVIR KOYMALARINI gerçekten anlamak çok zor.
Hem Cumhuriyeti , hem demokrasiyi kurduklarını ve sahibi olduklarını söylüyorlar, hem de katillerle işbirliği yapıp Cumhuriyet ile Demokrasinin temeline dinamit koyuyorlar.
Bunlar kendilerine Cumhuriyetçi, kendilerine Demokrat.
Cumhuriyetin umuma mal olmasını , demokrasinin nimetlerinden umumun istifadesini asla istemiyorlar.
Cumhuriyet ve Demokrasi sizde TRAVMA yaratmış dediğimizde kızıyorlar.