YENİ BİR SOL PARTİ KAÇINILMAZ
28 Şubat sürecinde mecburi eğitimin 8 yıla çıkarılmasındaki esas amacın, İmam Hatip Okullarının orta kısımlarının kapatılmasını sağlamak olduğunu hepimiz biliyoruz.
O dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Deniz Kuvvetleri eski komutanı Güven Erkaya tam anlamı ile bu milletten ve değerlerinden “kopuk” bir insandı.
Milli Güvenlik Kurulu üyelerine dönemin Başbakanı Rahmetli Necmettin Erbakan bir yemek vermişti. Bu tür toplantıların hemen tamamında isteyin istemeyin size içki ikram edilir.
Mesela TBMM sinin çatısı altında yapılan bütün toplantılarda da hala içki “ikram” edilir.
Bu milletin kahir ekseriyeti içki içmez. Ancak onların temsilcilerinin meclisinde içkisiz toplantı düzenlemek adeta medeniyetten kopukluk olarak algılanır.
Güven Erkaya Başbakanın verdiği yemekte içki ikramı yapılmadığını görünce, garsonu çağırır, Başbakandan bana bir içki getir evladım der. Ve bunu Türkiye Radyo ve Televizyonları göğüslerine kabartarak haber olarak verirlerdi.
Güven Erkaya Milli Güvenlik Kurulu kararlarını Recai Kutan beyin beyanına göre imzalamak üzere Başbakana getirdiğinde, Erbakan Hoca, “evladım sen bu işlerden anlamazsın, sen bu kararları götür, çöp sepetine at” demiş. İnşallah öyledir.
İşte bu 28 Şubat kararlarının ana gayesi, İmam Hatip Okullarının orta kısımlarının kapatılmasını sağlamaya yönelikti.
Bu yönde söylentiler ortaya çıktığında, ben kendimden o kadar emindim ki, bu konuyu açan arkadaşa “hadi ya, imkanı yok, her şeyi yapabilirler ama, İmam Hatip Okullarını kapatmaya cesaretleri yetmez, halk buna karşı koyar ve kendi açmış olduğu bu okullara kilit vurulmasına engel olur” demiştim.
Düşmanıma bile safça davranmaktan kendimi alıkoyamadığımı, bir türlü kabullenemiyorum arkadaş, vesselam.
Teferruata gerek yok, 28 Şubatçıların almış olduğu kararlar, Rahmetli Erbakan Hocaya kabul ettirilemedi, fakat ANAP içinden çıkan Mesut Yılmaz ben bu işe başımı koydum, ne pahasına olursa olsun, 8 yıllık mecburi eğitim bu Meclisten geçecek demişti. Allah’ın dinini yaşamak isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmak için, bir insanın başını feda etmesine varacak kadar muannidliği nasıl bir duygudur acaba? Ve bunun Fıkıhtaki yeri nedir?
Öyle de oldu. Mimar!!! Mesut bu kararları Meclisten geçirdi, Mimarbaşı Süleyman da anında imzalayarak yürürlüğe girmesine olanak verdi.
Bu jenerasyondan gelen insanlar İmam Hatip Okullarının orta kısımlarının kapatılmasını içlerine sindiremezken, başka bir semptom ile karşı karşıya kaldılar.
Bu defa YÖK tarafından alınan kararlarla, Üniversiteye girişte Kat Sayı uygulaması getirildi. Yani bir İmam Hatip Lisesinden mezun olan kişi ile Fen Lisesinden mezun olan kişinin Matematik sorusuna verdikleri doğru cevaplar ayrı ayrı kat sayılar ile çarpılmaya başlandı.
İmam Hatiplinin doğru cevabı 0.3 Kat sayısı ile çarpılır iken, Fen liselinin veya Kolejlinin doğru cevabı 0.8 kat sayısı ile çarpıldı. Yani Fen liseliye nerede ise 3 kat avantaj sağlandı.
Böylece İmam Hatip Lisesine gidip dinimi diyanetimi öğreneyim, Allah’ımı, Peygamberimi bileyim ama aynı zamanda Mühendis olayım, Doktor olayım, Mimar olayım, Hakim Savcı olayım devri tümden kapanmış oldu.
Eeee ne oldu, gel zaman git zaman, devran döndü dolaştı,
28 Şabatçılar/Şubatçılar/ için, yaptıkları haksızlıklar, kanun dışılıklar, düşmanlıklar için yavaş yavaş yargı yolu açılmaya başlandı.
O dönemde kendi işlerini güçlerini bırakarak Türkiye siyasetini bildikleri doğrultuda dizayn etmek isteyenler gemi azıya almışlar, canlarını dişlerine takarak, bu milletin ruh kökleri ile oynamayı kendilerine birinci vazife bilmişlerdi. İşte bu kişilerin yapmış oldukları kanunsuzluklar, bir anlamda Cebir ve Şiddet kullanarak Hükümeti işlevsiz bırakmaların suç teşkil ettiği görülmeye başlandı.
Bu konuda Yasal takip işlemleri sürerken, 8 Yıllık Mecburi eğitimin nasıl getirildiği, kimlere ne tür baskılar yapıldığı, bu kararı Meclisten geçirmeyenlerin akibetlerinin ne olacağı yolundaki tehditler eni konu ortaya çıkacaktır.
Meslek Liselilere reva görülen muameleler, Türkiye’de hiçbir normal siyaset ortamında gerçekleştirilemez/di/.
İmam Hatip Okulları, Sanat Liseleri görevini icra etmiştir, bu okulların orta kısımlarının kapatılmasının millete bir zararı yoktur olgusu normal şartlarda gerçekleşse idi, yapılanlara kimsenin bir şey demeye hakkı yoktu.
Yapılanların normal olmadığını bu halk yapmış olduğu tercihlerle ortaya koydu. ANAP, Güven Erkaya’nın başına gelenleri herhalde bilmeyen yoktur. Onların başına gelenler işin sadece dünyevi kısmı ile ilgilidir. Uhrevi kısmının ne olacağını veya dünyada olsun bu işleri yapanların başına manen nelerin geleceğini Allah biliyor.
Şimdi Hükümet 4+4+4 kuralını getirerek, mecburi eğitimi 12 yıla çıkartmak istiyor.
Bana göre bunun bir eksiği var, o da 1 yıl da ana okula olmalı ve mecburi eğitim böylece 13 yıl olmalı. Ana sınıflarının varlığı ortada. Eğitime sağladığı faydalar da sayılmayacak kadar çok. Hem oturmuş olan Ana sınıflarını yok saymak, özellikle aileler bakımından bir takım sıkıntıları da beraberinde getirir.
Kesintili bu eğitimin İmam Hatip Okullarının orta kısımlarının açılmasını sağlayacağı hususu CHP çevrelerinde eleştiri konusu olduğunu bildiğimden, Diyarbakır’dan Ankara’ya birlikte seyahat ettiğimiz önemli bir CHP li siyasetçiye, sakın bu konuya karşı çıkmayın, eleştiri konusu yapmayın. Bunun size bir faydası yok. Zira bu millet Müslüman kardeşim, çoluk çocuğunun Milli ve Manevi değerlerle yetişmesini istiyor. Eğer getirilmek istenen yeni sisteme karşı çıkarsanız, bizim Urfa eski tas eski hamam olmaktan başka bir anlam taşımaz. Siz bu olaya karşı çıktıkça zemin kaybedersiniz ve zinhar iktidar olmanız mümkün olmaz dedim.
Adamların içlerini okuyormuşum gibi Pazar günü yapılan kurultayda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 12 Yıllık Mecburi eğitime şiddetle karşı koyacağız demez mi?
Ak Partinin onların bu çıkışına üzüleceğini hiç zannetmiyorum. Hatta Ak Parti Millete dönerek görün işte Yeni CHP yi demek keyfini bile yaşayacağını görüyorum.
CHP si 1923 yıllarına göre dizayn edilmiş.
Kimse onu yenileyemez.
İşte bu sebepten YENİ BİR SOL PARTİNİN GELMESİNİ DE kimse engelleyemez. Ona da yarın değinirim.