YÜZ YIL SAVAŞINA 70 YIL KALDI

Şehri hiç bu kadar cansız, hiç bu kadar fersiz görmemiştim. İn cin top oynar görüntüsü gerçekten ürküttü beni.

Hafta içerisinde meydana gelen meşum olayı biraz olsun algılamak istedim. Kim ne yapmak istiyor, doğuyu, güneydoğuyu , ülkeyi kimler nereye götürmek istiyor ve buna mukabil kimler olayın bütününü algılayıp ne tür çareler üretiyorlar görmek istedim.

Hava alanı şeref salonunun girişindeki odada şehit edilen polis memurlarının eşleri, çocukları, yakınları kendilerini memleketten götürecek uçağa binmeyi bekliyorlar.

Büyük bir sessizlik var.

Sadece göz yaşları akıyor.

Domur domur yanaklardan süzülen göz yaşlarını anneler, bacılar, eşler baş örtülerinin uçları ile siliyorlar.

Ağlayan gözlerin yanaklarda biriktirdiği billur göz yaşları başörtülerinin uçlarında kaybolup gidiyor.

Demek ki, baş örtülerinin hüznü içine çeken, böyle bir görevi de var.

Feryatsız, figansız, acıyı kahra bürüyen sessiz, sedasız duruş yürek dağlıyor.


Daha fazla bakamadan ayrılıyorum.

Şehir sessiz ve sakin. İn cin top oynuyor.

Kaderine rıza göstermiş,kim ne yapacaksa yapsın havasında.

İnsanlar elleri mahkum bir vaziyette, olan bitene isyan ediyor duruşları ile.

Kiminle konuşuyor isem, Abe valla bu millet bunu hakketmiyor, biz fıkara yoksul insanlarız. Yıllardır çektiğimizi bir Allah bilir. Polis de , Asker de bizim, dağdaki de bizim.

Ne yapacağımızı şaşardık.

Bu işi kim çözecek ise çözsün. Kim elinden ne geliyor ise yapsın. Hiç kimse bizim karşımıza mazeret üreterek çıkmasın.

Biz Ak Partiyi güçlendirdik, oyumuzun yarısını onlara verdik, diğer yarısını da DTP ye. Ak Parti iktidarını sürdürsün, ama bu arada hiç olmaz ise DTP ile konuşma imkanı bulsun. Ama işte görüyoruz ki, kimse diğeri ile konuşmuyor.

O bunu kınamadan, bu şuna lanet etmeden el sıkmayız, konuşmayız sözleri, sanki toplumda güzel mi karşılanıyor, hoş mu görülüyor, böyle mi zannediyorlar? Obsiyonlarımız sona ermek üzere, hiçbir şeyin çantada keklik olmadığını yakında görecekler Bizim kahrımız birazda siyasilere. Niye bir araya gelmemek için özel gayret gösteriyorlar. Oy kaybederim korku ve endişesine lanet olsun demek için daha ne kadar evladımızın kanı akacak?

Tutturmuşlar yurt dışındaki hain odaklar ülkemizi karıştırmak istiyorlar. Buna kimsenin bir diyeceği yok. Sen yurt dışından tezgahlanan hain odakların ekmeğine yağ sürmezsen, onların hain emellerine prim vermezsen, onlar nasıl başarılı olacaklar ki? Almanı, Fransızı, Yunanı, Yahudisi gelip memleketin evladına kurşun mu sıkacak?

Bütün bunlardan sonra bizim gördüğümüz durum şu, sorunun çözümünü dışarıda aramaya gerek yok. Silah, kurşun, top tüfek sorunun çözümüne yardımcı olmuyor. Yıllar yılı bu memlekette uygulanan olağanüstü hal yöntemleri de çare değil.

Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ siyasilerin yapmadığını yapıyor ve sanıyorum iadei ziyaret adı altında attığı adımlarla, siyasi parti liderleri ile özellikle terör konusunda görüşlerini alıyor. Neler yapılabileceği konusunu görüşüyor. O , hiç kuşkum yok, daha önceki açıklamalarında olduğu gibi, evet biz gerekli tedbirleri alalım, bağdan,dağdan askerimize, polisimize,halkımıza yapılan saldırıları önlemek için var gücümüzü kullanalım, ama görüyorsunuz işte 6 bin kişiye karşı, 300 bin kişi ile mücadele edildiği halde, hala Askerimiz, Polisimiz şehit düşüyor. Burada bir yanlışlık var, başka neler yapılabilir, herkes eteğindeki taşı döksün diye konuşuyor, siyasilerin görüşlerini alıyor. Ah keşke Sayın Başbuğ, Ahmet Türk , Sırrı Sakık gibi bu işte çok tecrübeli siyasilerle de konuşsa. Sertlik yanlılarına çok hoş gelen, biz bu işte tarafız, kimse bizim onlarla diyaloğ kurmamızı istemesin, denilmese.

Tarihte hiçbir savaş sür git devam etmemiştir.

Bizim ki de devam etmeyecek. Barış yapılacak.

Ama gönül istiyor ki,bu iş, insanların biri birlerinin yüzüne bakamayacak duruma geldikten sonra olmasın.

Sertlik yanlısı şahinlerin gayreti, milleti biri birine düşürmeye yöneliktir. Çok şükür 30 senedir, bu millet biri birine düşmedi. Bundan sonra da düşmeyecektir. Çünkü onların mayesinde/hamurunda hiç kimsenin silemeyeceği ihvanlık/kardeşlik duygusu yatıyor. O halde yapılacak iş en kestirme yoldan kardeşlik bağlarının güçlendirilmesine yönelik adımları bir an önce atmaktır. Karakolda/Diyarbakır’da/ doğru söyleyip, Mahkemede/Ankara’da/ şaşmamaktır.

Hele bir ekonomik, sosyal, siyasi adımlar atılsın.

Dünya örneklerinde olduğu gibi/İran/ özel anlamda da olsa eğitim hakkı sağlansın,

Kürtçe’nin TV den yayını kesintisiz sağlansın.

Biraz da böyle denensin, bakalım ne olacak?

Geçmiş karanlık günlerin dehlizlerinde el idaresi ile yolumuzu mu bulmaya çalışıyoruz, yoksa aydınlık bir geleceğe doğru el ele yürüyor muyuz? Bir de böyle denensin.

Yoksa yüz yıl savaşına 70 yıl gibi bir zaman kaldı gibi absürd bir söyleme devam mı edilsin.