DAVUL İLE TOKMAK MESELESİ!?

Evet, sevgili okurlar.

Bu köşede sizlerle hasbıhal ederken memleket meselelerini enine boyuna ölçerek, tartışarak, kamuoyuyla paylaşarak sizlere sunuyoruz.

İnanın, bu gazetede, bu köşede yazılan meselelerin yüzde 99’u gerçeklere dayalıdır, mesnetlidir, kaynaklıdır ve birer MÜDELLEL davadan ibarettir.

Yani kanıtlanmış delillerden ibarettir.

Bu itibarla diyoruz ki;

20 yıldan beri bu ülkeyi idare eden AK Parti’nin ne yazık ki son yıllarda, özellikle 2012’lerden sonra, hele hele 15 Temmuz 2016’dan sonra AK Parti, oldukça başka yörüngelere doğru yönünü almış gidiyor.

İnanın, ne yaptıklarını onlar da bilmiyor.

Toplumun hissettiği gerçekler, herkesin gördüğü görüntülere dayanarak deniliyor ki; “Davul AK Partinin boynunda, tokmak başkasının elinde...”

Kamu kurum ve kuruluşlarının hepsi olmasa da birçoğunda merkezlerin önemli bölümlerini ihraz eden yöneticiler olsun veya diğer personeller olsun…

İşler ciddiyetle, samimiyetle yürütülemiyor.

Anlayış, niyet ve azim ayrı, çalışma stili apayrı.

Birbirini tutmuyor.

Vatandaşa “Bugün git, yarın gel veya daha sonra gel” deniliyor.

Vatandaş, kilit noktalardan, daire başkanlarından veyahut idarenin başındakilerden randevu istediği zaman, tıpkı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin eski kayyımı gibi randevular 2-3 ay sonrasına veriliyor.

Vatandaş 2-3 ay sonra çağırılıyor, ağzından laf alınıyor, mağduriyetten bahsediliyor.

Ama gerisi hiçbir şey.

Netice yok.

Kamuoyunun vicdanına yerleşen gerçek şudur ki;

Her ne kadar çalışanlar, özellikle bu coğrafyada, özellikle Diyarbakır’ımızda yetkiyi ele alan birçok bürokrat, mevcut siyasetin güdümünde yürümekte olduğunu, mevcut yerel siyasetle her ne kadar AK Partili olarak kendilerini gösteriyorlar ise de “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden çalışıyorlar.

Ama hiç de öyle değildir.

Ya PKK, ya KCK’nın kilit noktalarıyla işbirliği içinde olduklarına dair şüphe götürmez gerçekler vardır.

Bu itibarla AK Partinin davulunu sahipsiz bırakmışlar ve tokmağını istedikleri şekilde vuruyorlar.

Hulasa olarak özetlemek gerekiyorsa, işler yürümüyor.

Diyarbakır, idari bakımdan bize göre çok yanlış ellerde yönetilmektedir.

Yargıya diyeceğimiz bir şey yok.

Adalet Bakanlığı sapasağlam, gerçek manada Cumhurbaşkanının ruhunu okuyor ve o paralelde yargı çalışıyor.

Ama yürütmeye bakıldığında tam tersine bir hal yaşanıyor.

İşi keyfiyete bağlamış, bir iki tane boş devşirme, neidüğü belirsiz, siyasetin kilit noktasında AK Partili olmayıp AKP’li insanların sanki direktif ve talimatları doğrultusunda hareket ediliyor.

Vatandaş mağdur oluyor.

Özellikle bazı belediyelerin, bazı kayyımların mahiyetindeki işler tamamıyla savsaklanıyor.

Zira her ne kadar davul kayyımın boynunda ise de tokmak ne yazık ki hala alt tabakadaki HDP’li anlayışların elindedir veyahut HDP’ye çok yakın olan AKP’li siyasetçilerin elindedir.

Yürütmedeki önemli ve yetkili zevatın da onlara seyirci kalmaktan başka yapacağı bir şey yok.

Bunu söylerken dayanaklı olarak söylüyoruz.

Yalan yok, iftira da yok.

Ancak Basın var.

Basının görevi; olup biten tüm gerçekleri halkla paylaşmaktır.

Biz de bu görevi yürütüyoruz.

Memleket meselelerini kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bunu yapmazsak zaten görevimizi yapmamış oluruz.

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Her zaman söylüyoruz.

Diyarbakır’ımıza yazıktır.

Bir süre önce “Hafıza Odası Sergisi” yapıldı.

Ahmet Güneştekin tarafından tertiplenmişti.

Ahmet Güneştekin isimli kişi, yıllardan beri Diyarbakır eski milletvekili olan K.A. ile ailece iç içe olup yakın dostluğuyla beraber, hatta ortaklık ve kirvelik de söz konusudur.

O serginin Kandil’den gelen talimat paralelinde düzenlenmiş olduğu kamuoyu tarafından biliniyor.

Ama AK Partinin en önemli kilit noktası durumunda olan bazı zevat ve Cumhurbaşkanına çok yakın durumda olan o insanın Hafıza Odası Sergisine davet edilmesi veyahut davet edilmeden kendisinin istek ve arzusuyla gitmesi şayan-ı dikkattir.

Orada sonuna kadar davetli misafir görünümlü ise de aslında ev sahibi gibi davranan bu zat, sağ yanına bakarsak yıllardan beri FETÖ ile iç içe olduğunu görürüz..

Sol yanına bakarsak PKK’nın ve HDP’nin kilit noktalarıyla iş birliği içinde olduğunu görürüz...

Ki ortasına bakarsanız da AK Partili görünür.

Hem de AK Partinin kolonu durumunda bir insan.

Peki, bu insanın Diyarbakır Valisi Sayın Münir Karaloğlu’nun makam arabasına binerek gidip gelmesi ve sözde ibadethane açmış, Sayın Valinin o ibadethaneyi kontrol etmesinin tavır ve durumu bize neyi ifade ediyor?

Vaziyet; “tavşana kaç, tazıya tut” misali midir?

Yoksa avcıyı hedeften saptırıp da rahatlıkla kurtuluşu mu söz konusu?

Gerçekten bu meseleler enine boyuna tartışılırsa altından çok şeyler çıkar.

Ama dedik ya;

AK Partinin davulu her ne kadar AK Partinin boynunda ise tokmağı AKP’lilerin elindedir.

Eğer AK Parti kendini tanımazsa, kendi hedefini ve istikametini düzeltmezse, hiç kuşkusuz olarak diyeceğiz ki yaklaşan seçimlerde bu milletten bir şey bekleme imkânı bize göre abesle iştigaldir.

Mevcut siyaset ne kadar çalışırsa çalışsın havadır.

Mevcut yürütmedeki bürokrasi de hiçbir zaman kendilerini devlet adamı olarak değil, siyasetin güdümündeki adam olmaktan kurtaramazlar.

En derin saygı ve sevgilerimle.