MEFRAKUT-TARİK (YOL AYRIMI)!? (II)

Sevgili okurlar…

Yer küresi, büyük bir insanlık trajedisi yaşıyor! İki haftadır ki 70 yıldır süre geliyor. Küfür dünyasının beslemesi olan Siyonist İsrail, masum ve mazlum Filistin halkına karşı “soykırım” yapıyor. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, genç dinlemiyor; üzerlerine bomba yağdırıyor. Önceki gece, Gazze’deki hastaneyi bombaladı.

***

Görüntüleri izlediniz! Hastane yerle bir edilmiş vaziyette… Paramparça olmuş cesetler, En az 500 kişi şehit… 2 binin üzerinde yaralı... Ölenlerin ekseriyeti, çocuk ve bebek... Vahşetin de vahşetini yaşatan Siyonizm’e ne yazık ki dünya “sükût” kesilmiş vaziyette! Küfür dünyasının imparatoru olan ABD ve AB Ülkeleri, BM dâhil, NATO bile yaşanan insanlık katliamını onaylarcasına; İsrail sahipleniliyor…

***

İşte bu hal-i zilletlikten dolayı iki gündür “Mefrakut-Tarik” başlığını kullanıyorum... Ki bu başlık boşuna değil, gelişi güzel bir kavram içermiyor... Anlamı ve önemi büyük… Çünkü gelinen nokta “sözün bittiği” nokta olduğu gibi, yol ayrımıdır! Ya İslam dünyası yekvücut şekilde aynı yolda, yürüyecek, ya da mevcut halin ne zaman bize geleceğini, gaflet ve dalalet içerisinde bekleyeceğiz!

***

İnanıyorum ki kalbi derinliklerinde en küçük bir iman şuuru taşıyan Müslüman, hangi ırka, hangi mezhebe mensup olursa olsun ve hangi ülkede yaşarsa yaşasın; “yeter artık, bu zillet” der, diyecektir, demektedir... O zaman aynı yolda, aynı davayı savunmak üzere, harekete geçmemiz gerekir... Malımızla ve canımızla cihat etmeliyiz! Hazreti Muhammed (S.A.V)’in davasını göğüslemeliyiz…

***

Terör devleti Siyonist İsrail’in, Gazze’de, Mescid-i Aksa’da, Müslüman topraklarında giriştiği katliamlara, zerre-i miskal insani duyguyu kalbinde ve vicdanında yaşayan seyirci kalamaz! Hele ki Müslüman hiç kalamaz, kalmamalıdır da! Çünkü küfür dünyası ezelden beri İslam’la kavga ede gelmiştir... Tarih sayfaları, buna şahittir... Bugün, Ortadoğu’nun terör örgütlerinin cirit attığı, kan ve gözyaşının hâkim olduğu, huzurun, güvenin, istikrarın yok edilmesinin tek nedeni var, o da küfür dünyasının bu topraklardaki vesayetidir!

***

Hal bu iken! Siz istediğiniz kadar “ben barış istiyorum, dünyada barış olsun” deyin, onlar bildiğini okur! İşte dün ABD Başkanı Biden, İsrail’e gitti... Binlerce kilometre öteden gelip, İsrail’in sırtını okşuyor… Öylesine pişkinlikle, Gazze’deki hastanenin bombalanmasını meşru müdafaa olarak görüyor… Rezilliğin, kalleşliğin, pişkinliğin bu kadarı! Diyoruz ki küfür tek millettir, o millet de İslam’a düşman olandır?!

***

Yahudi hiçbir zaman Müslüman’la barışık olmamıştır ve olamaz da.  “Ard-ı mev’ut (Vaat edilen toprak)” ki Mezopotamya topraklarını da kapsıyor onların plan ve projelerinde hep bu vardır. Hal bu iken, dünya barışı nereden beklenebilir ki? Demek ki bu küfre karşı İslam dünyası bir olup, ümmetleşerek hem davasına hem topraklarına hem de insanlarına sahip çıkması gerekir...

***

Aksi takdirde, “Yurtta sulh, cihanda sulh” kavramı” hep boşta kalır... Ki kalıyor... Mescid-i Aksa üzerinde, açık ve aleni şekilde her türlü oyunu oynayan Yahudi’den sen nasıl “sulh beklersin” ve nasıl sulha meyil edebilirsin? Bu mümkün olmadığı gibi, aldatmacadan ibaret olur... Ki gafletin ve dalaletin de dik alası olur? En vahimi de, Yahudi’nin bu soykırım girişimini “bir avuç Arap’la” sınırlandırmak, ezikliğin en büyüğüdür! Bu kavga Arap’la Yahudi kavgası değil; bu kavga açık ve net bir şekilde İslam ile Haçlı savaşıdır…

***

Onun için İslam dünyası bugün nasıl Kabetûllah, Mescid-i Haram kutsaldır onu ziyaret ediyor... Ve buraları İslam dünyasının namusu olarak görüyor… Elbette ki Mescid-i Nebevi de aynı şekilde. Mescid-i Aksa da İslam dünyasının namusu ve kıblesidir…

***

Nitekim buna dair Hadis-i Şerif var. Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki;

“Bu camide kılınan bir vakit namaz, yeryüzündeki diğer camilerde kılınan namazlardan 27 katı daha fazladır. İllaki Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa hariç.”

***

Hal bu iken Yahudi’nin kavgası Mescid-i Aksa üzerindedir. Kimse topu kendi üstünden atmasın. İslam Mescid-i Aksa’dan geliyor, Mescid-i Haram’dan geliyor, Mescid-i Nebevi’den geliyor. Bu müşterek bir paydadır. Kimse “Arap” ırkıyla kendine kaçamak formülü aramasın. Bu peşinen Siyonizm’e teslim olmaktır?

***

Kaldı ki, ard-ı mev’ut (vaat edilmiş topraklar)” diyor Yahudi. Bu da davanın ve kavganın Müslümanlara yönelik olduğunu haykırıyor… Hangi dil konuşulursa konuşulsun, hangi ırk olursa olsun, hangi ülkeye bağlı olursa olsun dava birdir... İslam ile Yahudi’nin kavgasıdır…

***

Tarih şahittir… İslam daima karakteristik olarak ilahi bir dindir ve daima küfre karşı, düşmana karşı dimdik ayakta kalmıştır... Her daim zafer üstüne zaferler elde etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunu örnek verirsek, ta Viyana kıyılarına kadar at koşturan o Osmanlı kahraman ordularının iman şuurunda, İslam vardı... Ama bugün yok. Lakin İslam bütünlüğü olması lazım.

***

İnanıyorum ki İslam bütünlüğü olduğu zaman yine o ruh dirilecek ve o ruhu taşıyan ordular olacaktır... Çıkması da kısa zamandır, Allah’ın izniyle. “Yoksa sen önden git, ben geriden geliyorum” demek korkaklığın göstergesidir.” Kitapta da yazıyor. Savaş esnasında cepheden kaçan insan illaki vurulur, vurulmaya da müstahak olur. Hatta fıkhi meselelere göre vurulduğunda katli helaldir. Bu cepheden kaçılmaz. Bu küfürle iman cephesidir. Yahudi ile İslam’ın savaşıdır.

***

Aklımızı başımıza alalım, kendimize çekidüzen verelim, kaçamak yollara girmeyelim. Müslümanlar birleşip Yahudi’ye karşı cephe almadığı takdirde kendini hiçbir zaman düşmanın zulmünden kurtaramaz. Onun için “Müslüman’ım” diyen bir ülke, bir insan topluluğu buna şahit olsun, bunun peşini bırakmasın. Sadece bir avuç Yahudi ile Filistinlilerin ya da Arapların kavgası değildir. Haç ile Hilal’in kavgasıdır.  Bir avuç Müslümanlara değil, İslam dünyasına meydan okuyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.