E BE GAFİLLER?!

Batı "hayrancılarına" bakar mısınız!… Oturmuş "diz" dövüyorlar..

Yazık oldu, yazık..

Eyvah, eyvah deyip, duruyorlar?..

Ayasofya'yı, Ayasofya-i Kebir Camii'ne, dönüştürdüğümüz için; "hal-i durumumuz" perişan olacak?…

Yedi düvel artık, bize "düşman" kesilecek..

Yani, ülke ve millet olarak bittik, bittik bittik biz!!…

***

Şimdi gel de, "melez zihne, melez ruha, melez karaktere" söylenme!..

Gel de, "diz dövme" haline, "iki kelam" etme?..

Gel de, ABD ve Avrupa ne der "diyecek kadar" düşmanına aşık zavallılara, "gaflet uykusundan" uyanma, deme!..

Gel de, "Ata, dede, din" düşmanından medet umma e be gafil "torun" deme!…

***

Dahası!..

Gel de, "asırlardır" senin kanını emen, sömürge ülke haline getiren, işgallere maruz bırakan, içini de, dışını da, "sağcı-solcu" örgütlerle, sürekli karıştıran, katliamlar yaptıran, bunlar mı sana dost olacak deme!…

Gel de, İslam dünyasını "bir tas suda boğmaya" yemin etmiş batı ve batılın anlayışından rahmet bekleme deme!…

***

E be gafil evlat!..

Bu AB değil midir ki, "Hristiyan kulübü" mahiyetiyle, sana tavır takınan..

Yarım asırdan fazladır batı hayranlığını giderme adına "AB'ye alacağız" deyip, duran ama "kapı önünde" tutan..

Yani, Ayasofya'yı "camiye" çevirdiğimiz için, şimdi kızdılar mı oldu?..

Bizi, AB'ye almayacaklar mı?…

İşte, Pandemi döneminde gördük, AB'nin "ne kadar çağdaş, gelişen, modern, medeniyet(!)" sahibi olduğunu?…

***

Sakın, ABD'den söz etme!..

Amerika "hayranlığı" sevgisiyle; "deli dumrula" dönme!…

E be balık hafızasına sahip, evlat!…

Demokrasini, hürriyetini, bağımsızlığını, birliğini ve bütünlüğünü sürekli "sabote edip, suikastler" düzenleyen, 10 yılda bir darbeler yaptıran bu ABD değil mi?…

Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren emperyalist güçlerin, başkomutanı değil mi yani?…

***

İşte Suriye, işte Irak, İşte Mısır.. İşte Afganistan, Pakistan…

Yemen.. Libya, Lübnan, Ürdün..

Hem içten, hem dıştan; "hain hançerleri" indiren, ABD değil mi?..

Teröre finans, teröriste silah, "sağlayan" İslam ülkelerini "böl-parçala ve yut" politikasıyla, "virane eden" şimdi bu ABD değil mi?..

Yani, Ayasofya'yı "camiye çevirdiğimiz" için, kızdı, öfkelendi, damarına bastık diye mi, "bizi sırtımızdan vurmaya" karar verdi?…

***

Şimdi, burnumuzun dibindeki Yunanistan!..

Rumlar…

Sanki, düne kadar dosttu..

Sanki, onlarla bir harp yaşamadık..

Sanki, Çanakkale zaferinde, denize döktüklerimiz Yunanistanlılar, Rumlar değil?..

Ve sanki, bunlar, "ata düşmanı" değiller?.

Sanki, bunlar Bizansın mirasçıları, torunları değiller?..

Ve sanki, 1974'te Kıbrıs'ta savaştıklarımız, "Rumlar ve Yunanistanlılar" değildi?…

***

Sanki, yıllar yılıdır, Kıbrıs'a dair "adil ve kalıcı" çözüme karşı, direnç gösteren Yunanistan değilmiş?..

Sanki, daha bir kaç ay öncesinde, Suriyelilere "sınırlarında" insanlık dışı muamelede bulunan, onlar değilmiş?.

İşte tüm bunlar sanki, sanki, sanki yaşanmamış gibi, Ayasofya'yı "camiye" çevirdik diye; "bize düşman" kesildiler, "Ülkelerinde Bayrağımızı ateşe verip yakıyorlar?"…

***

Peki ya, Akdeniz'deki "haklarımıza" göz dikenler kim?..

En yüksek ve geniş kıyı şeridine sahip ülke biz iken!..

Yedi düvel, Akdeniz'de "petrol" arama hakkını kendinde buluyor?

Ama biz Türkiye olarak "haklarımızı" var dediğimiz için, alamıyoruz..

Sanki bu haklarımızı vereceklerdi de, Ayasofya'yı camiye dönüştürdüğümüz için, kızdılar, öfkelendiler "o hakkı vermediler, vermiyorlar?"…

***

E be gaflet uykusuna dalmış evlat.. Yahu bir kendine gel, silkelen!.. Türkiye diyorsun?.. Cumhuriyet diyorsun?.. Birlik, dirlik, devlet, millet diyerek, "yaldızlı" müjdeler kuruyorsun?.. İyi güzel de!… ABD, AB.. Yani batı ülkeleri değil mi, Türkiye'de "darbe yapan" yüzlerce insanın kanına giren, vatana ve millete "hainliklerde" bulunan, teröristleri, eli kanlı canileri, "ülkelerinde barındıran, sahiplenen, imkanlar veren?.."

***

Ayasofya'yı Ayasofya-i Kebir Camii'ne dönüştürdük diye mi; tüm bunlar başımıza geliyor?..

Yok böyle bir şey!…

Elin gavuru "ne diyecek" diye endişelenirsen, korkarsan, elpençe-divane kesilirsen "egemenlikten" bahsedebilir misiniz?..

Ne diyor Erdoğan, Ayasofya "egemenlik hakkıdır?…"

Dünya ülkeleri, Kudüs için "bir şey dedi mi" dedilerse, Ayasofya için de o refleksi gösterirler; sonrası o kadar!…

***

Velhasıl!..

Sen uyan, kendine gel, silkelen, yeter gaflet uykusunda yattığın!.?

567 yıl bilfiil, İstanbul'un fethiyle camiiye dönüştürülen, ibadet yapılan, "kılıç hakkı" olan, dünyanın bu kadar asır boyunca "kabullendiği" Ayasofya'ya, 86 yıl önce "Lozan'ın" arka bahçesine dayalı bir hükümle "müzeye" dönüştürülmesine; bir şey demiyorsun?..

Ama 86 yıl sonra, "özgürlüğüne, aslına" kavuşan İslam mabedine; "eyvah, eyvah" deyip, diz dövüyorsun?..

***

Bilmelisin ki, senin bağımsızlığın da, egemenliğin de, hürriyetin de, birliğin de, dirliğin de, bölünmez bütünlüğün de, "aba ecdadının" yolunda yürümendir..

Kendi içinde; "birlik" olmandır?..

Kendi öz medeniyetine sahip olmandır?…

Yani başkası gibi olma, kendin ol!..

Sen kendin, saf, temiz pak, karışımsız olduğunda, cinsin "her türlü melezin" üstesinden gelir?…. 

***

HALKLA KAYNAŞABİLMEK!..

Haftasonu bu resim bana ulaştırıldı.. İl Valisi Münir Karaloğlu..

Sur ilçesindeki Dengbejler evini ziyaret etmiş!..

Sohbette bulunmuş..

Sonra da Kürtçe seslendirilen "Kani Muhammed Mustafa" isimli, kasideyi dinlemiş.. dengbej Neytullah Sayılı'yla, alkışla tempo tutmuş!..

***

Resmin "o anın" bana yansıttığı ambians!..

Ve oradakilerin sıcak, samimi, coşkulu duyguları, demek ki "en mutlu an, en huzurlu zaman" insanların, halkın, vatandaşın "içiçe olduğu" kaynaştığı andır!..

Devlet idarecisi için de; "halktan biri olduğunu" hissettiren andır..

***

Hep ifade ederim!.. Özellikle siyasiler için..

Ama yaşanan çağ ve gelinen yönetimsel, sistem!..

Kent idarecileri için de..

Hele ki, kentin "mülki idare" amiri konumundaki valisi için de, geçerli!..

Eğer ki, halktan kopmuş ise o idarecinin, demektir ki "aort damarı" kopmuştur..

Çünkü gönüllerde değil..

***

Ne diyor şair!… "Baki kalan bu kubbede bir hoş seda bırakmak!…"

***

SU KESİNTİSİ VAR MI YOK MU?..

DİSKİ, "su kesintileriyle" ilgili hafta içi açıklama yaptı..

Ki, "sahte bir hesaptan" yapılan duyurunun da, "gerçeği" yansıtmadığını duyurdu..

Ve, Diyarbakır'a dair şuan için "planlanmış bir su kesintisi planı" söz konusu değildir?…

Yani, sular akıyor.. ne renk, ne koku ne de herhangi bir "olumsuzluk" yok!.. Çeşmelerden "içilebilir suyumuz" kesintisiz akıyor!…

***

Hal bu iken.. DİSKİ tüm bunları, beyan ederken!..

Amma velakin, hafta sonu özellikle Bağlar ile Yenişehir ilçesinin bir kesiminden!.. Özellikle; "Körhat" diye tabir edilen bölgeden.. 

Ki, Göçmenler caddesi..

Buralardan yüksek bir tepki ve yoğun telefonlar alarak; "kerbelaya döndük" serzenişleri aldım!..

Belli saatlerde su akıyor..

O da sabaha karşı…

Yıllar öncesine döndük, tencere, tabak su biriktiriyoruz…

***

Şimdi, DİSKİ "Planlı bir su kesintisi yok" diyor, şehrin bir kesimi de, "Su kesintisiyle, kerbelaya döndük?"…

Denir ya, "Şaştık kaldık..

Kime inanacaksın?"..

Bir algı üretimi mi var, yoksa bir arızai durum mu var?..

Neyse, ben mevzuyu buraya taşıdım, iki tarafın da meramını aktardım..

Gerisi, onlara kalmış.. Benden bu kadar!…

***

CHP NEDEN GÖZARDI EDİLİYOR?

Bir okur, sorusu!… Ayasofya-i Kebir camiisiyle alakalı; CHP iktidar tarafından neden "gözardı" ediliyor?..

***

Verilebilecek yanıt net!?.. CHP bugüne kadar vaki mi, "dini değerlere, mabetlere" karşı "hassasiyet" gösterdiği, ya da "sahiplenme" gibi, bir tavır takındığı…

***

Olmadığına göre.. Bilakis, "sol seküler" fikriyatıyla, daha bir kaç yıl öncesine kadar en radikal şekilde karşı duran, tavır takınan, "İslamiyet gericiliktir" deyip, duran değil miydi?..

***

Neyse!.. Gözardı ve Ayasofya'ya dair, tutuma gelirsek!.. Hükümet davet etti, CHP biz gitmeyiz dedi?. Muharrem İnce, gidecekti çekindi, Sultanahmet'e gitti…

***

Okuruma cevabım!.. Sorusuna soruyla yanıt… CHP Ayasofya'nın "camiiye" dönüştürülmesine, tam karşı çıktı mı hayır, tam destekledi mi hayır, iki yönlü ikne edici bir manifesto ortaya koydu mu, hayır?..

***

Ben, CHP'nin bu "ikilemlik" politikasına memnun olmadım!?.. Sevgili okurum, siz olduysanız, buyrun söz sizde, siz devam edin!… Benden bu kadar…

 ***

TEK ADAM!

"Tek adam, tek adam" deyip duran CHP'lilere gelen bir soru!.. Partinizin 37. kurultayında, "tek adam" diktasını, gördünüz mü?… "Made-in Kılıçdaroğlu?"…

***

İlhan Cihaner.. Kendisini "iyi bir sosyal demokrat" olarak gösteren zat!.. Siz, "tek adamın kim olduğunu" sanırım, kurultayda daha "iyi anlamış" oldunuz?..

***

Yolda, çarşıda, yazıhanenizin önünde; "nasıl" tehditler aldınız!… Aday olursanız; görürsünüz diyenlerin de, ne kadar "sosyal demokrat" olduklarını da!.. CHP'liler, sanırım bu kongreden sonra "daha çok aynaya" bakacaklar?!…

***

Neyse!.. Kemal Bey bir kez daha "tek adamlığını" tescilleyip, CHP'nin "koltuğunu" elde tuttu!.. Kendilerine "bol ışıklı" olsun!…

GÜNÜN SÖZÜ…

Kişiyi yad ettiren ardından bıraktığı "hoş sedadır.!"