EĞİTİM VE ÖĞRETİM!..

Ne yazık ki, bulamaç misali bir sisteme sahip; Türkiye’nin mevcut Milli Eğitim Sistemi!!… Her değişim!. Ya da her bakan değişikliği.. İkmal edilen vücut, ucube olarak, karşımıza çıkıyor!.. Kendimi bildim bileli, konuşulur, tartışılır ve de kelli felli adamlar tarafından kurulan kurullarca istişare edilir!.. Ama her seferinde, sadra şifa verici bir netice alınmış değil.. Nafile turlar misali..

***

Daha kaç gün önce, buradan konuştuk!.. Okulların, öğretmenlerin, öğrencilerin hal-i durumu psikolojik bir vakıa diye.  Sormak isterim, devlet okulları çocukları evden ve sokaktan birkaç saat uzakta tutmak için mi?.. Bunu kimse inkar edemez, evet der!.. Zaten gerisi süslü hayaller, onu da başarı grafiğinde görüyoruz!.. Çünkü, öğretmen öğrenciyi okulda tutabilme adına kendi deyimleriyle güvenlik personeli gibi!?.

***

Hafta içi, Diyarbakır’da yaşanan bıçaklama olayı!.. Öğrenci işlediği disiplin suçundanokuldan uzaklaştırma kararı alıyor!.. Bundan okul müdürünü sorumlu tutuyor.. Okulu basıyor, elinde bıçakla müdürün odasına geçiyor, tartışıyor.. Yetmiyor, peş peşe okul müdürünü bıçaklıyor.. Müdür yaralandı.. Gözaltına alınıyor polis, karakol, adliye derken, cezaevine konuldu!.. Bu olay sıradan bir olay olarak görülmemeli?..

***

Vaziyet, eğitimde gelinen çıkmaz sokağı ilan ediyor!?. Sıkça telaffuz ediyoruz.. Okullar şöyle olmalı, öğretmenler böyle olmalı, veliler şunu yapmalı.. Milli Eğitim Bakanlığı bunları görmeli.. İdareciler ve siyasiler, “eğitim müfredatı üzerinde hassasiyetle durmalı.?” Tabi her şeyi biliyormuş gibi de ahkam kesicilikte üzerimize yok!.. O da ayrı bir garabet durum..

***

Hal-i hazırda okullaşma, ya da eğitim ve öğretim sistemi iki model üzerine kurgulu!? Biri devlet okulları.. diğeri paran varsa, okuyabilirsin noktasındaki, özel okullar!.. Peki, eğitimdeki işleyiş!.. Yine bir eğitimci dostun ifadesiyle; ucube bir yapı var.. Çünkü devlet okulları öğrenciyi okulda oyalamak için, görev üstleniyor.. Özel okullar da, tüketici bazlı velilerin gönlünü nasıl hoş edebiliriz gayretinde!..

***

Ancak o sıralarda oturan öğrencilerin hal-i perişanlığı!.. Denir ya kaderleri mi?.. Okuyan, okula başladığı gün itibariyle, kendini gösterir düşüncesiyle; kitabına ve defterine sarılan varsa kazanır.. O da, çok kolay değil.. Zaten okul da, okul sonrası üniversite de, sivil hayata atılma evresi de, hepsi bir yarış ve sınavla ikmal oluyor.. Sınavsız yok!..

***

Gelirsek, yeni müfredata!.. Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyuna tartışmaya açtı, müfredat değişikliğine dair taslağı!.. Bir haftadan beridir, tartışılıyor!.. Kaldı ki etkisi ve tartışma modu, yürüyüşlerle, protestolarda, basın açıklamalarıyla kendini ifşa etmeye başladı, karşı duruşlar!.. Zaten hep böyle olmuştur?.. Ne zaman müfredat sözü edilse, ne zaman bakan değişip, değişimden söz ederse, başlıyor kavga!

***

Ki bir haftadır manzara bu minvalde!?. Peki sonuç ne çıkar?. Kim ne der, nasıl bir öngörü içerisinde olur onu bilmem.. Ama hayat tecrübem şunu bana söyletiyor.. Kaldı ki bu yönde sinyaller, geliyor.. Bir tarafta laik, seküler, Kemalistler diğer taraftan kendilerini radikal sağda konumlandıranlar!… Bunların çekişmesi, yeni müfredata dair çekiştirmeleri neticesinde ne çıkar derseniz?..

***

İstisna kaideyi bozmaz diyerek ortaya işlevsiz, sadra şifa verici olmayan, tatsız, tutsuz, kokusuz, renksiz bir mevkute çıkacaktır!?. Yıllardır da hep böyle olmuştur.. İşin aslına gelirsek, ideallerini dile getirenler, fikri beyanda bulunanlar, siyasi ve ideolojik takınanlar!.? Hepsi yekün şekilde bir fikre sahip, ama hakikatlerle hesaplaşma veya yüzleşme gibi bir cesaretleri yok!..

***

Yıllarca muazzam bir eğitim ve okullaşma içerisinde olmamız gerektiğini söyleyip durmadık mı?..  Tarih sayfalarına baktığımızda, hiç de samimi bir tutum, gayret ve çaba içerisinde olmadığımızı görüyoruz!.. Mesela Cumhuriyetin ilk yıllarında “yi bir eğitim ve öğretim var diyen bugünkü zatı muhteremlere gelsin.. O tarihte, ülke sathında var olan okul sayısı, yekünüyle 72  ortaokul vardı.. Kaldı ki, 15 yılda ancak 140’a çıktı!.? Hakeza lise de öyle 23’ten 68’e!.. Demek ki, öyle değilmiş!..

***

Bir halk deyimi var!.. “Yiğidi öldür, ama hakkını ver..” Okullaşma oranına baktığımızda, Ak parti iktidarı döneminde, Cumhuriyet tarihinden bu yana yapılan okul sayısı ölçeğinde, yüzlerce misli!.. Bugün, derslik sıkıntısı yok denilecek noktada.. Okullaşma yüzde 95’lerin de üzerinde.. İlk, orta, lise ve üniversitesi!.. Bu da şunu artık açık ve net bir şekilde söyletiyor!…

***

Ülke ve millet, devlet eğitim ve öğretimde çok şey gibi geç kaldık!.. Ama artık çıtayı yükseltmenin zamanı geldi.. Ne okullar oyalanılan yerler, ne öğretmenler oyalayan kişiler ne de, eğitim ve öğretim müfredatımız iş olsun, torba dolsun mantığında, olmasın!.. Bunun kabuğunun kırılması gerekir… Büyüklerin ifadesiyle nice nesilleri kaybettik, bari gelecek nesilleri heba etmeyelim?!?..

***

KÜRT VALİYE TERCÜMAN MI?..

Malum, geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da “15. Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık” fuarı vardı.. 314 firmanın katılım gösterdiği fuar, renkli görüntülere ve hareketliliğe sahne oldu!.. Ulusal ve uluslararası, katılımcı vardı.. En çok da dikkat çeken, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Erbil Valisi Amid Koşnav’ın, davetliler arasında yer almasıydı.. Bulunduğu sürece, bir dizi temas ve ziyaretler gerçekleştirdi!.. Randevu krizleri vaki olsa da, görüşmeler ekseriyetiyle gerçekleşti…

***

Siyasi parti ziyaretleri de yapıldı.? Ki, AK Parti ve DEM Parti İl Teşkilatları kadar, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne de, randevulu ziyarette bulundu.. Belediye Eş Başkanları Serra Bucak ile Hatun Doğan’la görüştü.. Bu görüşme, çok konuşuluyor.. Gerek kameralara yansıyan görüntüler ve gerekse de, günlerdir yazılıp-çizilenlere göre; Koşnav tercüman aracılığıyla Başkanlarla diyalog kurmuş!..

***

Tercüman’ı Koşnav mı istemiş, Eşbaşkanlar mı sorusuna yanıt aranıyor?.. Ancak meçhul!… Lakin konuşuluyor!.. Koca Belediye’de bir tane Kürtçe bilen danışman yok muydu? Ya da, Eşbaşkanlar Kürtçe bilmiyor muydu ki; tercüman hazır edilmiş.. Vaziyet, Meclis’te yaşanan travmatik hadiseler gibi burda da Kürtçe bilinmeyen bir dil muamelesi mi görüyor?.. Bu minvaldeki sorulara yanıt verildi mi, verilecek mi, geldi mi bilmiyorum!?.. Ama bir yanıt şart..

***

Nitekim, kimi kalem sahipleri bu bilinmez dil tutumunu, Koşnav’ın Kürt Yönetiminin ve Barzani’nin adamı olduğu için mi, icra edildi?.. Bu nedenle mi dil protokolü uygulandı kendisine!.. Neyse!.. Önceki gün mevzuyla alakalı bir dostla istişare ederken, Koşnav’ın Diyarbakır temaslarında görüşmelerinin tümünde, Kürtçe konuştuğu ve tercüman bulundurduğunu söyledi…

***

Tabi sevgili dost bir de eklemede bulundu!.. Mardin’de Ahmet Türk ziyaretinde, tercüman bulundurulmamış.. Karşılama şekli de ayrı atmosferde gerçekleşmiş!?. Sonra kendim de baktım, görüntüleri izledim.? Diyarbakır ve Mardin’deki Belediye ziyaretlerini yan yana getirince; eleştirilerin dozajında haklılık payı yok değilmiş?!.. Varmış!!!.. Demek ki; bilmemek değil, öğrenmemek kusurdur!?..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

İlim ve irfandan ırak olan, neslin yarını güneşsiz bir ışığa sahiptir!.