BU NASIL BİR NESİL?..
Anlamak, anlayabilmek, olabilirlik noktasında bir hakı durum var mı?!.. Gerçekten zor!.. Kaygı, öfke, sinir ve burnumdan solar halimle yaşananlar karşısında, travma geçirmemek mümkün değil?!.. Bu nasıl bir itlik ve bu itliğe nasıl da seyirci ve prim verici olunuyor!.. Acınası bir hali iğrençlik, rezillik, şuur kilitlenmesi!..
***
Nesil üzerinden böylesi bir grizgahda bulunmamın nedenini, muhtemelen anlamışsınız!.. Evet, mevzu, Başkent’in göbeğindeki bir lise de infial üretici, olay!.. Bir öğretmen mesleğinin olgunluğuyla, sınıfta ders anlatıyor.. Bir grup genç.. Ki öğrenci demiyorum, sokak serserisi!…Tasmasız it gibi!.. Öğretmenin etrafını sarmışlar, pervasızca alay ediyorlar..
***
Tek hedefleri, öğretmene ders işletmemek!.. Öyle ki fiziki temas dahil, her türlü saygısızlığı futursuzca, mobbing uygulanması! İşte bu dehşet verici yaşananlar bir de cep telefonuna kayd edilmiş, kendi tasmasız mecralarında paylaşmışlar!..Doğrusu görüntüleri izlerken, dehşete ve akıl kilitlenmesine düşmemek elde değil.. Kan dondurucu bir kaygı!!!..
***

Siz izlediniz mi izlemediniz mi bilmiyorum!.. İzleyen olmuştur.. Öyle inanıyorum ve hissediyorum ki, izleyenlerin içi cız etmiş, öfke seline kapılmıştır.. Eminim ki, hiddetle ve şiddetle “bu nasıl bir nesil, bu nesil bir eğitim ve öğretim ortamı” demiştir!.. Ki, oluşan infial nedeniyle hadise soruşturmalık.. İdari ve adli.. Peki çözüm mü değil?
***
Ancak, o eli öpülesi öğretmen, ki son vakıada kolu kırılmasına rağmen, şikayetçi değil.. Bakın ne diyor; “"Ben öğrencilerimden şikayetçi değilim. Hepsini çok seviyorum. Böyle bir olay yaşandığı için tabii üzgünüm. Öğrencilerimden böyle bir davranış beklemezdim..? Ama benim yüzümden hiçbir öğrencimin disiplin soruşturması geçirmesini, hele okuldan uzaklaştırılmasını istemem. Öğretmenlik fedakarlık mesleğidir..” İşte asalet bu..
***
Ama velakin beni etkileyen ki yazının girişinde de aktardığım gibi bu pervasızlığa, tasmasız itliğe gülüp-geçenlerin çok olması?.. Ne hazin ki bunu, çarşıda, pazarda, mahallede, sokakta, hatta evde bile, böylesi zorbalıkların seyirci kalınması!.. Zaten bu seyirci kalıştır, zorbaları azdırıp, tasmasız itler haline dönüşmelerine, neden olunuyor?!.. Kritik ve vahim nokta da burası!?.
***
Ne oluyor bu gençlere? Bu gençler talebe mi, yol kesici mi? Eğitim yuvaları gün geçtikçe saygısızlığın ve şiddetin merkezi haline mi geliyor? İnfiale yol açan bu görüntülerin asıl sorumluları kim? Bunları demek yerine, uyduruk gerekçeler sunularak, gençler bu savunması yapılıyor. İşin klasik savunmalardan biri de, mevzuuyu sisteme ve sistemin uygulayıcılarına boca ediliyor!.. 12 yıllık eğitim!. Yani zorunlu eğitimin neticesi deniliyor bu çok bilmişlerimiz!. Şuraya, buraya kaydırırsak, bu işin üstesinden gelebiliriz deniliyor! Yok ya!
***
Sanıyorlar ki, bu tasmasızlar dışandı kalsa, fırsat bulup, zorbalık yapmazlar!.. Ezik buldukları inanlara saldırmazlar.. Saygılı, hürmetkar kesilirler.. Vay da vay arkadaş.. Ama kimse, bu çocukların ailesine, ebeveynlerine bakmıyor, sorgulamıyor, sormuyor!.. Yahu sizin çocuğunuzu hal-i durumu nedir böyle demiyor!.. Diyene neler yapıldığını, görüyoruz!..
***
Okulu basıp öğretmeni darp eden mi?.. Ya da okul bahçesinde bıcaklayıp, hastanelik eden mi?.. Daha vahşi, öğretmenini öldüren mi?! Daha geçen aylarda, Bismil’de yaşananlara şahit olduk.. İşte böylesi ebeveynlere seslenmek gerekmez mi?!.. Ama yok!?. Olmadığı içindir ki, nesil tasmasız şekilde çözülme, savrulmanın girdabında, benlik kaybı yaşıyor!?.
***
Öyle ya!.. “Kendini ezdirme çocuğum”… “Bil ki arkandayım.. Şartlar ne olursa olsun, seninleyim..” “Kimseden korkma, özgüven sahibi ol..” “Sana bir vurana, sen on vur..” “Kendini ona-buna acındırma, cesaretli ol.. Kimsenin seni ezmesine, izin ver me?” İşte böylesi, sözde öz güven aşılamayla çocuğu sağlıklı bir nesil rotasında yetiştirdiğini sanıyor o veli.. Oysa ki narşist ateşini körüklüyor!?. Kendini herkesten üstün görmek!..
***
Öğretim aileden, eğitim okuldan gerçeğiyle!.. Öğretmenlere güvenilerek, geçmişteki gibi eti senin kemiği benim deseydi.. Öyle inanıyorum ki, nesil elden gitmezdi?.. Ama bugün giderek artan bir şekilde, tersi yapılıyor!.. Vaziyet travmatik bir hale dönüşürken, hem öğrenciler hem de öğretmenler de psikolojik sorunların, üremesine, nihayetinde, “şiddet, öfke, saygısızlık, sevgisizlik” yoksunu oluşmaktadır!?. Halk deyimidir, ağaç yaş iken eğilir!
***
Hep derim!.. Neslin sağlıklı olmasının rotası, sağlıklı aile yapısından geçer!?. Eğitim noktasında ise, okullar annelerin-babaların yetiştirdiği nesli, besleyip, büyütüp, güçlendiren, ağaç olarak kökleştirir!.. Biliyorum bu teze karşı “ailelerin yaşadığı cehnem ortamına “ atıf yapan olacak.. Haksız da değil.. Baba dağınık, anne başka dertle, geçim, sosyal ortam, ekmeğin aslanın midesinde oluşu, sosyo-kültürel yozlaşma!.. Hasılı, al birini vur ötekine!?.
***
Velhasıl!.. Tasmasız itliklerin vuku bulmasında, bilaistisna sorumluluk hepimizde!.. Ağaç yaş iken eğrilir desekte, armut dibine düşer.. Bu sorunu çözmek istiyorsak, öncelikle topyekün bir samimiyet karinesi içerisinde, “elimizi taşın altına koymalı”, muhatabı bireysel, ferdi değil, toplumsal olarak görmeliyiz!.. Zaman kaybına düşmeden, aileyi de, nesli de, eğitim ve öğretim mekanizmasını elinde tutanı da, tabi ki sistemin islahını da, sağlayarak yapmalıyız!..
***
Yoksa!.. Yaşamın re mabedinde tasmasız itleri görmeye devam edeceğiz, tribünde onları izleyenlerin sayısının da hızla artacağına şahit olacağız!.. Hele ki, okullarda akran zorbalıkları.. Aslında bu işin özünü kırmızı alarmını veriyor…
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Yarınları güvenli kılan mekanizma, bizatihi sağlıklı nesildir!?..
***
HAYIRLI CUMALAR..