HALKTAN, “GÜVEN OYU” ALAN KİM?!..

AHALİ soruyor.. Size göre; “seçimin güven tazeleyen siyasi lideri  kim diye?..” Siz ne dersiniz bilmem.. Ama ben, lafı evirmeden, çevirmeden dümdüz halktan güven alan tek lider oldu.. O da, Erdoğan.. Ki seçim, ikinci tura kalmasına rağmen..

Dile kolay, “yaşanan onca felaket, yüzlerce engel ve onlarca uluslararası kumpas, beri yanda manipülasyon organizasyonların yarattığı tahribatlar..”  Daha da ötesi, “partisinde palazlanıp vesayet oluşturmaya meyil eden, AKP’lilerin” varlığına rağmen..

 ***

Kısacası, “sosyo-ekonomik” bazlı sıkıntılar.. Piyasadaki fahiş fiyat artışları.. Hayat pahalılığı.. Soğan, patates, tencere siyasetiyle oluşturulan, mutfak yangını. Can alan, nefes aldırmayan, yaşamı dört duvar arasına sıkıştıran, dünyaya diz çöktüren Pandemi felaketi…

Sel, çığ, yangın faciaları.. Ve tabi ki, 10 İl’i virane eden, asrın felaketi dediğimiz deprem..  Yerinden, yurdundan olan milyonlarca insanın; barınma hali.. Kaybedilen canların; yüreklerdeki kor ateşi..

***

Yanı başımızdaki, Rusya-Ukrayna savaşı.. Tarım alanındaki yarattığı olumsuzluklar.. Suriye’deki iç savaş.. Mülteci sorunu.. ABD ve Avrupa’nın Türkiye’yi “siyasi ve sosyal yönde dizayn etme” politikası…

Buna direnç gösteren, siyasi iktidara dair batı medyasının ortaya koyduğu “radikal, algı üretici muhalefet..” Ülkedeki sivil oluşumları fonlayıp, sokakta tansiyon yükseltici hadiselerin, vücut bulması!…Dört koldan kuşatıcı ambargo..

***

Tüm bunlar yetmezmiş gibi.. Bir de muhalif siyasilerin tek eksende buluşup, “karşı blok” oluşturmaları.. İşte Altılı masa.. Beş benzemezin ötesinde olmasına rağmen hısım olup, hasımlaştılar.. Onların yanısıra, bir de HDP bloğu..

Tam pres destek ki, işin içinde Kandil ve Avrupa’daki yapılar da dahil edildi.. Cezaevinden Demirtaş’ın sahadaymış gibi karşıt siyaset faaliyetlerini kesintisiz yapması.. Sosyal medyanın en kılcal kulvarında bile geliştirilen “Erdoğan düşmanlığına” dair nefret söylemi..

 

***

Tüm bunların yanısıra, bir de 21 yıllık iktidarın getirmiş olduğu antipati.. Yorgunluk ve deforme hali.. Partinin tüm kulvarında beklenti oluşturulan değişimin sağlıklı, vücut bulmaması.. Milletvekili listeleri.. Parti içerisine çöreklenmiş, AKP’liler.. En barizi, Diyarbakır’daki yapı..

Ve de, Bakanlıklarla alakalı gündeme gelen “yolsuzluk ve usulsüzlüklere” ilişkin videolar, sosyal medya paylaşımları.. Halk deyimiyle, “say say bitmez” tüm bu olumsuzluklara ve yıpranmışlığa rağmen…

***

Evet, 14 Mayıs’ın galibi.. Ki “seçim ikinci tura” kalsa da.. Erdoğan bu turda seçim zaferini, tatmamış olsa da.. Altılı masa, yandaki blok, ulusal ve uluslararası tüm güçlerin, büyük fark atacak narasını attığı, “geliyor gelmekte olan” sloganıyla Kemal Kılıçdaroğlu..

Ki, tam saha presle verilen desteklere rağmen, Erdoğan hayli bir farkla seçimi önde bitirdi.. Yüzde 49,5 nerde, yüzde 44,89 nerdeee? Demek ki, zafer Erdoğan’ın… “Güven tazeleyen, halkın yarısının hal-i hazırda teveccühünü tek başına” almış kişi, Erdoğan’dır..

 ***

TEŞKİLAT ZAAFİYETİ..

Dedik ya, Erdoğan partisindeki anka olanlar, “iktidar sarhoşluğuyla” tüm ahlaki ve insani vasıfları erozyona uğrayanlar.. Siyasi ve ideolojik olarak, partiye hasım olarak sızanlar.. “Küçük olsun, benim olsun” mantığıyla, gelişimi, çoğalmayı, istemeyen..  Kişisel çıkarını, parti üstünde tutan!..

***

Haset siyasetiyle davaya gönül vermişleri düşman belleyen!. Kısacası, AK Parti’nin içerisindeki AKP’lilerin “vahim ve ne kadar tehlikeli boyuta” ulaştığını gösteren gerçek; “partinin aldığı” oylar oldu.. Beklenenin çok ama çok altında, oy aldı.. Yüzde 36..

***

Özetle, Erdoğan’a seçmen “güven” verdi ama AK Partiye tüm müştemilatıyla, teşkilat odaklı mesajla “sarı kart” gösterdi.. Dün de Diyarbakır teşkilatının ortaya koyduğu takoz hal ile ve Milletvekillerinin azmiyle gelen başarının bir faturasının olması gerektiğini dile getirdim…

***

İşte bu “iç kurtların” ivedilikle temizlenmesine yönelik Erdoğan’ın nokta operasyonel faaliyetle üzerinde durması gerekir.. Aksi taktirde, önümüzde “yerel seçimler” var.. Kritik ve stratejik bazlı öneme sahip bu seçimde; “duvara fena bir toslama” söz konusu olabilir.. Demedi demeyin.

 ***

HDP DERS ÇIKARIR MI?..

Öncelikle, ifade edeyim.. HDP mevcut siyasetiyle dün olduğu gibi bugün de; “Kürtleri topyekün temsil eden bir parti” olmadı, olamaz da.. Ki Kürtler de bunu kabul etmiyor.. Etmediği içindir ki, “başka partilere oy vermektedir..” Kaldı ki, Kürt seçmen sayısı 6 milyon değil.. Kürtlerin nüfusu da, oy verenlerle sınırlı hiç değil.. 30 milyon üzerinde Kürt var..

***

Ancak HDP ekseriyetiyle Kürtler’den aldığı oyla bugüne kadar siyaset yaptı ve varlığını sürdürüyor.. Ama gel gör ki, HDP bu minvalde üstlendiği misyonu, yapması gerekenleri, aldığı irade temsiliyetine, layık olma adına, “sahici, güven veren, sonuca odaklı” siyaset yapmadı.. Yapma adına da, “siyasi direnç” göstermedi…

***

Diyarbakır’ın sonuçlarına ve aday listesiyle alakalı seçim öncesi ve seçim sonrası, analizler yaptım.. Ki bu analizim aslında, Türkiye geneli ortaya çıkan tabloyu da, ifade ediyor.. Yeniden dillendirmek istemiyorum, ama özü itibariyle, söylenecek söz şudur.. Ya Kürtler HDP’yi ve siyasi felsefesini tanımıyor ya da HDP Kürtleri ve beklentilerini bilmiyor..

***

Çünkü, kendi tabanıyla, seçmeniyle, gönül verenleriyle ters rotadadır.. Özellikle de, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde ki Batı bölgesinde daha açık ve aleni bir şekilde, “makas açılımı” kendini gösterdi.. Oylardaki düşüşün ana teması da, bu makastır.. Seçmen ve parti arasındaki uyumsuzluğun dozajındaki, başlıkları şöyle sıralayabiliriz.

***

Birincisi Kemalizm, ikincisi Türk solu menşeli Türkçülük, üçüncüsü Kürtlerin hiçbir zaman tasvip etmediği, tiksindiği, sözü edildiğinde midesinin bulanıp kustuğu, inancına, dini değerlerine sığdıramadığı “LGBT ve Feminizm” dördüncüsü ise seçmeni jakobence “çantada keklik” görme, anlayışı.. Tüm bunların ikmaliyle “muhafazakar Kürtler’e sırtını” dönmesi…

***

Son söz; KÜRTLER “bizi cahil gören, bizi hor gören, bizi aptal gören, bizi her şeye evet gören, sorgusuz, sualsiz biat eden gören” anlayış her kim olursa olsun, yeri ve zamanı gelince kapımızı kapatırız!.. Ki, Kılıçdaroğlu’na Kürtler’in HDP’nin oylarının misli katı destek vermesindeki etken de, AK Parti’nin Kürtlere olan bakışındaki “değişikliğin” genel kanaat oluşturması.. Aksi takdirde, zerre-i miskal oy çıkmazdı?..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Siyasetin matematiğinde “iki kere iki dört etmez” tescilini YSP aldı…