KAYIPLARI BÜYÜK!…

Birinci turun muhalefette yarattığı hasarın telafisi zor gibi.. Çünkü, tahribat ve kayıp, göründüğünden de fazla…. Sadece, birinci turda “yüzde 50 artı biri alamayıp, yüzde 45’e takılmak değil” mevzu.. Hem maddi, hem de manevi; kayıp ve yenilgi yüksek!.. İtibar deseniz sıfır, güven deseniz sıfır…

***

Bir kere altılı masa yekün şekliyle; Meclis çoğunluğunu elde edemedi.. Kaldı ki, HDP de matematiksel olarak, Altılının Milletvekili sayısına katılsa da; ne fayda..? Hiç bir şekilde; söz geçiren konumda olamayacak, yaptırım hükmü yok.. Ne referandum ne de anayasayla alakalı bir hamlede, kendi başlarına bulunamayacaklar!?..

***

Ki, Altılının seçim vaadi ve Kemal bey ile Meral bacının hayali olan; “Parlamenter Sisteme” dönüş sevdası ve aşkı da, suya düştü.. Başbakan ve Cumhurbaşkanı, olamayacaklar?.. Zaten bu sistemde, illaki birinci parti olmak gerekiyor.. Eee, mevcut durumda onu da başarabilmiş değiller?..

***

Nitekim, AK Parti birinci parti… Eğer ki, Parlamenter Sistem olsa idi, yine Erdoğan Cumhurbaşkanı olurdu.. Başbakan da, belki Binali beyle devam ederdi?.. Ne derlerdi bizim, Diyarbekirlilerin deyimiyle “Devamkeee..” Bekle ki, Erdoğan “siyasi emeklilik” istesin…

***

Daha da, önemlisi; “Reis Yardımcılığı” hayaliyle iki koltuk kaybetti.. Sadece Kemal bey değil.. Altılının tüm liderleri.. Milletvekili olabilme hakkını kaybettiler.. Yasama’da artık yoklar.. CHP Genel Başkanlığı da, “mevcut halde pamuk ipliğine” bağlı.. Her an kopabilir.. Altının diğer liderleri için de durum aynı mı?..

***

İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları da; ilk turun nakavtını alanlardan.. Seçim gecesi sergiledikleri “şovlarla” güven denilen hassasiyet, yerle yeksan oldu.. İtibar kaybı, o biçim büyük oldu.. Ki sandıktaki iller düzeyindeki sonuçların mesajı da; “bizim başkanlar çok başarısız” çıktı..

***

Peki karşı çıkan yok mu; var?.. Hem de öyle böyle değil.. Yüzde bir dahi oy potansiyeline sahip olmayan partiler milletvekili sahibi oldu?.. Kimi, 10, kimi 15, kimi 8.. Yani “batan geminin malları” misali, Milletvekillerini CHP sebil diye dağıttı.. Tıpkı bir dönem Meral bacıyı, meclise emanet vekillerle taşıma operasyonu gibi..

***

Meral bacı nerde diye haykıranlardan biri olarak, dün ses verdi Meral Akşener?!… Büyük bir sessizliğini bozarken, hayli de laf attı.. Ama yüz ifadesinde, ruh halinin yüksek dozajlı bozuk olduğunu gördük.. Ki bu moralsizlik “küskünlük mü, kızgınlık mı, tükenmişlik mi” işte onu kestirmek biraz zor.. Vaziyetin hikmeti, sanırım “Kemal beyden umudunu kesmesi olacak..”

***

Yoksa, sandık gününe şunun şurasında, kaç saat kaldı ki?.. Tabi, Kemal Bey Ümit Özdağ ile Sinan Oğan’la görüşüp, masanın üyesi olma vaadininin rahatsızlığı da var gibi?..  Ulusalcı, Kemalist harmanlı yeni; “milliyetçi akım” geliştirme gayreti!?.. Neyse; büyük bir kıskançlık başladı diyelim..? Yoksa, Meral bacı der miydi; “Her kafadan ses çıkan sistemlerde sonuç alınamaz..” diye..

***

Heybeden milletvekili cebe indiren CHP’nin çatısı altındakilerde de bir iç kıpırdama var.. Baksanıza istifalar, laf sokmalar.. Masadan kalkma, ya da kaçma gibi haller vücut bulmaya başladı.. İş bitti, amele paydos misali bir hal var; üçlü kulvarda.. Hatta grup kurma hesabı olanlar da var; işimiz bunlarla bitti diyerek?.

***

Velhasıl, mevcut tüm bu gelişmelerin ibresi hal-i hazırda negatif.. Tüm bunların ibresini değiştirecek tek bir etken vardır.. Ana unsur olarak, Kemal Bey eğer ki “ikinci turu kazanıp, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturursa..” Her şey değişir.. Küskünler de barışır, kızgınlar da geri döner, “çarşı hesabı yapanlar da eve kaçar?!…”

***

Peki vaki mi kazanabilecek olması?!… O sandığın hikmeti?.. Milli irade neyi tecelli ederse?.. Yarışa sıfırdan başlandı diyemeyiz?!.. Ki değil.. Her ne kadar, şartlar eşit olsa da “sahadaki izlenim, akıllarda bırakılanlar var?”.. Avantajlı ve dezavantajlı.. Erdoğan, 21 yıllık “ateşten gömlek” olan iktidarın başında olması nedeniyle aldığı yüzde 49.5’le avantajlı.. Çünkü, seçmende inandırıcılığı var..

***

Ama velakin, Kemal beyde durum tersini gösteriyor.. İnandırıcılığına dair terazi kefesinde “güven verici değil” daha bir ağır basıyor.. Hele ki, seçim meydanlarındaki “kimlik siyasetine” odaklı, söylem ve eylemlerinde bugün 180 derece “üslup değişikliğine” gitmesi?!…Ölçüyü kaçırdı diyebilirim..

***

Diyeceksiniz ki; CHP’nin geninde bu var?.. Maya ne ise, o!.. Önemli olan, ona meyil edip, işbirliğine girenlerin, celladına aşık olma haline, dönmeleridir?!.. Neyse; Kemal Bey CHP’nin değişim maratonunda çark etti.. Özdağ ve Oğan, çok şey söyletiyor?!…

***

Seçim sonucuna etkileri olur mu olmaz mı; meçhul!.. Ama tüm taraflar için gözden ırak tutulmaması gereken; 1. turda sandığa gitmeyen 9 milyon seçmen var.. Ki, 1 milyon da iptal edilen oylar var.. 50 bin civarında da, yaş itibariyle yeni seçmen.. Toplamdaki sonuç; çok şey değiştirebilir?!…

***

Peki, seçimde katılım ne olur?.. İşte burası hayli arıza-i durum, sıkıntısı büyük olacak gibi.. Tabi bu bir ilk olacak.. Katılım batı illerinde yüksek olsa da, güneydoğuda düşüktü.. Bunun etkenleri “iş mevsimi olabilir, ki şuan daha bir yoğun..” Ben katılım, düşük olacak diyenlerdenim…

***

İşte tam da bu noktada, beyanım şu.. Seçim sonucunu ister misiniz sandığa gidenler değil de, gitmeyenler belirlesin?!.. Yani; “güvensize, nasıl güven duyabilirim” deyip, “devamkeee imzasını atabilir?!.. Şimdiden ilanım olsun?!..”

***

GÜNÜN SÖZÜ…

“Devlet katil mi, seri katil mi?” bi karar verebilseler?!..