KİMİN İŞİNE YARIYOR?

Hangi işler mi?.. Elbette ki nefes kesici şekilde, CHP mahallesinde olup-bitenler!.. Ve tabi ki, iç çekişmenin yükselen dozajı!.. Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, suç örgütü!.. Beri yanda, şaibeli kurultay davası!..

***

Bir keramet değil!.. Yazılıp kaleme alınmış bir mevkute de elimde bulunmuyor!.. Ama, Türkiye’nin siyasi tarihinde tescillenmiş, tarihi bir deyim vardır.. İkmale gelen siyasetin sonuç itibariyle, kime yaradığına bakacaksın!.. Yani neticeye, haticeye değil..

***

Daha önce de ifade etmiştim, durgun sudan korkacaksın!.. CHP hal-i hazırda iç aleminde, beşli diyeceğim ama görünürde, 4’lü bir cephe ve çatışma vaki!.. İlerleyiş düzenine de baktığınızda, fecaat bir kumpas söz konusu..! Hele ki, sosyal medyada estirilen fırtına, vur vur!..”

***

Bir kesim var!.. CHP’nin varlık sebebini Özel ve İmamoğlu’na bağlıyor.. Sanırsınız ki, partinin ilk kurucusu, yaratıcısı ve hayat vericisi!.. Öyle ya, İmamoğlu’nu, Atatürk’e benzetmeleri var.. Yapan Özel.. İşte bu cephe varsa yoksa, Özel ve İmamoğlu her şeyi onlar yapmış!..

***

Bu kronik yapmışların hedefinde farkındaysanız, ne iktidar var, ne de başka bir parti!.? Varsa yoksa, Kemal Kılıçdaroğlu!.. Öylesine dehşetli bir saldırı modunda vuruyorlar ki, CHP’nin iç arenasında dökülen lağım kokusu irinin akıtıcı ve müsebbibi, bay Kemal!..”

***

Eleştiriler, sınır aşıcı!.. Hakaret, küfür, tehdit, bilumum!. Kimsenin ne hikmetse gıkı çıkmıyor.. Bu adam, 13 yıl bu partinin başında bulundu… Genel Başkanlık yaptı.. Daha ötesi kendisine cephe açıp saldıranların ipini elinde tutanları CHP’de konumlandırdığı kişiler olması!…

***

İmamoğlu’nu Beylikdüzü’nden alıp, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapan kendisi.. Özgür özel’i Manisadan Milletvekili seçtirip, kendi yardımcısı, grup sözcüsü ve çanta taşıyıcı olarak, siyasete dahil eden, yine kendisi!..

***

Bugün, kanlı bıçaklılar.. Kılıçdaroğlu’nu bitiriler mi, siyasetten silerler mi?.. O meçhul.. Ama bir kesim var ki, bunlar sessiz çoğunluk!.. CHP’deki mevcut hali çirkefliği, rezilliği, enva-i arıza-i maraz, çıkar-menfaat çukurundan, çok rahatsızlar!.. Tiksindirici görüyorlar, yaşananları!..

***

Her ne kadar sessiz görünüyorlarsa da, Kılıçdaroğlu’nu bir sahiplenme var.. Yeni yetmelerin haksız bir şekilde, saldırı ve tehdit salyasını, devrik liderlerinin üzerine boca edip, akıttığını düşündükleri gibi!.. Bir de, Partiyi bunlardan biz nasıl kurtarabilir, arındırabiliriz diyorlardır da!..

***

Nitekim kurultay davasının neticesiyle ilgili “Ben Kemal geliyorum” sözünün sıkça telaffuz edilir olunması da, bunun işareti!.. Şiddetli esen fırtınalı sürecin sessiz takılan ismine, hal-i hazırda, odaklanan yok!.. Kim mi o!.. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş… İzleme modunda..

***

Dedik ya; sebep-sonuç ilişkisinden çıkan, kimin karlı olacağı?.. Özel Saraçhane girdabında, İmamoğlu mapushaneden, Kılıçdaroğlu da Genel merkezin karşısındaki bürosundan, birbirlerine boca ettikleri süreç aslında onların yekün şekilde yumurta tokuşturması misali, sonunu getiriyor!..

***

Bu finiş serüveni bir başka planı da, ikmal etmiyor değil.. Sol gösterip sağdan vurmak.. Ne sihir, ne keramet, marifet ülkenin siyasi geçmişinden dersek!.. Tüm bu aksiyonel gerilimin ve sahiplenmenin mutfağında, “CHP’yi İmamoğlu’nun elinden, kurtarma” aşı pişiriliyor olmasın!.. Sizce..

***

BAKIRHAN’IN EREN’İN ANNESİNİ ARAMASI!…

Eren Bülbül.. 15 yaşında idi.. Karadeniz uşağı.. Trabzon, Maçka’dan.. 11 Ağustos 2017.. Kırsalda, PKK ile Askerler arasında çatışma!.. İşte bu esnada, PKK’nın açtığı ateş sonucu, Eren yaşamını yitirerek, şehit oldu!..

***

İşte bu Eren’in annesi Ayşe Bülbül’e, Kurban Bayramının birinci gününde, hiç beklenmeyen bir bayram kutlaması telefonu, açıldı.. Açan, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan..

***

Terörsüz Türkiye sürecine yüreği yanık annenin de, katkısı olsun diye, kabul ederek, görüştüğünü söyleyen Anne Bülbül şöyle diyor; “Bayramımı kutladı, ‘O konuşmanız için teşekkür ederim’ dedi. Ben de kendisine aradığı için teşekkür ettim”

***

Ayşe Bülbül’ün mesajı ise şöyle.. “Yeter ki başka Erenler ölmesin. Başka anneler ağlamasın. İnşallah öyle olur. Yoksa benim evladımın suçu yoktu. Adaletin peşini bırakmayacağım ben. Asla unutmam ama şimdi artık anneler ağlamasın istiyorum. Bu yüzden onay veriyorum. Sen benim yerimde olsan onay vermez miydin? Yeter ki ölmesin çocuklar. Bitecekse onay veriyorum. Evlatlarımızın günahı yok”

***

Bayram kutlamasına ilişkin açılan bir telefon.. Ve bu kutlama ekseninde gelişen sohbetin yarattığı, toplumsal mutabakatı ikmal eden, barışsal rüzgar!.. Karşılıklı verilen mesajların özetiyle, farklı anlam ve söylemler geliştirilse de, riya’dan söz edenler çıksa da, “bu bayramın en güzel hareketi ve bayram kutlamasıdır..”

***

Çünkü!.. Bu görüşme, çatık kaşları, sıkılan yumrukları, öfkeye meyil etmiş duyguları, sağlıksız ortamdan, sağlıklı hale dönüştürmede, yürekleri birleştiricidir!.. Özellikle Terörsüz Türkiye” rotasındaki ilerleyişe çimento misali güven tesis etti.. En önemlisi de, pusuda bekleyen, süreci akamete uğratmak isteyen iç ve dış mihraklara, sille oldu!..

***

Evladını teröre kurban vermiş, evladını terörün yarattığı şiddet sarmalında kurban vermiş, evladını şu veya bu şekilde, dağda, bayırda, cezaevinde kaybedenlerin, gelin bu ateşi anaların dökülen gözyaşlarıyla hep birlikte söndürelim, noktasında uzatılan bir el!..

***

Türkiye artık eski Türkiye değil, silahın, şiddetin, terörün, kan ve gözyaşının egemen olmadığı, barışın, kardeşliğin, birliğin ve dirliğin, egemen olduğu ve kılındığı bir vatan ve millet olmanın gidişatıdır.. Hep böyle olalım, hep böyle kalalım!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Barışı ikmale getiren yürekten gelen muhabbetin esintisidir!?.