MÜBAREK(!) FELAKET TELLALI..

Tek bir gün ağzını “hayra açmış” değil.. Hep “kötüleyen, hep felaketlerden söz eden biri.. Huzuru, istikrarı, güveni değil”  enva-i olumsuzluğu, ağzına pelesenk etmiş şekilde; “ateşe körükle” gidiyor..

***

Ne milletine, ne ülkesine, ne de devletine “hısım değil” tamamen hasımlık üzerine ağzını açan biri!.. Ve bunu yaparken, oturduğu koltukta, ülke yönetimine talip, mevcut iktidarın karşısında bulunan, “ana muhalefetin” baş aktörü…

***

Vaziyet bu iken, nasıl oluyor da hala peşinden gidenler var.. Ve hala; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisinin başında bulunabiliyor.. Her girdiği seçimi kaybeden, zerre-i miskal sorumluluk hissetmeyen, zevat’a bu tahammül nedendir?

***

Ne diyor zat?.. Türkiye’de demokrasi yok?.. İnsan hakları yok?.. Can ve mal güvenliği kalmamış?.. Hak, hukuk, adalet, yargı mekanizması, “tek adamın” elinde.. Meşru bir sistem, meşru bir yönetim, meşru bir milli irade kalmamış deyip duruyor…

***

Ve bunu, her gün, her gördüğü, her önüne konulan mikrofona, yerli ve yabancı gazeteciye, söylenip duruyor.. Peki, ülkesini bu kadar “kötüleyen, gammazlayan, suçlayan” kişinin yaptığı ve ettikleri “suç teşkil” etmiyor mu?.. Ya da etmez mi ey ahali..

***

Hele ki, illegal yapılarla olan teması, ya da değirmenlerine su taşıyıcı hal ve tavırları sergileyip, yardım ve yataklıkta bulunur olması.. Gezi olaylarına “hak veren” tekrarını isteyebilecek kadar, ağzını açabilen.., 17-25 Aralık’a, daha da ilerisi 15 Temmuz’a tiyatro deyip, hükümeti yeren..

***

Ne işimiz var oralarda deyip, “uluslararası arenada” kötüleyen!…Ağzından dökülen her sözcükle, sosyal, ekonomik ve kültürel erozyonlar oluşturan, turizmi ürküten..  Yabancı yatırımcıyı endişeye düşürüp kaçırtan… Mülteciler üzerinden iç kaosu körüklemek isteyen böylesi bir karaktere sahip zat neden bu kadar imtiyaz görür!..

***

O PARTİ BAŞKANI…

Pek mübareke sormuşlar?. “Erdoğan Meclis’e yemin töreni için geldiğinde neden ayağa kalkmadınız?..” Verdiği yanıta bakar mısınız?.. “O bir partinin genel başkanı.. Neden geldiğinde ayağı kalkayım..”..

***

Vay da vay!.. Adam yüzde 52 oy almış, 1 dönem eski sisteme göre, yeni sisteme göre de ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmiş.. Meclise de bu ünvanla gelip yemin edecek.. Ama pek zat-ı muhterem Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak görmüyor..

***

Öyle ya!.. Unuttuk.. 14 Mayıs ile 28 Mayıs seçimlerini de, meşru görmedi.. Eee, kazansaydı, meşru.. Kazanmadığı için, gayrimeşru.. Sen ne çamura yatansın ya.. Baksana; o kadar mağlubiyete rağmen hala o koltuktasın ve kalkmaya da niyetin yok..

***

Ne diyelim!.. Onu da CHP’li dostlar düşünsün.. Nasıl bir belaya, nasıl bir yıkıcı projeye bulaştıklarını.. Neyse; aramızda kalsın..? Ekrem, onun hakkından gelecek gibi!.. Ne diyor; “Demokrasinin bir neferi olmaya devam edeceğim. Tek kurulla değişim olmaz?”..

***

TUNÇ’TAN İZAHAT GELDİ..

 TİP’li Can Atalay’ı dün buradan sormuştuk; “salıverilmiyor, izahı nedir?” diye.. Yanıt, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi..  “Dosyası, dokunulmazlık kapsamında bir dosya” diyen Tunç’un verdiği yanıt şu..

***

“Yargı süreci devam ediyor. Adalet Bakanlığının uhdesinde değil. Gezi davasıyla ilgili, Yargıtay'da şu anda hükümlü olarak dosyası devam ediyor, hüküm verilmiş. Yargıtay'dan gelecek cevaba göre Meclis Başkanlığı hareket edecektir. Biliyorsunuz Gezi davası anayasal düzenle alakalı bir konu. Anayasa'nın 14. maddesindeki dokunulmazlık kapsamı dışında olan dosyalardan. Tabii ki bunun takdiri Meclis Başkanlığımızla Yargıtay arasındaki yazışma sonrası ortaya çıkacak hususlar…”

***

Ne var ki hala, kafamın almadığı, yanıt aradığım soru şu.. Ceza-i durumuna ilişkin dosyası Yargıtay’da olan ve tutuklu bulunan, bir kişinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından “seçilebilir noktasında, yetki vermesi, sakınca görmemesidir.. İzah buradan gelirse, kamuoyu daha bir tatmin edici olur..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Siz siz olun yangın var ise küreği elinizden bırakmayın!..