Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

NESİL ELDEN GİDİYOR...

Bayanlar.. Beyler.. Gençler.. Kızlar… "Erkek-kadın" ayırımı yapmadan..

"Cinsel ve cinsten.." Bir bütünlük arzıyla!..

Hayatın, yaşamın hiçbir "evresi", sınırsız bir özgürlüğe sahip değil..

Çağdaşlık demek, modern yaşam demek; "ben her şeyi yaparım" demek anlamına gelmiyor!…

***

Düşünülmesi, görülmesi, bakılması gereken; "bir çok etken ve nedenler var" o sizin aklınızdaki "sınırsız özgürlük" yaşamına, "her şeyin bir sınırı var" dedirten!…

 Çünkü, bir inanca, bir dine, bir ırka, bir aileye, bir çevreye, kültüre, medeniyete, örf, adet, gelenek ve göreneklere bağlıyız!..

***

Dinin "haram" kıldığını..

Örfün, adetin "rıza" göstermediği?..

Edebin, adabın, "kabul" etmediğini!…

Namusun..

İffetin..

Ahlakın..

Evlilik, kutsallığı..

Değer ölçülerinin.. ve İnsan karakterinin!…

İşte tüm bunların, "kendisine" has, sınırları var..

***

Yaşam benim yaşamım deyip, bu sınırları aşmaya kalktığınızda!..

Ve buna da; "özgür yaşam" diye, isim taktığınızda!..

Bilinki, size en büyük kötülüğü, ihaneti karşınızdakinin "özgür yaşam" alanı olacaktır!…

***

Son yıllarda.? Ki daha önceki gün, Gültekin kızımızın, "vahşice" öldürülmesi olayı!… Katil kim, eski sevgilisi.

Dövüyor, boğuyor, yakıyor, sonra üzerine beton döküyor..

Canavarca bir hissiyat!..

Ya evlilik cinayetleri..

Aile katliamları..

İntiharlar..

Ölümler..

Boşanmalardaki artış..

Gayri meşru ilişkilerin kurbanı olan, "bebeklerin" canlı canlı, kanalizasyonlara terk edilmesi!…

***

Velhasıl!.. Vahim bir seyirle; "neslimiz ve neslimizi" freni patlamış kamyon misali, yokuş aşağı iniyor ve bırakmışız..

Havanda su dövme misali de; "suçu değil, suçluyu savunuyor, ya da suçlayarak, üzerinde tepiniyoruz!..

Hakikatimi görelim... Çünkü; “nesil elden gidiyor?”

***

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ?..

Eksi ve artılar ölçeğinde; "çok" tartışılır!..

Ki hiç bir sistem, "insanoğlu" açısından, işlem gördüğü için "kusursuz" değil!..

Önemli olan; "mevcudiyet" içerisindeki, "kusur" oranının, bir önceki den, düşük olmasıdır!..

Cumhurbaşkanlığı sitemini de bu minvalde değerlendirmek gerekir…

Parlamenter sistemle kıyaslarsak..

Son iki yıl içerisinde, ülke ve millet olarak yaşadıklarımızı da göz önüne aldığımızda; "farkı" görebiliriz…

***

Yani olup-biteni "kusur ve kusursuzluk" terazisine çıkardığımızda, kefelerin ağırlığı kendini gösterir..

Halk deyimiyle, kim ağa, kim bey ortaya çıkar..

Çok eski yıllara gitmeyelim, 90'ları, 2000'leri, hatta 2015'leri bile, hatırlarsak!…

Ülkenin ve milletin "başına" gelen felaketlerle mücadelede, "Parlamenter sistemin" ne kadar zafiyet ve çaresizlikler içerisinde olduğunu, görürüz..

Gerek karar mekanizması, gerekse "yerinde" müdahalede, elli dereden "su taşımanın" yarattığı toplumsal yıkıma dair acılar!…

***

Marmara depremi!… Yaşanılan "çaresizliğin" en bariz örneği!…

Peki ya, Van depremi!…

Hepsi birer felaket ve hepsi sorumluluğun işleyişindeki zafiyetin içerdiği felaketlerle, sonuçlanma hali!...

Düşünüyorum!…

Ve kim ne der bilmem, "Şükürler Olsun ki" bir sistem değişikliği oldu da, bu haldeyiz.. Tabi "ülke ve millet olarak" bir şans mı, siyasi bilinç mi, öngörü mü, "değişimin ve dönüşümün" mutlaka artısı var, bilinci mi?.. Her ne ise!…

***

Bakınız, 2020 yılının Ocak ayından itibaren, ülke ve milletin başına gelen "felaketler" zinciri hepimizin malumudur!..

Çığ felaketi mi, Van, Elazığ, Malatya Depremi mi?..

Sel felaketleri mi?..

Ve en korkuncu ki, dünyayı sarsan "kovid-19 belası mı?...

Eğer ki, "Parlamenter Sistemle" yönetilmiş olsaydık!..

Hal-i durumumuz nice olurdu?.. Büyük bir çaresizlik içerisinde; "ele-güne muhtaç vaziyette avuç açardık.."

Ama değil..

"Sorumluluk" tek merkezde toplanınca; "felaketlerden, afetlerden" tez elden kurtulmayı başarıp, acılar olsa da üstesinden gelinebilindi..

***

İşte, Kovid-19'la alakalı yürütülen mücadele!..

Diğer dünya ülkelerinde "felakete" dönüştü, büyük bir çaresizlik, yıkım yaşandı ama bizde, Allah'a şükürler olsun ki; "üstesinden" geliyoruz..

Kendimiz kadar; bir çok dünya ülkesine de, "insani yardım elini" uzattık!…

***

Önceki gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan sistemin "iki yıllık" icraat bilançosunu açıklarken, "pür dikkat", bu noktaları gözönüne getirdim..

Nitekim, Cumhurbaşkanı da, her satırında "sistemin" artı ve eksilerine dikkat çekti..

Ve şunu da ifade etti; "kusursuz hiçbir sistem yoktur?"..

***

Sonuç derseniz!.. Yeni dünya düzeninde, Türkiye "eskisinden" daha güçlü, istikrarlı, karar verici, hükmedici, pek tabi ki "yön alan" değil yönlendiren bir pozisyonla, eli güçlü!.. Uluslararası alanda dünün "el pençe" duran ülkesi algısını kırdı..

***

Ama, hala "içteki bir çok siyasi" bunalımları, gidermiş değil..

Beklenti, bu bunalımlardan da tez elden; "kurtulması" prangaları atmasıdır…

O zaman; içte ve dışta, "sırtı pek" olur?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Benim özgürlüğüm, senin özgürlüğünü "betona" gömer!….

 


Bu Makale 1286 kere okunmuştur.