UMUT

      Son dakikalara kadar çökmüyor umut. Hayallerin ölünce susuyor, bir vakit sonra tekrar doğrulana değin.

Ne garip şey şu ölmek derdi Ahmet Kaya. Ne garip şey şu umut.

Nereden doğuyor içine, hiç tükenmeyen rezerv. Umut etmek dev sermaye nefes aldıkça bitmeyecek su kaynağı gibi.

Güzel kadın sahilde sandalyeye yaslandı “ lütfen hiçbir eril beni kesmesin, yanaşıp asılmasın kendimle baş başa kalayım” diye umut etti.

Çirkin kadın sahilde sandalyeye yaslandı “ ne olurdu bir eril bana baksa, beni fark etse, gözlerime bakmayı istese” diye umut etti.

Kıpırdamıyor da yerinden, olmayasıca.

Her kış yağdı, mevsim kaydı. Çocuklar doğdu dünyanın dört bir yerinde.

Ülkede darbe teşebbüsleri oldu. Robot süpürgeler T.C.ye giriş yaptı.

Seller, orman yangınları… Ulan dolar 17 lira oldu. (hâlâ umut yerinde)

Kafamızın içi evrim geçirdi. Ama görüyorum ki UMUT yerinden kıpırdamamış.

Yara almıyor değil arada zaman aşımına uğruyor. Sonra yerini yeni olgularla doldurarak adeta küllerinden yeniden doğuyor.

Umut etmezsek bekler miydik, umut etmezsek sevinir miydik,

Umut etmezsek hayal kırıklıklarına gömülür müydük.

Umut etmezsek vazgeçer miydik, umut etmezsek her sabah uyanır mıydık?

Umut nefes ile yarışıyor.

       Pazartesi sabahı çalar saati susturdu pazartesinin hiç olmamasını diledi.

Bir diğeri, pazartesi sabahı kendiliğinden uyandı, gidecek işi yoktu. Pazartesi sendromundan şikâyet edeni görse ağzına odunla vururdu. Sabahları kalktığında gidebileceği bir iş diledi.

Olmasa mıydı umut? Yine araftayım, Karara varamadım.

Kabul umut hayatta, ayakta, diri tutan enerji.

Gel gör ki hayatın da kredisi yok nazarımızda.

 İyilik, sağlık, mutluluk, para, aşk, her şeyin en zirvesi için umutlanıp umutlanıp oturuyoruz.

Yok arkadaş vermiyor kime verdi ki bugüne kadar hepsini bir arada.

Umutlanmak niye. Lakin yuları elimizde değil.

Hâkimiyetimiz dışında çalışan soyutlarla verilen savaşlar dünya savaşlarını gölgede bırakır.

Olmasaydı cennet umudu eller açılır mıydı semaya. Başlar gider miydi secdeye.

Somut kazanımlar için itenek olsun diye soyut silahlar yerleştirmişti içimize yaradan.

Kimi saksıya tohumlar atıyor çiçek açmasını umuyor. Kimi daha büyük oynuyor, bu dünyaya çocuk yapıyor ve umut ediyor standarda uygun birey olmasını.

 

Her canlı umudunu içinde taşıyor zaruri. Zira git desen de gitmiyor.

Herkese sabah oluyor da herkesin sabahı aydınlık olmuyor.

Esnaf hüseyin 5 liraya aldığını 25 liraya satmayı umuyor.

Aynı sabah bir baba çocuğuna indirimli süt bulmak umuduyla esnaf esnaf geziyor.

Dünyanın diğer ucunda bayanın teki marsa gitmeyi umuyor.

Lisede ki genç kız sevdiği çocukla olmayı yana yakıla umut ediyor, pembe hayaller inşa ediyor. Ne bilsin o çocuğun on sene sonra aklına bile gelmeyeceğini.

Umudun da işi zormuş nasıl da ayak uyduruyor rengarenkliğimize.