"D.BAKIRSPOR'UN DERİN DEVLETÇİKLERİ"
"Derin Devlet". Son dönemlerde ülkemizde yaşanan gelişmeler nedeniyle günlük hayatta sıkça kullandığımız ve karşılaştığımız bir ifade. Batıdaki karşılığı "Gladyo" olup özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında ve NATO'nun kurulmasının ardında bulundukları ülkelerde egemenliklerini,hakimiyetlerini kaybetmek istemeyen derin güçlerin kullandığı bir olgudur. Avrupadaki son örneği İtalya idi. Uzun yıllar İtalya'nın başını ağırtan bu derin mekanizma cesur savcıların,önemli bir halk desteğinin ve tabii ki tüm bunları hayata geçiren siyasi iradenin desteğiyle,bir çok bedel verilerek ortadan kaldırıldı. Demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla işletilemediği,hukukun egemen olamadığı siyasal sistemlerde ve ülkelerde zemin yaratma imkanı bulan,deyim yerindeyse en üst kurumdan en alt kuruma kadar yerleşerek hayat bulan insanlık dışı bu yapının yaşama şansı bulduğu ülkelerden biri de Türkiye'dir. Türkiye'de bugün bu anlamda,yıllar önce hayal bile edilemeyen gelişmeler yaşanmakta olup,bu derin mekanizmaya karşı mücadele verilmektedir. Konumuz ve alanımız spor olduğu için bu konunun daha fazla ayrıntılarına inmeden,bu yazıyı okuyanların "şimdi derin devlet ile Diyarbakırspor'un ne ilgisi var?" merakını giderelim. Acaba sporun da derin devleti var mı?. Hayatta hiç bir şey birbirinden bağlantısız şekilde yürümez,yürüyemez. Bir toplumun ekonomisinde,siyasetinde,eğitiminde,sağlığında çarpıklık varsa bunun spora yansımaması mümkün değildir. Sonuçta spor da toplumun ve toplumdaki insanların bir parçası olduğuna göre sorunlar,çarpıklıklar oraya da sıçrayacaktır. Evet Türk sporunun da "Derin Devleti" vardır,bunun bir parçası,hatta en ağır bilançosuyla Diyarbakırspor'da yaşanmaktadır. Tarih boyunca parmakla gösterilen bilim adamları,eğitim,kültür ve sanat adamları,devasa bütçelere sahip iş adamlarını bağrından çıkaran bir kentin spor kulübünün sahipsiz olması düşünülebilir mi?. İlk etapta bakıldığında düşünülemez denilebilir ama Diyarbakırspor malesef bu görüntüye sahiptir. Peki Diyarbakırspor gerçekten sahipsiz mi yoksa sahipsiz mi bırakılmak isteniyor?. İşte burası çok önemli olup konuyu buraya yoğunlaştıracağız. Şimdi Diyarbakırspor'a gerçekten kimse sahip çıkmak istemiyor dersem,20 yıllık bilgi ve birikimime ihanet etmiş olurum. Taşı hemen gediğine koyalım;birileri Diyarbakırspor'un sahiplenmesini önleyip,sürekli bu görüntüde kalmasını arzu etmektedir. "Diyarbakırspor'un derin devletçikleri" ismini koyduğum birileri bu şekilde sürekli Diyarbakırspor'un kendi kontrollerinde olmasını istemektedir. Kim bu derin devletçikler?. İsmi üzerinde,derin devlet görünmez ,sadece değişik mekanizmalarda ve eylemlerle kendisini hissettirir. Ayrıca dikkat edin derin devlet demiyorum derin devletçikler diyorum. Biraz ipucu verelim,işin içerisinde siyasetçisinden bürokratına,iş adamından kulüpte alacağı olan insanlara,basın mensubundan vasıflı ve vasıfsız insanlara kadar her kesimden insan var. Diyarbakırspor yönetimini almanın kriteri;belirli bir bilgi ve birikime sahip olmak,iyi bir ekonomik koşulları sağlamış olmak,güçlü bir halk ve kamuoyu desteğini arkanda bulundurmak değildir. Kulübün yönetimine gelmek istiyorsanız bu derin devletçiklerden onay alacaksınız,bunların menfaatleri için gerekirse halkın ve taraftarın taleplerine aykırı şekilde hareket edeceksiniz,bunların çizdiği kırmızı çizgiler var bu alanın dışına çıkkayacaksınız. Sorun bununla da bitmez. Derin devletçiklerden sadece birinin veya bir kaçının istediklerini yapmanız yetmez,hepsinin onayını alacaksınız. Ama bu derin devletçikler o kadar tuhaflar ki birbirleriyle sorunları,çekişmeleri,görünmez (!) kavgaları vardır. Size karşı güler yüzlü olup arkanızda sizi sancılatırlar. Her hangi birinin çizdiği kırmızı çizginin dışına çıkarak diğerine yakın olmaya başladığınız anda öyle bir yerden darbe yersiniz ki "osmanlı tokatı'ndan daha sert olur. Diyarbakırspor'un başarısı veya başarısızlığı bunlar için önemli değildir. Onlar,bu kulübün ne büyümesini ne de küçülmesini isterler. Diyarbakırspor,demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla işletilemediği bir üçüncü dünya ülkesi gibi sürekli krizler yaşasın,bir türlü aydınlık yüzü görmesin ama dibe de vurmasın. Bu şekilde olsun ki sürekli kendilerine muhtaç olsun,kulüp yönetimini almak isteyenler "reis hazretlerine (!)" danışmak ve icazet almak zorunda olsun. Bir de bu derin devletçiklerin şakşakçıları var. Bunların Diyarbakırsporluluğu dönemden döneme değişir. Kendi efendilerinin (!) olmadığı derin devletçiklerden onay alarak kulüp yönetimine gelenler olduğu vakit onların Diyarbakırsporluluğu bir süre durmuştur !. Unutmadan bir konunun daha altını çizelim,yıllardan beridir Diyarbakırspor'un temizlenmesi için bazı çağrılarda bulunuyoruz. Kongrelerde hesapların ibra edilmemesini istedik,bunun için uğraş verdik. Günlerce,aylarca,yıllarca kendi köşelerimizde ve programlarımızda kulübün borçlardan temizlenmesi için işin içerisine devletin konuyla ilgili birimlerinin girmesi gerektiğini,bunun için birilerinin harekete geçmesi gerektiğini dile getirdik. Ama bu da sağlanmıyor. Çünkü kulübün hesaplarının incelenmesi sonucunda kulübün aslında kimseye borçlu olmadığı,tam aksine kulüpten borçlu olduğunu iddia edenlerin kirli çamaşırlarının pazara çıkacağı , kulübün bu insanlara karşı alacaklı hale geleceği,borç kamburu oluşturarak her anlamda Diyarbakırspor'u Türkiye kamuoyuna karşı rezil eder hale getirenlerin gerçek yüzlerinin ortaya çıkacağı bilindiği için bu temizlik operasyonu kimsenin işine gelmiyor. Elimizde net bir kanıt yok ama dönem dönem gündeme gelen bu operasyonun (eyvah işin içerisine emniyet ve hukuk girerse hepimiz yanarız) endişesi taşıyanlar tarafından engellendiğini de biliyoruz.
Gelelim sonuç bölümüne :Diyarbakırspor'da derin devletçikler varsa bunları temizlemenin yolu "TEMİZ ELLER" operasyonudur. Bunun için cesur yürekli insanlara,güçlü bir iradeye,sağlam bir duruşa ihtiyaç var ama bunu da malesef Diyarbakırspor camiasında göremiyoruz. Diyarbakırspor belki bir-iki geçici çözümle nefes alıp yoluna devam eder ama güçlü bir şekilde hak ettiği yere gelmesi için galiba bundan önce olduğu gibi bundan sonra da içimiz sızlaya sızlaya beklemeye devam edeceğiz.