"PİYANGO GİBİ 3 PUAN"

Hakem Hüseyin Göçek'in Diyarbakırspor'u katleden yönetim anlayışı ve bu fırsattan yararlanarak sahaya attığı pet şişeyle 1 maçlık saha kapatma cezası alınmasına yol açan bir provakatörün koca bir kentin geleceğine ihanet ettiği Manisaspor maçından sonra 4 maç üst üste dışarıda oynamak zorunda kalan Diyarbakırspor, Adanaspor'dan hayat öpücüğü aldı. Her takımın sezon içerisinde kötü oynadığı maçlar olur ama bu şekilde kazanılan maçların sayısı çok azdır. Bu sezon bir çok maçta Diyarbakırspor'u yakan şans faktörü bu defa Yeşil-Kırmızılı takımın yanındaydı. Adanaspor çok mu dişli ve iyiydi?.Hayır. Adanaspor'un ilk dakikalardaki görüntüsünde anladığımız şey, Diyarbakırspor'u uyutup bu deplasmandan önce 1 puan,sonra belki bir şans golüyle 3 puana ulaşmaktı. Böyle rakipleri yenmenin değişmez koşulu,erken baskı kurup gol atmak ve daha sonra rakibinin açılmasını bekleyerek işi kolaya çevirmektir. Diyarbakırspor, ilk 20 dakikada her ne kadar rakibe baskı yapıyor gibi görünsü de organize ataklar geliştiremedi,kanatları iyi kullanamadı ve ağır kalan Adanaspor savunmasının zaafından yararlanamadı. Bir anlamda Diyarbakırspor, bugüne kadar Diyarbakır'a gelen rakipler içerisinde en kötü olanlarından olan Adanaspor'un yetersizliğinden yararlanmak yerine rakibe ayak uydurdu. Saman alevi gibi bir açılıp,bir söndü. Rakibin üzerine gidip,bir-iki kanat bindirmesi yaptığı anlarda etkili oldu ancak bunların devamını getiremeyince ilk yarıda arzuladığı golü bulamadı.

İkinci yarının ilk 20 dakikası çok önemliydi. Golün gecikmesi halinde Adanaspor,Diyarbakırspor'un da kendisi gibi kötü olmasından yararlanarak direncini artırabilirdi. Erken gelen Ulaş'ın kafa golü Diyarbakırspor'u uykudan uyandırdı,Adanaspor'un kilidini ise açtı. Coşkun hoca,geçen hafta kendisiyle yaptığımız görüşmede yan toplarda etkili olamamaktan yakınmış ve bu konuda çalışma yapacaklarını söylemişti. Belli ki hafta içerisinde bu yönde çalışmalar yapılmış. Bu maçta Diyarbakırspor,eski maçlara oranla yan ve duran top organizasyonlarında daha etkili oldu,bunların birinde golü buldu. Oyunun kalan bölümünde Diyarbakırspor kendisinden beklenen ikinci golü bir türlü bulamadı. Bunun nedeni de skoru koruma güdüsü ve ciddi pozisyon olabilecek ataklarda aceleci davranılmasıydı. İki hafta üst üste yenilmiş, 4 maç sonra taraftarlarıyla buluşmuş bir takım için bu durum bir nebze hoşgörüyle karşılanabilir ancak her takım Adanaspor gibi kötü olmayabilir. Bu yüzden teknik heyetin, galibiyete rağmen bu maçın analizini iyi yaparak eksikleri gidermesi gerektiğini düşüncesindeyim.

Diyarbakırspor'un çok önemli 3 sorunu var. Birincisi tempo eksikliği. Kendi oyununu rakibe kabul ettirmek yerine rakibin hatalarından gol bulmaya çalışmak zirveyi hedefleyen bir takıma yakışmaz. Nitekim oyunun belirli bölümlerinde işin doğrusu olan kendi oyununu kabul ettirmeye yöneldiği zamanda rakip kalede tehlikeli oluyor. İkincisi kanatlar çalışmıyor. Solaçık ve sağaçıklar forvetlere pozisyon hazırlamanın yanı sıra rakip kaleyi de düşünmeli,bekler çakılı kalmak yerine gerektiğinde hücüma katkı yapmalıdır. Üçüncüsü maç içerisinde hatlar arasında kopukluk oluyor. Özellikle orta saha ve forvetin birbirlerine yakın oynamaması çok top kaptırılmasına,bekler ile stoperlerin de birbirlerinin kademelerine zamanında girmemesi rakip forvetlerin umulmadık anlarda pozisyon bulmasına neden oluyor. Diyarbakırspor takımının bu eksikleri giderebilecek kapasitesi vardır. Kadroda bu özelliklere sahip oyuncular var,yeter ki teknik heyet bunun uygulamasını başarıyla yerine getirsin. Bu konuda çalışmalar yapıldığını,henüz istedikleri düzeyde olmadıklarını,hatlar arasındaki uyumsuzluğun da yeni transferlerin uyum sorunundan kaynaklandığını Coşkun hoca da basın toplantısında söyledi.

Sonuç itibariyle Diyarbakırspor dün gece çok iyi oynamasa da son derece kıymetli bir galibiyet aldı. Olası bir puan kaybı halinde yönetimi,takımı yıkmak ve camiayı karıştırmak için fırsat kollayan felaket tellaları vardı,bunun için elimde belge yok ama 20 yıldır bu camianın içinde olduğum için hislerim kuvvetlidir. Gitti denilen ilk 2 şansı yeniden doğdu,tehlikeye girmekte olan ilk 6 avantajı yeniden güçlendirildi. Ligin ikinci yarısında buna benzer çok maç olacak. Bu saatten sonra iyi futboldan çok iyi sonuçlar önemlidir. Diyarbakırspor, rakiplerinin birbirleriyle oynayacağı gelecek haftada Rize'den 3 puanla dönerek zirve yarışında en avantajlı takımlardan biri olabilir. Bunun için bu hafta çok iyi çalışması ve iyi motive olması lazım. Bu konuda teknik heyet ve yönetime,önemli görev düşüyor.

Bir sözüm de taraftarlar ve maçın hakemine. Kapalı tribündeki bazı kişilerin davranışlarını görünce,"her halde Manisa maçından sonra verilen 1 maçlık saha kapatma cezasından ders alınmamış" diye düşündüm. Çünkü Manisaspor maçında sahaya atılan bir pet şişenin takıma maliyeti 5 puan kaybedilmesi,kulübe maliyeti ise federasyondan gelen para cezası ve kulübün gereksiz yere mali külfet altına girmesine neden oldu. Arada bir tribünlerde provakatörler çıkabilir,önemli olan duyarlı taraftarların bunlara engel olmasıdır. Ne yazık ki bu duyarlılığı göremiyoruz. Ne olur artık içinizdeki çürük yumurtaları ayıklayın,koca bir kentin geleceğine ihanet edilmesine göz yummayın.

Hakem Erbay Aldemir,"ben deplasman takımını ezdirmem" edasıyla maç yönetirken,Diyarbakırspor'u ezmeye çalıştı. Türk futbolunun kompleksli hakemlerden kurtulması lazım. Sen deplasman takımını ezdirmemek adına ev sahibi ekibi ezmeye çalışırsan emeğe ihanet olmaz mı?. Verdiği kararlar ve çaldığı düdüklerde standart yoktu. Evren'e gösterdiği kırmızı kart sonuna kadar doğru ancak aynı kararları Adanaspor için veremedi. Diyarbakırspor'lu oyunculara arkadan yapılan hareketlere,hatta devre biterken Şenol'a topsuz alanda yapılan harekete kart göstermedi. Erbay Aldemir'in kötü yönetimine karşın yardımcı hakemlerin iyi bir yönetim gösterdiğini de belirtmeliyim. Umarım ligin kalan 13 maçlık kritik bölümünde takımların ve ligin kaderiyle oynayacak hakem hataları en az seviyede olur.