EMİRDAĞ LAHİKASI

Umum kardeş ve hemşerilerime birer birer selâm ve dua ederim ve dualarını isterim.
Kardeşiniz
Said Nursî

Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Mübarek Vârislerim ve Emin Vekillerim!
Evvelâ: Size kat’î haber veriyorum ki; hakkımızda ve Risale-i Nur hizmetinde, inayet-i Rabbaniye ve tevfikat-ı Samedaniye devam ediyor. Zâhiren çirkin perdeler altında, gayet güzel neticeler var. Bir zararımıza bedel, yüz menfaat bizlere ihsan ediliyor. Onun için, geçici, muvakkat sıkıntılar ve sarsıntılara ehemmiyet vermemek lâzımdır.
Saniyen: Mümkün olduğu kadar Asâ-yı Mûsa Mecmuası’nı yazmakta fütur ve tevakkuf verilmesin. O kudsî birinci vazifenin pek çok ehemmiyeti var. Onun hakkında İmam-ı Ali (R.A.) demiş.
Size iki Ali’nin ondört parça mübarek risalelerini tashih edip posta ile gönderdim. Burada hem beni, hem talebeleri şevk ile tam çalıştırdılar. Kastamonu’da imdadıma geldikleri gibi, burada dahi o iki kahraman yine imdadıma yetiştiler.
Sâlisen: Ben burada gerçi pek çok sıkılıyorum. Fakat sizlerin fütursuz çalışmanızı düşündükçe ve iştiyakla beklediğim mülâyimane ve tesellikâr mektuplarınızı gördükçe, o sıkıntılar gider, bâzan sevinçlere inkılâb ederler. Benim mektuplarımı yazan, bâzan sevinçlere inkılâb ederler. Benim mektuplarımı yazan, şimdilik yanıma gerçi gelemiyor, fakat şahsî hizmetten başka, Risale-i Nur’a ait üç-dört vazifesi var. Onları, mükemmel yapıyor.
Hem, benim hususî işlerimi de kapıya gelip anlar, gider; onları da yapar.
Râbian: Sair yerlerdeki kardeşlerimiz Asâ-yı Mûsa yazmasına başlamışlar mı? Bu birinci vazifeyi eskiden yapan ve yanında mevcud bulunan zâtlar, bir cild içine alıp; ikinci vazife-i îmaniye olan mu’cizatları zeyilleriyle beraber tedârikine başlasınlar. Veyahut geri kalanlara yardım etsinler. Elinden geldiği kadar güzel ve tashihli yazılmalı.
Hâmisen: Âlimlerden sonra muallimler risaleye ihtiyaçlarını hissetmeye başladıklarını çok emareler var. Bir emare budur.
İstanbul’da din konferansında okumak niyetiyle Âyetü’l-Kübrâ risalesini istemeleridir.
Re’fet kardeş! Sen de çok safâlar geldin ve Risale-i Nur yazısı ile meşguliyetin beni cidden sevindirdi. Hulûsi ve Sabri gibi senin de suallerinin Risale-i Nurda ehemmiyetli neticeleri ve tatlı meyveleri var. Senin yanında bulunan ve risalelerde kaydedilmeyen ilmî parçalar münasib yerlerde veya ‘’Lâhika’’ da yazarsınız.
Kardeşlerim, Asâ-yı Mûsa Mecmuası’nın yazmasında bir tedbir hatırıma geldi. Taksîmü’l-a’mal ile beş-altı zât, aynı kıt’ada herbiri bir kısmını yazsın; daha çabuk ve kolay olur. Hem usandırmaz, hem -büyüklüğü için- yazmak cesaretini kırmaz. Tahmin ederim ki, bu çok ehemmiyetli vazife-i Nuriye tam ileri gitmemesi bu sebeptendir. Yazısı güzel olanlar, herhalde bu yeni tedbir ile o vazifeye çalışmalı.
Kardeşlerim! Çok dikkat ve ihtiyat ediniz... Sakın sakın hocalarla münakaşa etmeyiniz.. mümkün olduğu kadar musalâhakârane davranınız. enaniyetlerine dokunmayınız.. bid’at taraftarı da olsa ilişmeyiniz. Karşımızda dehşetli zındıka varken, mübtedi’lerle uğraşıp onları, dinsizlerin tarafına sevketmemek gerektir. Eğer size ilişmek için gönderilmiş hocalara rastgelseniz, münkün olduğu kadar münazaa kapısını açmayınız. İlim kisvesiyle itirazları, münafıkların ellerinde bir sened olur.
İstanbul’da, ihtiyar hocanın hücumu ne kadar zarar verdiğini bilirsiniz. Elden geldiği kadar Risale-i Nur lehine çevirmeğe çalışınız.
Umum kardeşlerime birer birer selâm...
Devam Edecek