Emirdağ Lahikası

Bizlere de ‘’Ey Nurcular! Allah’ın sizlere ihsan ettiği ezelî lütfuna karşı secdeden başlarınızı kaldırmayınız. Gecenin soğuğuna aldırmayınız. Sizlere lütfunu hiç bir hususta esirgemeyen Rabb-ı Rahime gecenin bu mübarek saatlerinde kalkarak, vazife-i şükrü eda ediniz. Ve bâzıların düştüğü, istikbali düşünmek derdiyle aklı, maaşı sarsan hadiseler karşısında titremeyiniz, korkmayınız; Nurun kudsî kerameti ve imdadını müşahede ediniz.
Dünya fânidir, binler sene yaşamak olsa, bâki olan hayat-ı uhreviyenin yanında, hiç-ender hiç mesabesindedir. Fakat fâni olmakla beraber, bâki hayatın bâki meyvelerini verecek bir mezraasıdır. Fırtınaların şiddeti, havanın dehşeti sizleri sarsmasın, korkutmasın. Bu mübarek mezraaya en mübarek ve nuranî ve verimli ve bereketli olan Nur tohumlarını ekiniz. Zira eken biçer. Atalarımızdan kalma mübarek bir sözdür.
Ey Nurcular! Sizin hakikî vazifeniz dünyaya bakmak değildir. Farz-ı muhal olarak dünyaya da bakılsa, bakınız ve görünüz ve zuhuru muhtemel dehşetli yangınlar sebebiyle ve o yüzden karşılaşmanız ihtimali bulunan tehlikeler dolayısiyle kat’iyyen sarsılmayınız, fütur getirmeyiniz, çalışınız, çalışınız, çalışınız ve kat’iyyen inanınız ki, Nurun şefaatı, Nurun duası, Nurun himmeti sizleri kurtaracaktır. İşte bu dâvanın şâhidi Emirdağ’lı Nurcuların dehşetli ateşten zararsız kurtulmalarıdır. Şimdiden umumunuza müjdeler olsun .
Kardeşiniz
Mustafa Osman

* * *

Vasiyetnamemdir
Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Vârislerim!
Ecel gizli olmasından, vaziyetname yazmak sünettir. Benim metrûkâtım ve Risale-i Nurdan olan benim hususî kitaplarım ve güzel cildlenmiş mecmualarım vesair şeylerimin bütününü, Gül ve Nur fabrikaların hey’etine, başta Husrev ve Tahirî olarak o hey’etten oniki (*) kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum. Onlara bırakıyorum ki; emr-i hak olan ecelim geldiği zaman, benim arkamda o metrûkâtım, benim bedelime o sadık ve mübarek ellerde hizmet-i Nuriye ve îmaniyede çalışsın ve istîmal edilsin.
Kardeşlerim! Bu vasiyetten telâş etmeyiniz. Ben, teessürattan ve dokuz defa zehirlenmekten, pek çok zaif olmakla beraber gizli münafıkların desiselerle müteaddid suikastları için bu vasiyeti yazdım; merak etmeyiniz, inayet-i Rabbenie ve hıfz-ı İlâhî devam ediyor.
Kardeşiniz
Said Nursî

* * *

Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i İmâniyede Azimkâr Kardeşlerim!
Evvelâ: Birinci vazife-i Nuriye, inşâallah matbaanın pek çok fevkınde iş görecek. Şimdi de şâkirdlerine büyük sevaplar ve kuvvetli îman hizmetleri veriyor. Acaba bu vazife ileri gidiyor mu, yoksa bu kışın ağır şeraitiyle geri mi kalıyor?
İkinci vazife de, Onuncu Söz zeyilleriyle beraber, iki mu’cizat risaleleri ve zeyillerinin âhirinde bulunmak lâzımdır. Birinci vazifesini bitirenler, yine mevcudu varsa, bir cild içine almağa çalışsınlar; yoksa, tedarik etsinler. Çünkü âlem-i İslâm, şimdiki intibahı, vahdet-i İslâma çalışması, herhalde Risale-i Nur gibi eserleri arayacak ve büyük dairelerin geniş nazarlarına elbette büyük mecmualar lâzımdır.
Saniyen: Sizin bana yardımızın iki cihetle pek zâhir ve pek büyüktür.
Birincisi: Sizin fütursuz hizmet-i Nuriyede çalışmanız benim bütün musibetlerimi ve sıkıntılarımı hiçe indiriyor, bilâkis sürurlara kalbediyor.
Devam edecek