Emirdağ Lahikası
MOLLA SAİD KİMDİR?
El’an Afyonu’un Emirdağ’’ı kazasında ikamete memur olan Molla Said, doğumundan itibaren Türk kardeşleri arasında yaşamış, Türk seciyesiyle perverde olmuş, Umumî Harbte Kafkas’ın karlı dağlarında kahraman askerlerimiz arasında gönüllü alay kumandanı olarak mücahede ve irşad için dolaşıp büyük bir harb madalyası almış, Sarıkamış taarruzunda, Bitlis’in sukutunda yaralı olduğu halde esir olup senelerce Rus garnizonlarında çile çekmiş, firar edip İstanbul’a gelerek ilmî kudretine binaen Darü’l-Hikmetü’l-islâmiye âzalığında bulunmuş, Kuvâ-yı Millliye ihdâsında halkı mücahedeye teşvik etmiş; Büyük Millet Meclisinin ilk senesinde Ankara’ya gelerek Hacı Bayram misafirhanesinde birçok mütreddid kimselere vatanın müdafaası lüzumunu anlatmak hizmetinde bulunmuş olan, bu hakikî vatanperver insanın, evvelce ibadete, îmana, îtikada müteallik yazdığı ve yazagelmekte olduğu eserleri, din ve dindarları sevmeyen bâzı kimselerin, hususiyle dahiliye vekâletinde bulunmuş olan menfaatperest Şükrü Kaya’nın mezheb ve rejimine uygun gelmemekle, asılsız isnad ve uydurma raporlarla bu zavallı adam, yirmi küsur seneden beri hapis ve nefiy cezalariyle perişan edilmiş ve iki sene evvelisi yine o yazıları bahanesiyle Kastamonu’daki çilehanesinden kollarına kelepçe vurularak kendisine selâm vermiş olan altmışaltı adamla Denizli Cezaevine sevk ve onbir ay kadar hapsedildikten sonra, muzır telakki edilen o eserleri, evvelâ İstanbul müftülüğünde bir heyet tarafından, bilâhare Ankarada Diyanet Riyaseti ve Dil-Tarih Enstitüsü âzalarından mürekkep bir komisyon marifetiyle aylarca tedkik olunduktan sonra, bu eserlerin hiç birisinde devletin siyasetini ve âsâyişi rencide edebilecek en ufacık bir şey görülmemekle, Molla Said ve Nur şâkirdleri ve eserlerini okuyanlar, mahkeme karariyle serbest bırakılmış ve Denizli’de oturmasına müsaade olunmuş iken, maatteessüf bu ihtiyar adam, az zaman sonra Denizli’den Afyon’a ve oradan da Emirdağ’ı kazasına teb’id ve herhangi bir Türk kardeşiyle dahi temasdan menedilmiş.
Sayın Beyim! Cumhuriyet serbestiyetinden, Teşkilât-ı Esasiye Kanununun hürriyetinden mahrum kalan bu zavallı ihtiyar adam, her suretle himayeye lâyık, bakılmağa muhtaç, akraba ve taallûkatı olmayıp sırf bir İslâm hükûmetin himayesine muhtaç bir İslâm mütefekkiridir. Şair-i meşhur Âkif Bey merhumun rivayetine nazaran, Mısır’ın en mâruf ulemasından olan ve garbın müteaddid lisan ve felsefesine âşina bulunan Üstad-ı âzam Abdülâziz Çaviş’in yirmi küsur sene evvelisi El-ehram Ceridesi’ndeki Said hakkında yazdığı ‘’Fâtinü’l asr’’ başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzat görüşen ilim adamları, bu zâtın fıtraten ilmî kudretini ve İlâhî mesleğini takdir edebilirler.
Sayın Beyim! Kürdlük sözüyle türlü hakarete hedef olan Molla Said, seciyeten takdire şâyan bir Türk âşıkı ve İslâmiyet hâdimidir. (Hâşiye: Evet, herbiri yüze mukabil binler Türk gençleri, mâsumları, ihtiyarları, Risale-i Nura şâkird olmalarından, bu acib asırda, Türk Milletinin Devlet-i Abbasiye inkırâzından İslâm yardımına koşmaları gibi, bu şâkirdler dahi aynen koştular. Değil yalnız Said, belki bütün ehl-i hakikat tahsin eder, Türk’e dost olur.) Bundan memleketimiz içtimaen zarar değil, mânen faide görecektir. Ben, namus ve şerefim namına şehadet ederim ki; Molla Said, kat’iyyen temiz bir adamdır. Onun için, sizin gibi milletin dahilen idare ve mukadderatına el koyan dirayetli zâtlardan insaniyet namına temenniyatım şudur: Yanlış anlayışlı jurnalcıların sözleriyle hürriyet nimetinden, saf hava teneffüsünden, herhangi bir Türk kardeşiyle görüşmeden mahrum kalan bu adamı, hükûmetin adaleti, makamınızın ehemmiyeti namına ve adl ve ihsan kaziyesine tevfikan olsun, bu adam hakkında dahi adalet ve kendisiyle de hiç olmazsa bir defa olsun hüsn-ü niyetle görüştükten sonra onun hakkında ibka veya ifna kararını vermek lûtfunda bulunursanız, elbette ehemmiyetli vazifenizi kanun dairesinde ifa etmiş olacağınızdan dolayı tarihçe-i hayatınıza takdire değer bir fasıl derc buyurmuş, adaletperverliğinizi halka ve âcizleri gibi bacağı kesilmiş, köşede kalmış hür fikirli vak’a-nüvislere duyurmuş olursunuz efendim. Devam Edecek
El’an Afyonu’un Emirdağ’’ı kazasında ikamete memur olan Molla Said, doğumundan itibaren Türk kardeşleri arasında yaşamış, Türk seciyesiyle perverde olmuş, Umumî Harbte Kafkas’ın karlı dağlarında kahraman askerlerimiz arasında gönüllü alay kumandanı olarak mücahede ve irşad için dolaşıp büyük bir harb madalyası almış, Sarıkamış taarruzunda, Bitlis’in sukutunda yaralı olduğu halde esir olup senelerce Rus garnizonlarında çile çekmiş, firar edip İstanbul’a gelerek ilmî kudretine binaen Darü’l-Hikmetü’l-islâmiye âzalığında bulunmuş, Kuvâ-yı Millliye ihdâsında halkı mücahedeye teşvik etmiş; Büyük Millet Meclisinin ilk senesinde Ankara’ya gelerek Hacı Bayram misafirhanesinde birçok mütreddid kimselere vatanın müdafaası lüzumunu anlatmak hizmetinde bulunmuş olan, bu hakikî vatanperver insanın, evvelce ibadete, îmana, îtikada müteallik yazdığı ve yazagelmekte olduğu eserleri, din ve dindarları sevmeyen bâzı kimselerin, hususiyle dahiliye vekâletinde bulunmuş olan menfaatperest Şükrü Kaya’nın mezheb ve rejimine uygun gelmemekle, asılsız isnad ve uydurma raporlarla bu zavallı adam, yirmi küsur seneden beri hapis ve nefiy cezalariyle perişan edilmiş ve iki sene evvelisi yine o yazıları bahanesiyle Kastamonu’daki çilehanesinden kollarına kelepçe vurularak kendisine selâm vermiş olan altmışaltı adamla Denizli Cezaevine sevk ve onbir ay kadar hapsedildikten sonra, muzır telakki edilen o eserleri, evvelâ İstanbul müftülüğünde bir heyet tarafından, bilâhare Ankarada Diyanet Riyaseti ve Dil-Tarih Enstitüsü âzalarından mürekkep bir komisyon marifetiyle aylarca tedkik olunduktan sonra, bu eserlerin hiç birisinde devletin siyasetini ve âsâyişi rencide edebilecek en ufacık bir şey görülmemekle, Molla Said ve Nur şâkirdleri ve eserlerini okuyanlar, mahkeme karariyle serbest bırakılmış ve Denizli’de oturmasına müsaade olunmuş iken, maatteessüf bu ihtiyar adam, az zaman sonra Denizli’den Afyon’a ve oradan da Emirdağ’ı kazasına teb’id ve herhangi bir Türk kardeşiyle dahi temasdan menedilmiş.
Sayın Beyim! Cumhuriyet serbestiyetinden, Teşkilât-ı Esasiye Kanununun hürriyetinden mahrum kalan bu zavallı ihtiyar adam, her suretle himayeye lâyık, bakılmağa muhtaç, akraba ve taallûkatı olmayıp sırf bir İslâm hükûmetin himayesine muhtaç bir İslâm mütefekkiridir. Şair-i meşhur Âkif Bey merhumun rivayetine nazaran, Mısır’ın en mâruf ulemasından olan ve garbın müteaddid lisan ve felsefesine âşina bulunan Üstad-ı âzam Abdülâziz Çaviş’in yirmi küsur sene evvelisi El-ehram Ceridesi’ndeki Said hakkında yazdığı ‘’Fâtinü’l asr’’ başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzat görüşen ilim adamları, bu zâtın fıtraten ilmî kudretini ve İlâhî mesleğini takdir edebilirler.
Sayın Beyim! Kürdlük sözüyle türlü hakarete hedef olan Molla Said, seciyeten takdire şâyan bir Türk âşıkı ve İslâmiyet hâdimidir. (Hâşiye: Evet, herbiri yüze mukabil binler Türk gençleri, mâsumları, ihtiyarları, Risale-i Nura şâkird olmalarından, bu acib asırda, Türk Milletinin Devlet-i Abbasiye inkırâzından İslâm yardımına koşmaları gibi, bu şâkirdler dahi aynen koştular. Değil yalnız Said, belki bütün ehl-i hakikat tahsin eder, Türk’e dost olur.) Bundan memleketimiz içtimaen zarar değil, mânen faide görecektir. Ben, namus ve şerefim namına şehadet ederim ki; Molla Said, kat’iyyen temiz bir adamdır. Onun için, sizin gibi milletin dahilen idare ve mukadderatına el koyan dirayetli zâtlardan insaniyet namına temenniyatım şudur: Yanlış anlayışlı jurnalcıların sözleriyle hürriyet nimetinden, saf hava teneffüsünden, herhangi bir Türk kardeşiyle görüşmeden mahrum kalan bu adamı, hükûmetin adaleti, makamınızın ehemmiyeti namına ve adl ve ihsan kaziyesine tevfikan olsun, bu adam hakkında dahi adalet ve kendisiyle de hiç olmazsa bir defa olsun hüsn-ü niyetle görüştükten sonra onun hakkında ibka veya ifna kararını vermek lûtfunda bulunursanız, elbette ehemmiyetli vazifenizi kanun dairesinde ifa etmiş olacağınızdan dolayı tarihçe-i hayatınıza takdire değer bir fasıl derc buyurmuş, adaletperverliğinizi halka ve âcizleri gibi bacağı kesilmiş, köşede kalmış hür fikirli vak’a-nüvislere duyurmuş olursunuz efendim. Devam Edecek
Yazarın Önceki Yazıları