Emirdağ Lahikası
Hem, peder ve validenize hakikî ve faideli evlâdlar olabilirsiniz. Siz, mâdem mâsumsunuz.. daha günahınız yok; böyle kudsî bir niyetle okusanız, sizleri Risale-i Nur’un mâsum şâkirdleri içinde kabul edip umum şâkirdlerin dualarına hissedar olursunuz.. ve nurlu ve mübarek talebeler olursunuz.
Hem üstadınızı, hem sizi, hem peder ve validelerinizi, hem memleketinizi tebrik ediyorum.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: Bütün ruh u canımızla, geçen Leyle-i Berâtınızı tebrik ediyoruz.
Saniyen: Nurun ehemmiyetli bir kumandanı ve nâşiri Re’fet Beyin Nur hizmeti için İstanbul’a gitmesi, çok iyi, çok güzeldir. Zaten oraya onun gibi bir Nurcu lâzımdır. Cenâb-ı Hak muvaffak eylesin.. âmin.
Sâlisen: Ben, ikisini Câmiü’l-Ezher ulemasına, ikisini Medine-i Münevverenin Ravza-i Mutahhara civarındaki âlimlerine, ikisini de Şâm-ı Şerif hey’et-i ulemasına göndermek üzere üç Asâ-yı Mûsa üç Zülfikar’ı hazırladım. Başlarında, evvelce, Câmiü’l-Ezher ulemasına hitaben size gönderdiğimiz bir mektup dercedilmiştir. Mümkün olduğu kadar çabuk göndereceğiz inşâallah.
Râbian: Ben, iki cihette mânevî hizmetlerinize ve dualarınıza ve benim yerimde yapamadığım mânevî kazançlarınızın imdadıma gelmesine şiddetle ihtiyacım var.
Birinci sebep: Bütün hayatımda şimdiki kuvvetsizlik ve gittikçe ziyadeleşen zâfiyeti hissetmemiştim. Çok sıkıntılarla daimî evradlarımı bâzı da noksan olarak yapabilirim. Halbuki bu eyyam ve leyali-i mübarekede yüz derece çalışmağa ihtiyacım var. Ve sizin şirket-i mâneviyenize hissem itibariyle yardım etmek ve dualarınıza bin derece ziyade âminlerle iştirake koşmak lâzım iken, bu iktidarsızlığım, o şirket-i mâneviyeye pek cüz’î yardım edebilir. Bunun çaresi, vazife-i Nuriyede benim vazifem size verildiği gibi, o şirketteki vazifeyi de sizlerin mânevî yardımlarına dayanıp haddimden ve istidadımdan pek çok ziyade bu âciz kardeşinizdeki hüsn-ü zannınıza muvafık çalışmayı rahmet-i İlâhîden niyaz ediyorum.
İhtiyacın ikinci sebebi: Hem siz, hem bizden olmayan bir kısım zâtlar, Risale-i Nur’un hakikatından ve şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsinden tezahür eden fevkalâde halleri ve neticeleri bu bîçare kardeşinizden zannedildiğinden, o büyük neticelere karşı çok büyük bir iktidar, bir tahammül lâzımken, pek cüz’î ve şahsî çalışmam, bu hastalık ve zâfiyetle beraber, elbette beni şiddetle mânevî yardımınıza muhtaç ediyor. Ben de bu mânevî yardımlarınızı kendime koşturmak için Ecirna İrhemna gibi bütün mütekellim-i maalgayr tâbir edilen kelimelerde sizleri niyet ediyorum. Güya umumunuzla beraberiz gibi çalışıyorum. Ve ‘’âmin’’ dediğim vakitte, bütün dualarınıza bir âmin niyet ediyorum. İnşâallah, Erhamürrâhimîn, rahmetiyle o çok noksan ve cüz’î çalışmamı, büyük çalışmanıza mükemmel bir âmin hükmünde kabul eder.
Hâmisen: Sâbık hadieseden vaziyetiniz ne şekilde olduğunu çok merak ederdim. Cenâb-ı Hakk’a şükür ki; mektubunuzda Kahraman Tahirî’nin İstanbul’a makine ve kâğır almak için gitmesi gösteriyor ki, o hadise sönüyor ve Nurların neşrine mâni olmayacak, belki başka yerlerde olduğu gibi orada da galibane fütuhatı var, inşâallah.
Ravza-i Mutahhara civarındaki mübarek hey’et-i ulemaya takdim edilen Asâ-yı Mûsa ve Zülfikar Risalesi’dir. Hem bir vesile-i şefaat, hem kudsî yerde hayırlı dualarına mazhar olmak için müellifin bedeline o mübarek yerleri ve elleri ziyaret etmek için gönderilmiştir. Bu fıkra, yalnız Şam, Mısır ve Hind’e gidenlerden Ravza-i Mutahhara yerinde Câmiü’l-Ezher ve Şam ve Hind cemaat-i İslâmiyesine yazılmış. Aynen hem dört Zülfikar, hem dört Asâ-yı Mûsa başlarında yazdık, ikişer nüsha olarak hem Mısır Câmiü’l-Ezher, hem Şam ulemasına, hem Hindistan’da iki milyon liraya mukabil Kur’ân’ları isteyen hey’ete gönderdik.
Devam edecek