Emirdağ Lahikası
Şahıs ne kadar da hârika olsa, şahs-ı mânevîye karşı mağlûb olmak kâbildir. Risale-i Nur’un o cihette bir nevimüceddit olması kaviyyen muhtemel olduğundan o sıfatlar, hâşâ, benim haddim değil, belki mükerrer yazdığım gibi, benim hayatım Risale-i Nur’a bir nevi çekirdek olabilir. Kur’ân’ın feyziyle, Cenâb-ı Hakk’ın ihsaniyle o ççekirdekten Risale-i Nur’un meyvedar, kıymettar bir ağaç hükmüne icad-ı İlâhî ile geçmesidir. Ben bir çekirdektim, çürüdüm, gittim. Bütün kıymet Kur’ân-ı Hakîm’in mânası ve hakikatlı tefsiri olan Risale-i Nur’a aittir.
Kendini Bildirmeyen zâtın:
Üçüncü Şüphesi: Büyük Cihad’ın ve Sebiliürreşad’ın neşrettiği gibi ben ilân etmişim ki; dine, îmana hizmeti ve Risale-i Nur’u; değil dünya siyasetine, belki kemâlât-ı mâneviyeye ve makamat-ı âliyeye âlet edemediğim gibi... herkesin hoş gördüğü saâdet-i uhreviye ve cehennemden kurtulmaya vesile etmemek ve yalnız emr-i İlâhi ve rıza-ı ilahiden başka hiçbir şeye alet etmemek bu zamanda Nur’un hakiki kuvveti olan sırr-ı ihlas-ı hakikiyi muhafaza etmeye beni mecbur etmiş ki; Sıddık-ı Ekber (R.A.) dediği olan: “Mü’minler cehenneme gitmemek için Allah’tan isterim, benim vücudum cehennemde büyüsün ki, onların yerine azap çeksin” diye söylediği kudsi fedakarlığının bir zerresini ben de kendime kazandırmak için, iman ile cehennemden birkaç adamın kurtulmaları için cehenneme girmeyi kabul ederim demişim. Zâten ibadet, cennete girmek ve cehennemden kurtulmak demişim. Zâten ibadet, cennete girmek ve cehennemden kurtulmak için kılınmaz; bozulur. Belki rızâ-yı İlahi ve emr-i Rabbani için yapılır.
Yine Hizb-i Kur’ânımızın bahsine döneriz:
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın büyük bir kumandanı olan Hazret-i Üsame Radıyallahü Anh, bir gün “hamd”e ait, bir gün “istiğfar”a ait âyetler, bir gün “tesbih”e ait, bir gün “tevekkül”e, bir gün de “selam” lâfzına, bir gün de “tevhid” ve “Lâ ilâhe illâ hû”ya ait, bir gün de “Rab” kelimesine ait bütün Kur’ân’dan müteferrik sûrelerden bir hizb-i Kur’âni çıkarmış, kendine bir vird eylemiş. Demek böyle hizblere izn-i Peygamberi (Aleyhissalâtü Vesselâm) var.
Hem bizim hizb-i Kur’ânımız iman hakikatlarına dair âyetleri, hususan sureler başlarındaki âyetleri cem’ettiğinden başlarında ‘Bismillahirrahmanirrahim’ yazılmış. Bu hizb, tamam Kur’ân-ı okumağa büyük bir şevk verir. Noksaniyet vermez. Hem yirmi günde okunacak arzu edilen bâzı imani ayetler bir iki günde bu hizipte okunduğundan, bir zaman bütün surelerin başında bir kısım ayetleriyle beraber, Risale-i Nur’un esasları olan bâzı âyât-ı imaniyeyi kendime vird eylemiştim. Sonra bir hizb suretine girdi.
O meçhul zât, izzet-i ilmiyeyi fir’avuncuklara karşı muhafazamı bir enaniyet tevehhüm etmiş. Nur talebelerinin hakkımda hüsn-ü zanlarını bütün bütün kırmadığımı bir benlik tahayyül etmiş. Ve iman hakikatlarına dair beyanatıma talebelerin tam itimat ve kanaatlerini te’min etmek fikriyle ehl-i velayetin ve bazı ayatın kat’i kanaat ettiğim bine yakın emarat ve işaretlerinin izharına mecbur olduğum için bir kısmını has kardeşlerime beyan etmemi bir nevi hodfuruşluk zannetmiş.
Devam Edecek