Emirdağ Lahikası

Fakat harb-i umumînin vukuuyla geri kalmıştı. Sonra devr-i cumhuriyetin iptidasında üstadımız Said Nursî’nin Ankara’da Meclis-i Mebusana istenilmesiyle üstadımız tekrar teşebbüse geçmişti. Orada üstadımız o zamanın idaresine tam muhalif ve siyaseti bütün bütün terk ettiği ve bazı cihetle de muhalif olduğunu ve “dünyanıza karışmayacağım” dediği ve onun teklif ettiği büyük servet, maaş, şark vaiz-i umumîliği gibi büyük tekliflerini kabul etmediği halde, Şark Darülfünununun te’sisi için 150 bin banknotun 200 meb’ustan 163 meb’usun imzası ve Mustafa Kemal’in tasdikiyle verilmesine karar verilmişti. Demek ki Şark’ın en mühim mes’elesi o zaman üniversiteydi. Şimdi yirmi derece daha ziyade ihtiyaç var. Nihayet yine üstadımızın maddî ve mânevî gayret ve teşvikleri neticesiyle yapılmasına bu hükûmet-i İslâmiye zamanında karar verildi.

Bu Şark Üniversitesinin o cihanşümul kıymet ve ehemmiyetini bir bahr-ı ummandan bir katre takdim eder misillû iki-üç nokta olarak arzederiz:

Birincisi: Bu Darülfünun hem İran, hem Arabistan, hem Mısır ve Afganistan, hem Pakistan ve Türkistan ve Anadolu’nun merkezinde bir kalb hükmündedir. Ve hem bir Camiü’l-Ezher, bir Medresetü’z-Zehra’dır.

İkincisi: Şimdi umum beşerde sulh-u umumî için yâni beşerin ifsad edilmemesi için çareler aranıyor. Paktlar kuruluyor. Ve mâdem bu hükümet-i İslâmiye musalâhat-ı umumiye ve hükûmetin selâmeti için, Yugoslavya’ya tâ İspanya’ya kadar onları okşayarak dostluk kurmaya çalışıyor.

İşte bunların çare-i yegânesinin bir delili olarak gösteriyoruz ki, te’sis edilecek Şark Darülfünununun ilk müteşebbisinin bir ders kitabı olan ve ulûm-u müsbete ve fenniye ile ulûm-u îmaniyeyi barıştıran ve bu otuz seneden beri bütün feylesoflara meydan okuyan ve resmi ulemaya dokunduğu ve eski hükûmetle resmen mübareze ettiği halde bütün bunlar tarafından takdir ve tahsine mazhar olan ve mahkemelerde beraet kazanan Risale-i Nur’un bu vatan ve millete temin ettiği âsâyiş ve emniyettir ki: İslâm memleketlerinde hususan Fas’ta, Mısır ve Suriye ve İran gibi yerlerde vuku bulan dahili karışıklıkların bu vatanda görülmemesidir.

İşte nasıl ki bu vatan ve millete Risale-i Nur –emniyet ve âsâyişin ihlâline sair memleketlerden daha ziyade esbap bulunmasına rağmen- âsâyişi temin etmesi gösteriyor ki: O Doğu Üniversitesinin tesisi, beşeri müsalemet-i umumiyeye mazhar kılacaktır. Çünkü şimdi tahribat mânevî olduğu için ona mukabil tamirci mânevî bir atom bombası lâzımdır.

İşte u zamanda tahribatın mânevî olduğuna ve ona karşı mukabelenin de ancak tamirci mânevî atom bombasıyla mümkün olabileceğine kat’î bir delil olarak üniversitenin mebde’ ve çekirdeği olan dalâlet ve felsefe ve dinsizlik hücumlarına bir set teşkil etmesidir. O mânevî tahribata arşı Risale-i Nur tamirci ve mânevî bir atom bombası olmuş.

Üçüncüsü: Evet, Şark Üniversitesi bir merkez olarak âlem-i İslâmı ve tâ bütün Asya’yı alâkadar edecek bir mahiyet ve ehemmiyette olduğundan altmış milyon değil, altmış milyar da masraf yapılsa elyaktır.

Devam Edecek