RİSALE-İ NUR ve HARİÇ MEMLEKETLER (4)
Ben size, sizin İslâmî birader ve bahusus Türkiyeli Müslüman ve Nurcu olmanız haysiyetiyle yazıyorum. Ben bir Pakistanlıyım, Türkiyeli değilim. Ana dilim Türkçe değil, fakat Nur talebesiyim. Bediüzzaman Said Nursî’yi en büyük din ve fikir adamı bilirim ve kendimi bir Nur talebesi ilân ederim. Said Nursî Hazretleri değil sizlerin, bütün İslâm gençliğinin üstadıdır. Maalesef memleketimizde Türkçe bilen yoktur, bunun için Üstadın hizmetlerine nâvâkıftırlar.
Pakistan’dan Risale-i Nur hakkında size malûmat veriyorum:
Üstad ve Türkiye hakkında malûmat çok azdır. İki yıldır biraz çalışıyorum.. Pakistan, Buhara ve Birma gazetelerinde makaleler yazdım. Çok takdir edilip, benden, Türkler ve Risale-i Nur hakkında yazılar rica ettiler. Benim, evvelâ Üstad hakkında malûmatım yoktu. Bu meyanda Salih Özcan adlı bir gence, Türkiye’ye dair kitaplar göndermesi için yazdım, bana gönderdiler. Bunlardan birisi Serdengeçti idi. Bunda, Risale-i Nur hakkında bir makale gördüm. Okudum, istifade ettim ve Nur hakkında malûmat toplamaya başladım. Ben onun eserlerini okuyup yazmayı çok isterdim. O zamandanberi onun yazılarını okudum, düşündüm; O nedir? Bana malûm oldu ki: Ona karşı İslâm düşmanları dışarıda propaganda yapmışlar. Onun hakkında bugüne kadar oniki makale yazdım. Devet (Delhi), İstiklâl (Rangoon), Tasnim (Lahore), Elmünir (Layelpur), Asia (Lahore), Müslim (Dakka), İnkılâp (Karachi), Anjam ve Ceng (Karachi) ve diğer bazı gazetelerde yazmıştım.
Üstad hakkında yazılan bu makaleler, diğer dillere de tercüme edilmiştir. Bugün Onu, binlerce belki milyonlarca müslim ve gayrimüslim biliyor, benden, onun hakkında malûmat istiyorlar. Her gazete onun hakkında yazmak istiyor. İnşâallah, üç ay sonra bu konuda bütün enerjimle çalışacağım. Düşman-ı İslâmdan korkmuyorum. Karaşi’de Üstadın kitaplarını ve başka Türkçe kitapları topladım ve bir küçük kütüphane tesis ettim. Türkiye’den gelen bütün kitaplar buradadır.
Bu yıl ‘’Türk - Pakistan Talebeler Birliği’’ adlı bir cemiyet kurmak niyetindeyiz. Nur dostlarımızdan rica ederim ki, Türk - Pakistan dostluğunun bağlarını müstahkem eylesinler; Ordu lisanı da okusunlar. Bu yarımadada yüzotuz milyon Müslümanın millî lisanı yalnız Orducadır. Bizler, burada Türkçe için çalışırız. Türkçe bilen, Sibirya’dan Arnavutluğa kadar altmış milyon Müslüman ve Türkiye’deki yirmibeş milyon Türktür.
Nur talebesi kardeşlerime söylüyorum: ‘’Nerede olursa olsun siyonizme karşı mücadele etsinler.’’ Komünizmin icatçıları yalnız Yahudilerdir. Bugüna kadar bu komünistler, İdil - Ural, Kafkasya, Almanya, Kırım, Azerbeycan, Garbî Türkistan ve komşumuz Doğu Türkistan’ı istilâ ettiler. Altmış milyon kardeşimizin hukuku pâyimal oldu. Hindistan dahi bir emperyalisttir. Nehru ve başka Hindûlar, İslâmiyetin düşmanıdırlar. Maalesef Müslüman devletler bunu bilmiyorlar. Nehru, Keşmirli Müslümanları öldürtüyor. Said Nursî’ye gidip Hindli Müslümanlar hakkında söyle ki, kendi memleketinde buna karşı yazılsın. Said Nursî Hazretlerine burada çok hürmet vardır. Onu severiz, onun sıhhat ve uzun hayatı için dua ederiz. İslâm dünyasında Said Nursî’nin eşi yoktur. Mısır’da bir Hasan-ül Banna var idi, (şehit edilmiştir.) Yutmizde İkbal var idi, (vefat etmiştir), hâlen bir Mevdudî var, başka büyük adamlar da vardır, lâkin Üstadımız gibi yoktur. Üstad, İslâm dünyasının cevheridir. Onun hakkında malûmat azdır. Onun eserleri Farsça, İngilizce ve Orducaya tercüme edilmemiştir. Lâkin istikbalde olacaktır. (Hâşiye: Bu temenni tahakkuk etmiş ve kısa bir zaman sonra eserler tercümeye başlamıştır.)
Üstadın kıymetli hayatı hapishanede geçmiştir. Halkçılar ona çok mezalim reva gördü. Elhamdülillâh, bunların devr-i istibdadı gitmiş, Demokratlar gelmiştir. Biz Pakistanlılar, bunun için Menderes Hükûmetinin hâmisiyiz. Eğer Demokratlar olmasaydı; ne Türk - Pakistan dostluğu olurdu, ne de Bağdat Paktı ve sizlerle taalûkat-ı îmaniye... Kusura bakma, Üstadım Hazretlerine çok çok selâmlar ve hürmetlerimi söyle, Nur dostlarıma da selâm. Üstadın büyük ve iyi fotoğrafını gönder. Yaşasın İslâm Kardeşliği ve Türk - Pâkistan Dostluğu
* * *
M.Sabir’in Türkiyede İslâmi İnkişaf Münasebetiyle Memnuniyetini İzhar Eden Bir Mektubu
Aziz Sıddık Muhterem Kardeşlerimiz,
Dört adet mühim mektubunuzu, fotoğrafları ve Hazreti üstadın ‘’Sözler’’ adlı eserini aldım. O kadar memnun oldum ki, beyan edemem. Mektubunuzda okudum ki, Türkiye’de Risale-i Nur ve İslâmiyet inkişaf ediyormuş; buna çok memnun oldum. Maalesef, eski hükûmet Üstada karşı muarız idi ve ona çok zulümler etti. Lâkin hakiki Müslüman olan bu Menderes, İslâmiyeti baskıdan kurtardı. Var olsun. İnşâalllah Türkiye, yakında eski yüksek makamını alacaktır. Üstad ve Risale-i Nur’u neşredenler gibi mühim din adamları Türkiye’de vardır; Hükûmetiniz niçin bunları İslâmî toplantıya göndermiyor. Selâhiyetli adamlar Türkiye’de çoktur. kanaatım şudur ki; Üstad gibi âlim dünyada yoktur. Memleketimizden, Hazret-i Üstad gibi bir âlim çıkmadı. Maalesef ki, Kızıl Rusya ve kâfir Çin’den çok âlimler geliyorlar; ve konferanslar vererek, gençleri yavaş yavaş fikren zehirlemektedirler. Eğer Türk Milleti büyük Türk âlimleri gönderirse, Pakistan’da ve bütün İslâm dünyasında büyük tesirleri olacaktır.
Biz Pakistanlılar Türkiye’yi İslâm dünyasının lideri olarak görmekteyiz.
Türkiye, İslâm dünyasının garbî kalesidir. Türkiyesiz, ittihad-ı İslâm mümkün değildir. Size, Üstada dair makalelerimi gönderdim. Üstada dair makalemi ve ‘’Şarkî Türkistanda Çin Emperyalizmi’’ adlı makalemi neşretiim.
Devam edecek