Ramazan orucu, Hasta ile Yolcunun Durumu
Ramazan ayında; Müslüman, Baliğ ve Akıllı olanlar, Oruç tutmaya gücü yeten, temiz, Sıhhat ve mükim olanlar, farz olan orucu tutmaları gerekir.
Kişi bu şartları taşıyorsa ve Ramazan ayında ise oruç tutmak ona farzdır. Diyelim tutmadı, melekler bunu kayıt eder kişi tövbe etmez ve eceli geldiğinde (ne önce nede sonra) canını alır.
Ahirette, İmanı yoksa, sorgusuz ve hesapsız melekler tarafından ebedi olarak kalmak üzere direk cehenneme götürülür.
İmanı varsa, tövbe etmemişse melekler tarafında, 124 binden fazla peygamberin bulunduğu mahşeri kalabalığın huzurunda yaptıkların görmesi için amelinin yazılı olduğu kitabı sol eline verilir ve okunması istenir.
Nasıl ki şu dünya hayatın da dahi amirler, verdikleri emirleri takip edip uymayanları ikaz eder ve emrinin ciddiyetine binaen asi olanları cezalandırır. Yüce Allah'ta, Kur'an ve Nebisi tarafında insanlara gönderdiği emirler ve yasaklarına asi olan insanları da cehenneme atar ve cezalandırır.
Allah bizi başı boş bırakmadığı gibi tüm yaptıklarımız kayıt altına alması için sağ ve solumuza melekler görevlendirmiş, üzerinde yaşadığımız dünya ve sahip olduğumuz bedene de kiyamette şahit ocaklarını Kur'anda açıklamıştır.
Tekrar oruca dönersek, nasıl ki orucu tutmak Allah'ın emri ise tutmamak da Allah'ın bir emridir. Peki orucu kimler tutmaya bilir?
Bakara suresi 183- 184 ayetleri;
"Ey iman edenler! Sizden öncekilere olduğu gibi size de orucu tutma yükümlülüğü getirilmiştir; bu sayede kendinizi koruyasınız. İçinizden hasta veya yolculukta olanlar başka günlerde tutabilirler; hasta veya yolcu olamadığı halde oruç tutmaktan zorlananlar ise bir fakir duyumluğu fidye vermelidir. Daha fazlasını veren, kendine daha fazla iyilik etmiş olur; fakat yinede, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır." (Diy. İlm. l 382)
Yukarıda ki ayette de oruç tutamayacak olanların; Hasta, yolcular ve oruç tutamayacak kadar ihtiyarlar olduğu anlaşılmaktadır. Şimdi bunu izah edelim;
Hastalık; Oruç tuttuğu takdirde hastalığının artması veya uzamasında endişe duyuluyorsa yine Doktorun hastalanan kimsenin tedavisi için oruç tutmaması gerektiğini demişse o kimse orucunu tutmayabilir.
Hastalık iki kısımdır. Biri iyileşme ihtimali olan diğeri ise iyileşme ihtimali olmayan kimselerdir.
Hayız, nifas ve herhangi iyileşme ihtimali olan bir hastalık nedeniyle oruç tutmayanlar, yıl içerisinde kendilerince uygun gördükleri bir zamanda oruç tutarlar. Üzerinde yıl geçip oruç kazasını tutmayanlar geçen her yıl için fidye vermelidirler.
Bir kişi gece niyetini getirir orucunu tutar, gündüz vakti hasta olursa orucunu bozabilir.
Ramazan ayında gebe bulunan veya emzikli olan kadın, kendine ve çocuğa zarar geleceğinden korkarsa oruç tutmayıp onu başka zamanda kaza edebilir. Ancak kendisi değilde çocuğu için orucunu bozarsa kaza ve fidye vermesi gerekir.
İyileşme ihtimali olmayan veya yaşlılıktan dolayı oruç tutamayanlar orucu kaza etmez ve sadece fidye vermesi gerekir ki Şafii mezhebine göre, o da bulunduğu memlekette halkın çoğunun yediklerinden birer müd. (avuç içi, takriben diyanetin belirlediği fitrenin dörtte biri) vermesi gerekir. Hanefi mez. göre ise yarım saa; arpa, hurma veya kuru üzüm vermeli, yarım fitre kadardır.
Ancak işi aslın "bir fakiri bir gün doyurma" olarak ele alan günümüz alimleri ve DİB her sene fitre ve fidyede ona göre belirlemektedir.
Seferi dediğimiz yolcular ise;
Ramazan-i şerifte, en az belediye hududundan çıkıp 144 Km. bir yola çıkan kişi (uçak, tren, otobus... fark etmez) yolcu sayıldıklarından oruç tutmayabilir. Yolcu olan kimse oruca niyetini getirir, sonra onu bozmak isterse bozabilir.
Orucu tutmamayı mubah kılan hastalık, hayız, nifas ve yolculuk durumunda, kadınların; hayız ve nifas durumları orucu bozmalarının nedenidir. Kadınlar bu durumlarında oruç tutmazlar ve uygun bir zamanda oruçlarını kaza ederler.
Ancak diğer hastalık ve yolculuklarda kişi serbesttir, kararı kişi verecek. Oruç tutması daha iyi görünse de kişinin tercihi ve hastalığın durumu da oruç tutup ve ya kazaya bırakma konusunda kişinin kararına bağlıdır.
DUA VE SELAMLARLA
Kaynak;
Müğni-ğl mühtaç, irşadül ibad, siracül, hdayetül habib. O Nasuhi, diyanet ilmihal. islam fıkhı ansiklopedisi.