Barış Süreci

Muhabbet ve sevginin yüksek olduğu kardeşlik ve birliğin sağlandığı günlerin en güzeli, bayramlar dır.

   Elhamdülillah bizler müslüman olarak, küskünlüklerin, dargınlıkların  ortadan kaldırılmasına, muhabbet ve Sevgi'nin  oluşmasına vesile olan Ramazan ve Kurban bayramına sahibiz.

        Tuttuğumuz oruçlar'la oluşan manevi atmosferiyle beraber Ramazan Bayramını halk olarak coşkuyla kutladık.

    Maalesef son dönemlerde Müslümanların yoğunlukta yaşadığı ülkelerde giderek artan tefrika, nifak, husumet ve ayrılık duyguları savaş, yıkım, ölümler, yurtlarından olmaları bu bayramı üzülerek, endişe duyarak geçirdik.

     Endişe duyduğumuz bir başka konuda ülkemizde ve özellikle bölgemizde meydana gelen terör olayları ve devam eden operasyonlar dır.

     Seçimden sonra biteceğini söylenmesine rağmen artarak devam eden terör olayları, her gün duyduğumuz şehit haberi ve anaların göz yaşları.

   30 yıldan fazladır devam eden Terör ve terörün oluşturduğu atmosfer toplumun büyük çoğunluğunda, endişe, kaygı ve güvensizliğe sebebiyet vermektedir.

     Empati yapmadan, sorunları Aklı Selim ile düşünmeden,  sorunun kaynağını bilmeden, inmeden bugüne kadar çözülemeyen bu sorunun bir 30 yıl daha da devam edeceği endişesi vardır.

    Devlet babadır, güven dır, sığınılacak liman toplumun ta kendisidir. Görevleri içinde toplumda oluşan endişe ve kaygılara çare bulmasıdır.

      Terörle mücadele politikasına baktığımızda başarılı olduğunu söylemek pek doğru değildir.

     Çünkü, etkisiz hale getirildiği bunca terörist, imha ettiği bunca mağara, sığınak ve lojistik, ele geçirilen bunca mühimmat, terör un belini kırıldığı bunca operasyona rağmen, her gün  şehit haberleri gelmektedir

      Güneydoğu ve doğu Anadolu bölgesinde terör nedeniyle atıl durumda olan ön binlerce dönüm arazi, canlılığını ve cazibesini kayıp ettiği hayvancılık, tarım istihdamı, büyük şehirlere göç, boşalmış ve boşalan köyler, sanırım bugüne kadar terörle mücadele konusunda bizlere fikir vermektedir.

    Adına barış Süreci denilen doğru bir politika bir ara denendi, uç, dört yıl gibi kısa bir zaman dilimi olmasına rağmen terör le mücadelenin en başarılı dönemi diyebiliriz.

     Bu dönem içerisinde toplumda oluşan güven ve beklentiler köylere geri dönüş, hayvancılık ve tarımla uğraşmayı canlandırmış maddi ve manevi yönden kazanımlar olmuştur.

     Halk arasında, Terör ve terörün etkileri sorgulanmaya başlanmış, huzur ve güvenin getirisi, birlik ve beraberliğin önemi ile teröriste karşı dik durmaya, gidilen yolun yanlış olduğunu anlatmaya başlamıştır.

    Ancak ülkenin ve de özellikle bölgenin maddi ve manevi yönde gelişmesini, huzur ve güvenin oluşmasını istemeyen güçler doğru ve olumlu giden bu süreci baltalanmiş film tekrar başa alınmıştır.

      Kim bu süreci baltaladı? sorusuna cevap ve suçlu bulma yerine bütün zorluklara ve sabotajlara rağmen, neden bu sürecin devam etmediği sorulmalıdır.

     Elbette kendi aleyhlerine devam eden bir süreci baltalamak terör örgütünün lehine dir.  

     Önemli olan bu tuzağa düşmemek, kızıl şerbeti içmesini bilmek, başarı ile devam eden bir süreci daha da genişleterek başarılı bir biçimde sürdürmesini bilmektir.

    Beklentimiz ve dileğimiz rafa kaldırılan Barış sürecinin tekrar canlandırılması dır.

     Barış sürecinin tekrar oluşabilmesi için bölgede bulunan STK lar ve kanaat önderlerine ilaveten farklı kişi, kesim ve topluluklarla da görüşülmesi ve katkıları değerlendirilmelidir.

  Devletin bölgeye yapmış olduğu teşvik ve yardım paketleri gözden geçirilmeli, bugüne kadar yapılan yardımların kimlere ve nasıl yapıldığı araştırılmalı, teşvik ve yardım verme yerine, devletin kendi eliyle istihdamı artırıcı yatırımlara gitmelidir.

     Askeri operasyonların yanında devletin tüm kurum ve kuruluşları halkın gönlünü kazanma çabası içerisinde olmalıdır.

        Kişilere göre değil, Toplumun tamamına göre Politikalar yürütülmelidir.

       Devletin baba, şefkat ve rahmet yönü halka gösterilmeli ve his etmelidir.

      Özellikle bölgenin değer yargılarına, örf ve adetlerine önem verilmelidir.

     İl, ilçe Müftü leri, vaiz ve vaizeleri  sahaya inmeli toplumla iç içe olmalıdır. Ayırım yapmadan imkanlar dahilinde, halkın  taziyesinde, düğününde, hastalandığında, sıkıntısında yanında olmalıdır.

  Farklı bir şey denenmeli, kin ve intikam duygusu ile değil, büyük devlet olma gereği gibi davranılmalıdır.

     DUA VE SELAMLARLA