MUTLAK BİR DEJENERASYON SÖZ KONUSU!? (II)

Sohbet serimiz, devam ediyor! Dün, uzun uzadıya, “toplumsal çürümüşlüğe” vurgu yaparken, etkenlere de dikkat çekmiştim... Mevcut halimiz ile tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz, inancımız, ulvi değerlerimiz, ecdadın bıraktığı mirasla örtüşmüyor... Zerre-i miskal, imtizaç da sağlamıyor…

***

Çünkü bu ülkenin her karış toprağı, şüheda kanıyla sulanmıştır.. Medeniyetler inşa etmiştir.. İmparatorluklar kurmuştur.. Tarihe, şan ve şeref vermiş bir milletle donatmıştır bu toprakları… Türkiye bir asır değil, onlarca asra sahip geçmişin tek mirasçısıdır.. İnancı, iman şuuru, kültürü bin yıllık bir tarihe dayanmaktadır…

***

Ümmet şiarına sahiptir... Geçmişlerimiz, büyük ecdatlar, hepsi ama hepsi, dil, renk, ırk gözetilmeksin, omuz omuza vermiştir… Kürdüyle, Türküyle, Arap’ıyla, Acemiyle hiçbir ayrım yapmadan, ümmet olup, toprakların hâkimi olmuştur… En bariz örneği, Çanakkale savaşı… Hakkârili Hasan Dayı ile Edirneli Ali Amca omuz omuza vererek haçlı emperyalist güçlerle çarpışa çarpışa, zaferler elde etmiştir… Ülkeyi şüheda kanlarıyla ülke haline getirmiştir.

***

Nitekim gökteki ay yıldız göstergesi, bayrağımızın kırmızı zeminine yansıması bunun kanıtlayıcı delilidir. Çünkü ay yıldızın gece şehitlerin kanına yansımasıyla çekilmiş bir fotoğraftır.  O kahraman ecdadın o kanları hebaen görülmemektedir. Boş değildir. Ülke bütünlüğünü korumuştur.. Kelime-i tevhid inancı ile yola çıkmış nice şüheda ve gaziler olmuştur.  Bunun hakkına ve hukukuna karışmak kimsenin haddi ve hududu değildir.

***

 

Pek tabi ki, o ecdadımız bu çalışma stilini de hep Kur’an’dan almıştır.. Zira Kur’an her zaman cihadı emretmiştir.. “Allah yolunda malınızla ve canınızla cihad edin…” Bizim dayandığımız yüce Kur’an-ı Kerim’in bu emrini ecdadımız tarih boyunca inanmış ve gerçekleştirmiştir.

***

Ne yazık ki cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren laikçilik adına, devrimcilik adına, çağdaşlık adına tüm bu unsurlar tahrip edilmiş, geri plana atılmış, millete unutturulmaya çalışılmıştır... Ki hala da çalışılmaktadır.  Oysaki bu ülkenin tarihi salt Cumhuriyet dönemiyle sınırlı değil… Ne bu topraklar, ne bu millet yeni yeni peyda olmadı? Bir yerlerden de getirilmedi?

***

Dolayısıyla, kimse şühedalarımızın kanlarını heba edemez, etmemelidir.. Ne tarihini, ne geçmişini, ne ecdadını ve ne de bin yıllık medeniyetiyle, inancını ve iman şuurunu, bağlı bulunduğu Kur’an-ı Kerim’i unutmaz, unutturulamaz ve göz ardı da edilemez… Demem o ki; şehadet kavramını bugünkü gençlerimize enjekte etmemiz lazım… Bunun da mutlaka Milli Eğitim müfredatında yer alması lazım.. Okullarda, ana ders haline getirilmesi gerekir.

***

Bize göre milletle iç içe yaşamayı isteyen hükümetlerin ve yönetimlerin temel zihniyetleri ve felsefeleri bu minvalde olmalıdır.. Yoksa milleti kandırmacalarla, oy aldıktan sonra “ben milli iradeyi temsil ediyorum” deyip sadece laf-ı güzaftan ibaret, söylem ve eylemlerle bir yere varılamaz… Anayasanın 81. Maddesini içeren yemin metnine bir bakın.. Ne bu ülkenin milli kültürüyle, medeniyetiyle ve ne de inancıyla örtüşmüyor.. İçerik olarak hükmen ve şer’en yemin sayılamaz.

***

Sormak lazım; bu memleket bu yanlış felsefelerle, bu yanlış siyasetle, bu yanlış kavramlarla nereye gidiyor? Ne zamana kadar bu ülke insanı böylesine siyasi madrabazlıklarla kandırılacak?

***

Bu millet bin yıllık tarihine bakıyor ve ona inanıyor, ona güveniyor. Milli irade adı altında milletin, ülkenin yönetimini ele geçiren anlayışlar, milletin bu sesine, bu duygularına mutlaka ses vermelidir.  Aksi takdirde korkarım ki gün gelecek Cenab-ı Allah, bu ihmal edilen milletin hakkını başka türlü şekilde siyasi anlayışa ödetecektir… Ama bugün, ama yarın, ama bu dünyada, ama kıyamette.?

***

Ne olursa olsun Kur’an gerçekleri ne diyorsa ona sarılmak lazım? Onu tozlu raflara kaldırıp da Avrupa’dan ithal edilmiş anlayışlarla, rejimlerle, sistemlerle bu memleket insanı aldatılamaz ve inandırılamaz, yönetimsel olarak da sulhu sağlayamaz..

***

Millet bir vadiden yürümek istiyor, gelen giden yönetimler ise başka bir vadiden yürüyor..  Böylesine zıtlaşmalar; ülkeye hiç bir şekilde yarar getirmez, zarardan başka.. Hep ifade ediyorum yüzyıldan beri millete yutturulmaya çalışılan kültür, milli kültür değildir. Milletin aba ecdadından gelen bir kültür hiç değildir. Ne Osmanlı kültürüdür, ne Selçuklu kültürüdür ve ne de İslami kültürdür.

***

Halk yönetimlerle inanç nokta-i nazarında birbiriyle pekişmeyi, birleştirici olmayı temenni ediyor.  İşte var olan mevcut Anayasamız.. Hal-i hazırda Anayasanın hangi maddesine bakarsanız bakın, diyemezsiniz ki bu çağdaş milli iradeyi temsil ediyor. Aynı zamanda milletin hak ve hürriyetini koruma altına almıştır diyemezsiniz.

***

Zira bu anayasa sadece darbecilerin, vesayetçilerin uyduruk kelimelerle, cümlelerle kurgulanmış bir metinden ibarettir..   Oysaki bu anayasanın hiçbir cümlesi insan temel hak ve özgürlüğüne uygun değildir. Millet de bunun çok iyi farkındadır. Öyle inanıyoruz ki günü gelir, bunun gereğini millet yine yapar.

***

Diyoruz ki bu millet artık her gün biraz daha uyanmaktadır, uyumuyor, ama sabırla bekliyor. Hadiseleri ihmal etmiyor, mehil veriyor.  Allah korusun milletin şiddetli manevi yumruğu çok sert olacaktır. Hiçbir siyaset milleti oldu-bittiye getiremez. Yeni bir milli ruh, yeni bir milli irade, yeni bir milli siyaset beklemektedir. Toplumun en ücra köşesinden tutun da, 7’den 70’ine kadar hepsi bizim söylediklerimizi bekliyorlar ve ona inanıyorlar.

***

Yoksa böyle laf-ı güzafla, kulaktan dolma kelimelerle, içi boşaltılmış kavramlarla bu millet bir yere varamaz.. Kimseye de inandırıcı olamaz.. Siyasilerin bunu çok iyi bilmesi gerekir.  Yüz seneden beri CHP’nin meşhur İnönü’sü ne oldu?  27 Mayıs 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel ve Cemal Madenoğulları vs. vs. neredeler? Hepsi toprağın altında.

Dünya geçicidir ama insan temel hak ve özgürlüğü hiçbir zaman unutulmaz ve arka plana da atılamaz.  Geçici hiç değildir.. Günü gelir huzur-u ilahide, mahşer gününde bile; hakkını ve hukukunu arar…

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar…