SEÇİME 3 GÜN KALDI!?

Yani artık 72 saat kaldı, milli iradenin demokrasi bayrağını “sandıkta” çıkarmasına! Günlerdir yoğun bir çalışma atmosferi içerisinde, ülke ve millet olarak “siyaset arenasındaki” gelişmelere odaklanmış durumdayız.. Tabi bu seçimler, buruk geçiyor.. Nedeni de yaşadığımız ve ders-i ibret ihtiva eden “depremler” oldu.. 11 ilimiz etkilendi.. 50 binin üzerinde insanımızı kaybettik, on binlerce de yaralımız oldu.. Evinden, barkından olan milyonlarca vatandaşımız. Büyük bir felaket. Ki asrın felaketi diyoruz…

***

İşte böylesi acı dolu bir zaman dilimi içerisinde, asrın seçimine gidiyoruz.. Bu seçim, hiç kuşkusuz ki yüz yılın seçimi.. Çünkü, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100 yılındayız.. Sınav büyük, milli iradenin sandık sınavı da bir o kadar tarihsel önem içermektedir.. Günlerdir basın olarak gerek köşemiz ve gerekse de gazetemizin sayfaları olsun, “seçime odaklı siyasi haberlerle” donatmaktayız.. Tabi ki, toplumun âli menfaati için.. Millet ve ülkenin istiklali, istikrarı ve istikbali için hangisi hayırlıysa, onu dile getirip, savunmaktayız!..

***

Hiçbir şekilde siyasetin girdabında yürümüyoruz, yaşamak da istemiyoruz… Dün, siyaseti, siyasi gelişmeleri ve 14 Mayıs günü sandıkta kullanılacak “rey” için, basiret gözüyle hareket etmeliyiz demiştik.. Meselelere basiret gözüyle bakmalıyız, irdelemeliyiz ve ona göre tercihimizi belirlemeliyiz…Fiziksel görüntü ve görünenle değil, daha fazlasıyla kalp gözüyle, olup-bitene bakmalıyız.. Ki kalp gözü demek, basiret gözü demektir.. Vicdanı yoklar ve sorgular basiret gözü..

***

Ne olur, sandığa giderken, elinize oy pusulası teslim edildiğinde mührü “vicdani” noktada vurun.,. Temel şartınız da, ilkeleriniz de “İyilik” üzerine olsun.. Yani iyiliği de kötülüğü de görerek, hareket edelim.. Tarihi geçmişimizi de, göz ardı etmeyelim.. Son 100 yıl içerisinde “vesayeti, jakobenliği, tekçi, inkâr ve asimilasyonu, darbeleri, muhtıraları, dile, dine, inanca, kültüre ve medeniyete” karşı hasım kesilen siyasi anlayışları, hatırlamalıyız! Dün neredeydik, bugün neredeyiz diye..?

***

CHP.. Tarihi ve efsanevi bir partidir.. 100 yıllık bir ömre sahiptir.. Geçmişine, şeceresine, tarihe not düşen kara kaplı kitabına baktığınızda, tümüyle “mezalimi” görürsünüz.. Ülkeyi ve milleti hiçbir zaman “milli iradenin” temsiliyetiyle yönetmemiştir.. İnönü zamanından şimdiye kadar, “milli ve yerli” bir inançla yola çıkmamış, benimseme adına da ilkeli bir duruş sergilememiştir.. Ülkeye ve millete bir şey vermediği gibi, sürekli “kaos” üreten olmuştur.. Darbelere, vesayete, muhtıralara çanak tutmuştur.. Ki bundan dolayı da millet hiçbir  şekilde “salt çoğunlukta, iktidar olma şansını” CHP’ye vermemiştir..

***

Yaşadığım, gördüğüm ve zulmüne maruz kaldığım için, böyle düşünüyor ve böyle söylüyorum! Onun için de diyorum ki, aman ha aman geçmişe dönmeyelim.. “Eski tas eski hamam” olmasın.. Ne diyor Ziya Paşa… “Pek feleke aldanma, felek eski felektir.  Zira felekin meşreb-i nasazı dönektir…”

***

Demem o ki, basiretimizi açalım, hakikatlere vakıf olalım.. Dinimizle, inancımızla, kitabımızla oynayan siyasi anlayışa ve ideolojik yapılara, itibar etmeyelim.. Duygu körüğü altında, onları tercih etmeyelim… Eğer ki edersek, bilmiş olalım ki onun acısını en yüksek derecede çekecek ve yaşayacak olan, millet olarak bizler olacağız… Hem de ağır faturalar kesilerek…

***

Çağrımı yineliyorum… AK Parti, Erdoğan tercihimiz olsun. Aksi takdirde sizin de bildiğiniz gibi, memleket inançsız kimselerin eline geçer.. Devlet düşmanı olan PKK ile yan yana oturanlara oy verilmez… Devletin yıllardan beri terör örgütleriyle yaptığı mücadele akamete uğrar.. O terör örgütü mensupları serbest kalır ve memleket geçmişe döner ki “maazallah?.” Yasaklar, yol kapatmalar, kepenk indirmeler, şiddet, kan ve gözyaşı, katliamlar vücut bulur..  Onun için, basiret gözünden aman ha aman şaşmamalıyız..

***

Şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.. Bizim siyasetle, siyasilerle alıp veremediğimiz bir şey yoktur. Ülke yararına, menfaatine bunları söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz… Yoksa herhangi bir partide görev almışlığımız veya onları savunma gibi bir durumumuz da yok.  Hepsi laik, Kemalist anlayışın hegemonyasına bağlıdırlar.

***

Bazım tek gayemiz var o da,  “ehven-i şer” yani kötülüğün en hafifi neredeyse, orada olmalıyız.. Millet olarak onu tercih etmeliyiz… Biz demiyoruz ki dört dörtlük, günahsız bir parti vardır..   Zira hepsi aynı anayasanın güdümünde yürüyen partilerdir. Kimsenin şeriatı geri getirerek İslam’ı yürürlüğe sokup, milleti İslami anlayışla yönetmeye zaten imkânı yoktur. Çünkü laik bir cumhuriyet içerisinde yürüyoruz.

***

Onun için de “ehven-i şer” ne ise onu tercih edelim diyorum.. Elimizi vicdanımıza koyalım, vicdanımızı yoklayalım ona göre oy verelim.. 21 seneden beri Tayyip Erdoğan bu ülkeyi yönetmiştir… Yatırımlar yapmıştır. Tüneller, yollar, barajlar, köprüler, havaalanları, şehir hastaneleri, savunma sanayini güçlendirerek, “Türkiye’ye çağ” atlatmıştır… Hiç kimse bunları inkâr edemez.

***

Kaldı ki eskisi gibi bir vesayet, inkâr ve asimilasyon, yasakçı anlayış yok… Millet serbestçe inancını yaşıyor, dinine, inancına sahip çıkıyor, kimse de mani olmuyor.  Her ne kadar, kaldırıldıysa da İstanbul Sözleşmesinin havası hala, ülkede esiyor.. İktidar partinin bunun önünü kesmesi lazım, memleket son zamanlarda ahlaki çöküntüyle karşı karşıyadır. Ak Partinin bunun üstesinden gelmesi gerekir, diye sesleniyoruz…

***

İktidar eğer ki milli ahlaki değerleri millete enjekte etmezse bunun acısını hem kendisi, hem de millet çeker.  Onun için diyoruz ki bu memleketin yüzde 99’u Müslüman’dır. Siyasilerin, İslam ahlakına doğru yönelimi tercih etmesi lazım. Günlük siyasi palavralarla değil, gerçek manada İslam yörüngesine girip Müslüman olan bu milletin dini inançlarına saygı gösterilmesi gerekir…

***

Peki, nasıl bir saygı olmalı? Elbette ki, tavizsiz bir saygı olmalı ve fiiliyata geçirilmeli.

Okullarda, tedrisatlarda, evlerde, kurslarda, derneklerde, her yerde Kur’an okutulmalı ve ön plana alınması lazım.  Sadece kelime itibariyle “Biz Müslüman’ız” demekle bu iş olmaz.. Geleceği nokta, laf-ı güzaftan ibaret olur…  İslam’ın ruhunu yeşertmek için yepyeni İslam gerçeklerinin tohumlarının atılması lazım. Bu da iktidara gelecek olanın elindedir.

***

85 milyon insan o iki kelimenin tesiri altına bırakılamaz. Evet, cumhuriyet bizim cumhuriyetimizdir. İslami inanca sahip bir millet “cumhur olabilir”. Bu cumhur da laiklikle değil, İslam inancıyla yönetilmek istiyor.

Onun için mevcut AK Parti iktidarının milletin bu anlayışına kulak vermesi lazım ve ülkeyi bu şekilde yönetmesi lazım.

Bu rotada bu millet pusulasını şaşırmaz, İslam yörüngesinden de çıkmaz.. Bugün milletin oylarını almak için aldatmaca kelimeler, verilen sözler gerçekleşmediği takdirde bunu millet hiçbir zaman unutmaz.  Milletin şamarı çok büyük ses verir.

***

Her siyasi parti milletin inancına saygılı olmalıdır.. İslam’ın ana kural ve kaidelerini yürürlüğe sokması lazım.

Eğer ki bunları sağlarsa, yönetimde yer alır, bu şekilde ömrü uzun olur.  Aksi takdirde millet “ah, vah” dediği anda en hafif deyimle çok acı beddua eder.  Hatta tabiri caizse bazı yerlerde zaman zaman küfür de eder…

***

Onun için İslam’a, milletin inancına daima saygılı olmaları ve o paralelde adım atmaları gerekir.

Tabi kim iktidara gelirse gelsin, nihayetinde beş yıl yönetimdedir.  Beş sene sonra kalan kalır, ölen ölür, ama o verilen sözler, ahitler unutulmaz, yerine getirilmesi hep istenilir.. Getirilmediği takdirde millet de sırt çevirir ve milletin şamarının sesi de çok keskin olur.

**

Hani diyorlar ya;  “Sille-i hûdanın sesi yoktur, bir vurdu mu da çaresi yoktur.”

Onun için herkes aklını başına alsın, milletin dini inancını her şeyden üstün tutsun. Yoksa normal laik bir sistemin gölgesinde yürüyen hükümetlerin ömrü de kısa olur.

En derin saygı ve sevgilerimle.