Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

AKŞENER’İN RUH HALİ?..

Mevcut durum karşısında, “travmatik..!” Olmaz mı?.. Avazı çıktığı kadar bağırdı, söylendi, tepki verdi.. Ve dedi ki; “kazanacak aday olmalı..” Ekrem’e ve Mansur’a meyil etti?.. Ancak dinleyen olmadı?.. Şimdi ilk turun sonucuyla, öfkeli, tepkili, sinirli, “ben dedim size bu adamla kazanamayız diye..”

***

“Başbakan olacağım.. Başbakan koltuğuna oturacağım” hevesi ve beklentisi boşa çıktı.. Meclis aritmetiğiyle, sükutu hayale uğradı.. “Parlamenter sisteme dönüşte” artık ne mümkün, aritmetiğinde.. Çöktü gitti.. Kaldı ki, “milletvekili de seçilmedi” reis yardımcılığı hayali yüzünden.. Ya ikinci turda “kazanmazlarsa 5 yıl, meclis dışında olacak…”

***

Ruh halinde, ikilem hakim.. Bir tarafta, kaybedilen oy yüzdeliği, diğer yandan altılı masanın ve muhalefetin en güçlü bacısı iken, “bir anlık öfkenin hışmıyla” her şeyi tuz buz etmenin, pişmanlığı içerisinde.. Nerden girdim ben bu “altılı masanın işine diyordur kendi kendine; bin pişman tövbesiyle..”

***

Kısacası Meral bacı, Meral dede, Meral abla, “dimyata pirinçe giderken, evdeki bulgurdan olma” halini yaşıyor.. Korkunç bir tükenmişlik fiziğiyle, öfke seline dönüşebilecek kadar için içini yiyor.. “Haykırmak, konuşmak, içini dökmek” istiyor..  Ne var ki, radikal çıkışına “tövbe ettirenler, dizginliyor..”

***

ÜLKEYİ BÖLER DİYE Mİ?…

Kendinden emin bazı CHP’liler diyor ki, “Kemal bey ülkeyi böler endişesiyle, milliyetçi kesim ona oy vermemiş..” Yok daha neler, demeyeceğim?.. Eğer ki, bu savdaysanız, o zaman yarından tezi yok, Kemal bey, şöyle bir karekteristik özelliği kendine vücut edinmeli..

***

Bıyıkları sarkmalı, ülkücü camianın sohbetlerine katılmalı!.. Serhat türküleriyle, Hasan Mutlucan’ı da hatırlayarak, meydan meydan gezmeli.. En büyük sloganı ise, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” olmalı.. Cezaevlerindeki “Selo mu, Kaval mı” yargı işini bilir, diyerek başka mecraya bakmalı?…

***

ABD’ye, AB’ye resti çekmeli?.. Üç, dört, beş harfli oluşumların ne ön bahçelerinde, ne de arka bahçelerinde; hamburger yeme, meyil etmeyecek.. Ve tabi ki, muhafazakar milliyetçiler için de, koltuğunun altında secdesiyle Ayasofya camiine gidip, namaz kılacak.. Umre ziyaretinde de bulunabilir..

***

İHA’lara, SİHA’lara, TOGG’a, Petrole ve Gaza bunlar “bizim yerli mallarımız” diyecek.. Köprüler, tüneller, havaalanı ve hastaneler de, bu milletin malıdır, diye haykıracak.. Katar bizim, dindaşımız.. Suriyeli, Afganlı mültecilere ensar olacağız.. Bu millet; “milli ve yerli kültürüyle yaşamalı, LGBT’liler de kim?”

***

Neyse, fazla uzatmayalım.. Kısa geçelim, özetiyle Kemal bey’in “ülkeyi bölen, böldüren değil, sahiplenen” konumuna getirmek için, Sinan Oğan’a muhtaç etmekten kurtarmak için, “ruh ve yüz karakterinde” böylesi bir değişikliğe gidebilir mi?.. Niye gitmesin ki; her liderin dublörü varsa onunki daha bir fazla olsun!…

***

Üstadın ifadesiyle; “yalandan kim ölmüş ki?”.. Ben değil, dublörüm söyledi der çıkar işin içinden.. Ya da, fotoşop der ya da, montajdır montaj. Nasıl olsa ikisi de son yılların en çok “prim gören” organizasyonları.. Öyle ya, “oturdukları koltuk” rahmetli noktasında, kaset işini iyi bilir..

***

Olmadı, çok sıkışınca seçim evresindeki planı devreye sokarsın!.. Heeyy, Ekrem ve Mansur “gelin bakalım buraya” dersin.  Onları, öne sürersin.. Milliyetçisi de, muhafazakarı da, radikali de, örgütçüsü de takılır peşlerine, olur biter… Sen de, “çok yüzlü karakteristik özelliğe sahip siyasetçi kimliğinde, ülkeyi bölen adam olma kaygısından” sıyırırsın!?. Olmaz mı?!

***

AK PARTİ’NİN KENDİNİ SORGULAMASI!…

Evet, kendi kendini sorgulamalı, AK Parti.. Yerelde, ulusal düzeyde ve tabi ki partinin merkez kodlarında; “hem öz eleştiri hem de seçmenin verdiği mesajın kriterlerini” irdelemelidir..

***

Cevap araması gereken, iri soru da şu olmalı!.. “Bunca, hizmete, bunca yatırıma, bunca değişim ve dönüşüm, dünya ülkesi olmaya yönelik çaba ve mücadeleye rağmen; neden bu nefret söylemi?”…

***

Niye “Erdoğan düşmanlığı?”.. Niye yüzde 50’e yakın kesim “iktidar hasımlığıyla”, ağzından dökülen sözcüklerde, kin, nefret ve garez var!… Ve AK Parti neden, “yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlıkla”  anılır hale geldi?!..

***

Ki, AK Parti'de vücut bulan, AKP’liler diye anılan “çakma partililerin” hakimiyet kazanması.. Onların vesayeti altında, parti açısından “her şey mübah” anlayışının ikmale gelmesi.. İşte bunlardan da arınması lazım!…

***

Velhasıl, AK Parti ve Erdoğan eğer ki ikinci turun galibi çıkarlarsa.. Ki ihtimal çok yüksek.. Hiç bir yola sapmadan, “yepyeni, ter-ü taze” bir değişimle, istikrarı, istiklali ve istikbali teminat altına almak için 100 yıllık “milli ve yerli meselelerin” köklü çözümü için, “silbaştan, sıfır bir anayasaya” odaklanması gerekir…

***

HDP’DEKİ OY DÜŞÜŞÜ!?..

Çok farklı tezler, gerekçeler oy kaybına libas edilebilir, HDP için.. Ama özü ve kısası şudur.. “Halkın taleplerini, öngörü ve beklentilerini, dikkate almayan siyasi oluşumlar kaybetmeye her daim mahkumdurlar..”

***

Ki, Diyarbakır özelinde, seçim öncesi aday belirlemede buradan hayli haykırdım.. Bu kent diğer siyasi partilere “bu kentin evladı yok mu, ithal aday getiriyorsun” diye hep kırmızı kart gösterdi, HDP’ye de bu kart er ya da geç çıkar dedi..

***

Nitekim, çıktı.. Seçmen sayısının artmasına, parti ittifakına ve AK Parti’ye oluşan hasımlık atmosferine rağmen; HDP telafisi mümkün olmayan, bir sonuç aldı.. 11’e bir hatta 12’ye sıfır denilirken, 8’e düşüldü.. Kaybeden, Diyarbakır çocuğu oldu..

***

Bu radikal ve ideolojik bir akımı içerse de, hiçbir kimse iradesinin bir başkasının esareti altında olmasını istemez.. Hele ki, doku uyuşmazlığı olan siyasi anlayışlarla yol yürümek istemez.. Biad etmek kaldı ki, her yama dikiş tutmaz?.. Bakalım HDP’nin üst yönetimi “başarısızlıklarını nasıl bir metodla” sorgulayacaklar?..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Seçmeni üstün kılan vasıf, “hür iradesinin sandıkta, sorumluluk almasıdır?”…

***

HAYIRLI CUMALAR


Bu Makale 5347 kere okunmuştur.