BAYRAM GELMİŞ, AMA NEYİME?…

Bu ifade, bir halk deyimidir?.. Son zamanların sosyal ve ekonomik krizin ağır yükü altında ezilmenin verdiği dertler yumağının çığlığı?.. Ki bu kesimin başını çeken de, Emekliler!..  Hali hazırdaki yaşamın her evresinde sıkça ifade edilir olundu.. “Bayram gelmiş neyime, beş kuruş yok cebimde?”

***

Ne yazık ki artık bayramları, bayram tadında yaşayamaz olduk.. Belki sosyal yaşamın değişkenliğine ağırlıklı bağlıyorsak da, özünde insanoğlunu ekonomik kayıplar zinciri, geleneklerini, göreneklerini, örf ve adetlerini unutturdu. Onun için de bayramın bir rengi olmalı sorusu artık yüksek sesle yanıt arıyor!?..

***

Neler der hale geldik?… Arkadaş bayramın bir coşkusu, sevgi ve muhabbeti olmaz mı?.. Ve tabi ki törenselliği!.. En önemlisi de, “bayramın ruhuna ve özüne uygun yemeği” olması kadar hediyesi de olması gerekmez mi?. Sevginin, muhabbetin, birliğin, toplumsal kaynaşma ve dayanışmanın rüzgarını estiremez miyiz?..

***

Her yaş ve zihinde kendisine özgü bir sembolü olmaz mı bu dini bayramlarımızın?.. Havası solunduğu gibi, sokağı da sinerjiye dönüştürmek gerekmez mi, ülkenin idaresini elinde tutan zat-ı muhteremler?.. Tarihsel geleneklerle, günümüz ve de modern yaşam kültürünü, harmanlayıp, daha bir zenginleştiremez miyiz bayramlarımızı?

***

Kişi ve aile için, hatta örgütlü yapılar, oluşum ve cemaatler için, Bayram’ın bir anısı ve izi olması gerekli değil midir?… “Nerde o eski bayramlardan” daha öte, duygu atmosferi oluşturmamız gerekir ki, bayramın o kutsal, mübarek, ihtişamlı manevi zenginliğini yaşayıp, görebilmek!?. Peki, vaki mi hal-i hazırda tüm bu istek ve talepler, yapılması lazım olan!!…

***

Ne yazık ki ve ne acıdır ki; bir teki dahi yok?.. Esamesi okunmuyor.. Ki niyet eden de yok.. Peki, kabahat kimde, ya da müsebbip kim?.. Elbette ki, tek suçlu ve sorumlu, bizatihi bizleriz.. Sen, ben, o, ya da bizler, onlar.. Hepimizin işin hamurunda bir yerde ihmalkarlığımızın olduğunu görmek ve bilmek gerekir..

***

İşte 9 günlük Bayram tatili.? Ki bu yazıyı okuduğunuzda, 4 gün resmi yönde geçmiştir.. Bugün arife, yarın da bayram!?. Diyorum ki, çok şeylerin teferruatına girmeden, söylemler dizelemeden, azıcık düşünürsek, Bayramı bayram tadında yaşayabilmek için, neler yapmamız ve önceliklerimizi ikmal ederiz!..

***

Unutmadan, aktarayım çok unutanımız ve ihmal edenimiz var.. Aslında unutmuyoruz da, kendimizi aldatarak maneviyatı öteliyoruz!.. Neyse ben hatırlatayım.. Bu bayramda, şöyle bir yaşça büyüklerimizi hatırlayalım.. Hastaları ziyaret edelim.. Eş, dost, akraba, komşuların kapısını çalalım; “hal ve hatırlarını soralım, bayramlarını tebrik edelim”..

***

Hem dua edelim, hem de dualarını alalım.. Ziyaretlere anne ve babadan başlayalım.. Yetimlere, çocuklara maddi fedakarlıkta bulunalım.  Neşelendirelim onları!… Dargınlıkları giderelim, küsenleri barıştıralım, hatası olanları da büyük bir erdemlilik göstererek, affedelim.. Büyüklük bizde kalsın diyerek!..

***

Her şeye ama her şeye rağmen, hiçbir şey yokmuş, yaşanmamış, kırıcı olunmamış gibi güler yüzlü olalım, kucaklaşalım ve de kucaklayalım? Kalbi derinliğimizde. dünyanın birçok yerinde yaşanan insanlık dışı muameleleri de düşünerek, karınca misali nasıl bir kardeşlik suyu taşıyabilirimi ikmal edelim?!…

***

İşte, Gazze, işte Yemen.. Uzakdoğu’da Müslümanlara karşı kafirlerin giriştiği soykırımlar!.. Siyonizmin elinde çile çeken erkek-kadın din kardeşlerimizi düşünerek, kalbimizde olanın hicranını yaşayarak, maddi ve manevi bir destekle rahmani su olabilmeyi ihmal etmeyelim!… Hatta eş, dost çevreye duyarlılık aşılayalım?..

***

Kabirlerindeki vefat edenleri fatihalarla ruhuna ziyafet verilmeyen hiçbir mevtayı bırakmayalım…! Bayramı bir tatil, keyfiyeti içerisinde değil, maneviyatı yükselten, feyiz, bereketiyle nurlandıralım?!..

***

DÜNYA İLKELLEŞİYOR!

 

Yeryüzü ve insanlık, ne hazindir ki “ilkel, bencil, cani ve kısır döngüsüyle” yer küresini yaşanılmaz kılar hale geldi, getirildi?. Bunun ana akımında da, siyonizm ve emperyalizm var!.. Ramazan-ı Şerif’i idrak ettik.. Bayram’a da dahil oluyoruz!..

***

Vaki mi, Ramazan’ın manevi atmosferi müslümanların üzerine çöktüğünde, İsrail denilen terör devleti, vahşi saldırılara girişmesin!.. Aylardır insanlığı yok edici şekilde, soykırımda bulunuyor.. Çoluk, çocuk, kadın yaşlı, demeden sivilleri hunharca öldürüyor?

***

Peki, sözde madeni dünya ne yapıyor? Sessiz, seyirci, emperyalistlerin ise siyonizmin hamisi kesilerek, destek veriyor.. Araplar ne alemde?. Nerede diyoruz?.. İslam dünyası mı, bugün değil, iki asırdır kaybettiği birliğin ve dirliğinin girdabından çıkamıyor?..

***

Süt dökmüş kedi konumundaki İslam dünyasının gafletini gören, İsrail ise azıyor!.. Kana doyumsuzluğunu daha bir vahşice icra ediyor.. Müslümanlar da her bayramda olduğu gibi bu bayramda da siyonizmin bu zulmüne maruz kalıyor, şahit oluyor!…

***

Farkında mısınız, artık İsrail’in caniliğini kanıksar olduk!.. Unuttuk.. Öfkemizi, tepkimizi, lanetimizi dahi, geriletir hale geldik.. Aylardır İsrail bebek öldürüyor.. İlk günkü gibi, iman meselesiyle oluşturulan öfke var mı, yok.. Sinmişlik var.. Bu da insanlığı sorgulatıyor..

***

NE DEMEDİK Kİ?..

Büyükşehir ve İlçe Belediye Meclis üyelikleri için, seçim arifesinde demediğimiz kalmadı?.. Ama dinletemedik?.. Ne dedik zat-ı muhteremlere?.. Ne olur, üretici olan olsun.. Ehil ve liyakat ölçüsüne, dikkat edin, potansiyel kriteri olmazsa olmazı görün!?

***

Ne hatıra, ne katıra binaen kişiler tercih edilmesin!.. Belediye Meclisleri yerel parlamentodur.. Misyon alanların aktifliği, o şehrin ve meclisin aktifliği ve kazanımlar elde edebilecek, fikre, beyine ve kadroya sahip olması lazım.. Kent istişaresine meyil edici olsun..

***

Şehrin artık, kendisine özgü bir kent milliyetçilik ruhunu inşa edip, geliştirmesi ve bunu tüm dinamiklere enjekte etmesi ile birlikte üretici hale gelmesi gerekir.. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel hatta inanç farklılıkları dahi olsa Diyarbakır adı zikredildiğinde, akan sular durmalı diye haykıranlar olsun!?.

***

Ne var ki, söylenip durduk!.. Buna dikkat etmezseniz, üzülürsünüz.. Yapmayın, etmeyin, gitmeyin, yazmayın, yazdırmayın, akçelere temas etmeyin dedik!.. Geçmişte yaşandı, yaşatıldı?.. Hatıra ve katıra binaenin çıktığı yol da her kim olursa olsun ilk virajda ne diyorsun, sanki sen seçmişsin, paramı vermişim, dayım var derler…

**

Böylesi zevata ahaliden zırnık yok?.. Tek bir oy çıkmaz, bilakis tepki çeker… Birileri neyi ispatlıyorsunuz, neyin ve kimin nam-ı hesabına bunu söylüyorsunuz diye de bize tepki koydu?. Ve nihayetinde, 31 Mart’taki sandık bir bütünlük içerisinde, söylediklerimizi haklı çıkararak, ağır faturayı kestirdi muhataplarına!!..

***

Dinlemesini bilmezseniz, böyle had bildirilir diye!.. Bir okurum not düşmüş iki yazım öncesine!.. Oy yüzdeliklerinin kodları başlıklı yazıma binaen!!..  Diyor ki; Diyarbakır genelinde yüzde 10 dahi oy almayan, 1 milyon 164 bin seçmenden sadece 121 bin oy çıkan AK Partinin nerde kaldı 160 bin civarındaki kayıtlı üye sayısı?…

***

AK Parti mahallesinde, asıl sorgulanması gereken bence bu sorudur!?.. Nerde bu kayıtlı üyeler?.. Yoksa denildiği gibi; naylon üye mi?..  İl Teşkilatı, İlçe Teşkilatlarında kayıtlı parti üye sayısı ile sandıktan çıkan oyların, karşılaştırılması yapılsın.. Özetlersek parti kendi üyelerini bile konsolide edemedi, sandığa taşıyamadı?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Vicdanlı ve erdemli olmanız için maddiyata ihtiyacınız yok!?..

***

Ramazan Bayramınız mübarek olsun.