DE HELE HASİP KİM O?…

Hasip Kaplan.. Çok mevzuda ifade etmişimdir.. Zat-ı muhterem pimi çekilmiş bomba gibidir.. Nerde ne yapacağı meçhul biridir.. Mücadeleci ve agresiftir, sözünü esirgemez, lakin net de ifade etmez!.. Her an, her yerde; gümletebilir, ortalığı kıyamet yerine çevirebilir?.. Ya da, kahkahayı attırabilir?.. Ama ekseriyetiyle, ortalığı buz kestirmede birebirdir..

***

İşte yine kendi renkli üslubuyla gümleyip, ortalığı alev yerine çevirmiş durumda.. Ama bu kez gümlettiği, yangın yerine çevirdiği, herkesi birbirine düşman edip, kuşkulu ve şüpheci hale getirdiği, kendi partisi HDP oldu..

***

Öyle böyle değil, patlattığı bomba!.. Başta partinin üst yönetimi olmak üzere, söz sahibi olan diğer tüm partilileri zan altında bıraktı.. Suçlu konumuna düşürdü… Partiye ihanet eden, partiyi gammazlayan, ispiyoncu kişiler damgasını vuran bir bomba, bu!

***

Ortalığı toz-duman eden bombasını, kendi resmi sosyal medya hesabından paylaşarak patlattı, Hasip Kaplan.. “MİT ile görüşen HDP kuryesi kim?” diye sormuş?… İki gündür Kaplan’ın yaptığı bombalamanın yarattığı “kim o” sorgulanıyor, HDP cephesinde!…

***

Araştırılıyor, soruşturuluyor, inceleniyor ve önüne gelen her HDP’li de birbirine bu sorunun yanıtını, soruyor?… “Yahu arkadaş, kim bu MİT’le görüşen HDP’li kurye.. Bilginiz var mı?” diyen diyene.. Hal-i hazırda kimseden gelen bir yanıt yok, garip olan yalanlayan ve tepki veren de yok?!

***

Farkında mısınız, bilmem… Şöyle ki;

***

Bu bombanın tam da, Demirtaş’ın “aktif siyaseti bırakıyorum” beyanı üzerinde, HDP’nin iç ve dış kulvarda, sorgulamaya ve  tartışmaya başlamışken…

***

Bu bombanın, Demirtaş’ı cezaevine attıran, cezaevinde tutan kendi mahallesindekiler olduğu yönünde iddiaların havada uçuştuğu bir zaman dilimi içerisinde iken..

***

Bu bombanın tam da, HDP’nin seçimlerde yenik düşmesinin, CHP ile ilişkileri ve Kandil’in siyaseti dizayn edişinin yarattığı tahribatların sorgulanmasına başlanılmışken..

***

Bu bombanın tam da, HDP’de yönetim değişikliğinin zorunlu hale geldiği, Türk soluna artık parti tabanının tahammül etmediği, tepkilerin yükseldiği, parti içi demokrasinin işletilmesi gerektiği, sorgulanırken..

***

İşte tüm bunların hengamesi yapılırken, Kaplan’ın “MİT ile görüşen HDP’li kurye kim?” bombası denir ya; “sen de mi brütüs” oldu?.. Ancak Kaplan’ın “kim o kurye” paylaşımından önce yaptığı başka paylaşımlar da var?.. Aslında, kimin kim olduğunu o paylaşım, deşifre etmiyor değil?..

***

Peki ne diyor o paylaşımlarında Kaplan.. İşte o paylaşım… “Benim 1 Hukukçu Olarak Anlamadığım 1 Şey var, 2023 İstanbul Newrozunda S.Demirtaş ile S.S.Önder aynı gün İstanbul’da konuştular, Aynı Avukatlar Aynı Zamanda itiraz ettiler S.S. Önder AYM kararı ile Tahliye oldu, S.Demirtaş Kararı Onaylandı. Biri Bana Açıklayabilir mi? Çifte Standartı.!”

***

İşte bu paylaşımlarından sonra “MİT ile görüşen HDP kuryesi kim..!” diye soruyor, sonrasında da;“Herkes Çözüm gerçeği Nedir Açıklasın, Yeter..!” diyor.. Hasılı bu paylaşımların hamuru daha ne kadar su alacak ve kimlere bulaşacak onu bilemiyorum?..  Lakin, iddianın sahibi Kaplan olduğuna göre, yanıt vermesi gereken de o?!… De hele Hasip “ağzındaki bakla neyin nesi, bi çıkar görelim?”.. İşin sırrı, galiba Sırrı’ya dayanıyor..

***

SİZİN HİÇ Mİ KABAHATİNİZ YOK?…

Ayıp ya!.. Denir ya önce bir aynaya bakın.? Sonra karşınızdakinin; “çirkin veya güzel” olduğuna, bakıp kelamınızı edin.. Ama yok; kabahat hep karşısındakinde, kendinde kabahat hiç yok…

***

Bakar mısınız seçimi kaybedenler!..  Nelerin üzerinde tepinip duruyorlar.. Kimi, Fatih Erbakan’ı suçluyor, kimi Muharrem İnce’yi suçluyor, kimi Sinan Oğan’ı suçluyor?…

***

Yetmiyor bir de; seçmeni hedef alıyorlar.. Depremzedelere demediklerini bırakmıyorlar.. Yoksul, fakir, yaşlı, emeklilere enva-i salyalarını akıtarak, “bir kuruş artık yardım, hayır yok” diyorlar..

***

Hele ki, gençelere karşı ortaya koydukları tavır?.. Köylüye, çiftçiye, öğretmene, polise, askere edilen laflar.. Anadolu Ajansına mı, Tuncay Özkan’ın Anka’sına mı; sataşmadıkları, kimse kalmadı?!…

***

Oysa aynayı yüzlerine alıp sormaları gerekir?.. “Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada?”… Alacağın yanıt, seçim mağlubiyetinin cevabı olur.. Ve şunları sıralar…

***

Birincisi, hesap sorulacak tek kişi vardır.. O da, bay Kemal’dir.. Ve onun, zafiyetler zincirine bağlı, her şeye mübah görmesidir.. Kandil’den, Okyanus ötesine, Cezaevinden, Soros’a kadar uzanan işbirliği…

***

Tabanda karşılığı olmayanlara verilen vaatler.. Bol keseden, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı. Yine bakanlık sözleri.. Kendine özgü devlet yönetiminde, bürokratlar oluşturma.. Milletvekili kontenjanları?..

***

Yani say say bitmez; keyfiyet ve zafiyetin getirdiği hüsranın nedenlerini?!.. Bütün bunlar bilaistisna, ‘kollektif bir ruhun, masanın, üst aklın” çöküntüsüyle, ikmale geldi?..

***

Velhasıl… Seçim bir yarıştır.. Seçmen ise reyini verendir.. Her kim, onun gönlüğüne girerse, güven tesis ederse, hakikati ve gerçekçi bir tutum sergileyip, başarılı bir oyun sahneye koyarsa; galibiyetine “evet” der..

***

Ama siz de, görünen o ki!.. Evet seçimin galibi Erdoğan.. Lakin ne hikmetse; kaybedeni, mağlup olanı “meçhul..” Neyse ki, ahali biliyor.. Onlar bilmezse de olur…

***

Ha bu arada; altılı masa, millet ittifakı, ya da 8 koalisyon diye bir oluşum da kalmadı?.. İyi Parti “ittifak bitmiştir” diyor.. Deva, CHP’ye “yüzde dört oy kazandırdık” deyip vefa borcunu ödedik, kendi yolumuzdayız.. Temel amca da, “ittifak uzun bile sürdü” diyor…

***

Yani, Kemal beyin o “meçhul” mağlubiyetiyle, malı alanlar bir bir masayı terk  etti.. Kala kala cıbıldak şekilde kendisi kaldı?.. 40 vekil gitti.. Ne kaldı CHP’nin meclisteki sandalyesi; 128.. Vay da vay; 2018’de kaçtı.. 148..?

***

GÜNÜN SÖZÜ

“Ben Kemal geliyorumdan, Bay bay Kemal’e ardından, vay vay Kemal’e” evrilmek!..