DOĞUDA TARIMSAL MEVZULAR

Tarım bu ülkenin hele de Güney Doğu Anadolu’nun can damarıdır. En önemli varoluş  kaynağımızdır.

Tarımsal üretim biterse ekolojik denge alt üst olur. Dolayısıyla yıllardır ülke içinde devletten en büyük desteği gören alan, tarımdır.

Ürün desteği, sertifikalı tohum desteği, hububat desteği, gübre desteği, bizim bölge için kuraklık desteği çiftçilere ödeniyor.

Son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar maalesef tarımı da vurmuş durumda.

Bir zamanlar 2-2 buçuk lira olan gübre fiyatı şimdilik uygulanan indirimlerle 6-6 buçuk bandında. Ekim dönemi başlarında gübre fiyatı 10 lira ve üzerini görmüştü.

Bir traktörün deposu altı yüz liraya dolarken şimdi 1500 1700 liralarda seyrediyor.

Fiyat artışları en çok hububat üretimini etkiledi. Özellikle bu yıl üreticiler buğday ekmekten vazgeçtiler.

Çünkü buğday çift gübre isteyen bir ürün; hem taban gübresi hem bahar gübresi.

 Geçen yıl hasattan sonra üreticiden alım fiyatı kğ başına 2 buçuk lira gibi düşük bir rakam belirlenince

Diyarbakır genelinde birçok çiftçi buğday ekiminden kaçtı.

Üretim maliyeti ve zahmeti daha düşük olan mercimek, susam, soya ya yönelindi.

Yani enflasyon hububat hasatlarında orantısızlığa yol açtı - açacak.

Ekonomiden bağımsız başka büyük sıkıntı daha var tarımsal üretim cephesinde.

Ekim zamanında çiftçinin ne ekeceğini koordine edecek sistem yok 21. Yüzyılın Türkiye’sinde.

Haberlerde izliyorsunuzdur her yıl mutlaka bir ürün tonlarca çöpe gidiyor.

Ya da başka bir hububat veya sebzenin fiyatı arşa çıkıyor. Geçen sene ihtiyaçtan fazla patates vardı.

Bu sene salatalık hasadı az olduğundan salatalığın kğ fiyatı 35-40 lirayı bulmasının sebebi, Tarım il Müdürlüklerinin fizibilite çalışmalarının olmaması.

Her türlü ekilen ürüne kota getirilmeli. Arpanın kotası doldu diyelim kayıt yaptırmaya gelen üreticiye “ülke genelinde arpa yeterli

Deyip diğer ürünleri ekmeye yönlendirilmeli.

Herkes yapılabilecek tüm çalış tayları, projeleri hükümetten bekliyor,

İlla çoban yap diye dayatacak, devletin bunca kurumu ne için kurulmuş. Sadece evrak kayıt yapmak için mi?

Kurum müdürleri böylesine elzem projeleri neden hayata geçiremiyor…

     Hükümet tarıma yönelik indirimleri içeren destek paketini geçtiğimiz günlerde açıkladı.

Kuraklıktan % 30 ve üzeri verim kaybı yaşayanlara kuraklık desteği ödemesi, can gübresi, amonyum sülfat ve nitro power gübrelerde % 30 a varan , hayvan yemlerinde ise % 12’lik indirim yapılacağı açıklandı.

Bu arada çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarına yapılandırma imkânı sağlanacak.

Buğday, arpa, çavdar ve yulaf için dekar başına 22 lira mazot yardımı yapılacağı açıklandı.

Üreticiler ne diyor!

Konuştuğum üreticiler yardımları yeterli bulmuyor. Malum Diyarbakır ve çevresi kurak mahaller,

damlama sulama sistemi veya sondaj kullananların sayısı azımsanamaz.

Sondajların elektrik faturası cep yaktığından destekleme ödeneklerinin arttırılması gerektiğini savunuyorlar.

Zirai ilaca ulaşmada da sıkıntılar yaşanıyor. Zirai ilaçların geneli Ukrayna’dan

geliyordu.

Euro ile alındığından zaten fiyatlar fahişti. Birde üstüne Rusya-Ukrayna savaşından ötürü Ukrayna Karadeniz’e gemi çıkaramayacak.

Zirai ilaç elde etmenin yolları aranıyor!

Bu bölgedeki üreticinin bir sitemi de şöyle; Tarım Kredi Kooperatiflerinin daha aktif daha sahiplenici olmasını temenni ediyorlar.

“Ürünleri topladıktan sonra tüccarlarla türlü türlü cebelleşiyoruz”

Deniyor. Tarım Kredi Kooperatifi misyonunu genişleterek

fiyat belirlemeleri yapıldıktan sonra ürünler kooperatif adına alınıp çiftçi ile tüccar arasında köprü olunsa ne güzel olur deniliyor…

Rusya-Ukrayna krizinin bizi vuracak diğer bir mevzusu buğday. Buğdayın yaklaşık % 80 ini Rusya’dan alıyoruz.

_ ya başka ülkeler ile buğday alımı için masaya oturulacak

_ya sulanabilir alanlarımızı tarıma açıp destek miktarları da artırılarak yeni buğday ve arpa yetiştirme alanları edinilecek

(ki en mantıklısı bu seçenek)

_ ya da önümüzdeki aylarda ciddi ekmek sıkıntılarıyla baş başa kalacağız.

Ha deyince durumlar düzelemez hele ki konu ekonomi ise.

Bu bir gerçek ki pastadan dilim sayısı azalınca ne müteahhit bina dikmek istiyor ne çiftçi mısır ekmek istiyor.

Hani bir süre bina dikilmesin ama tarıma mecburuz. Üç beş vade böyle idare etmeliyiz.

Elbet bu sıkıntılı süreçler son bulacaktır.