ÜLKENİN HALİNDEN KİM SORUMLU (1)

Malum zor süreçlerden geçiyoruz. (inşallah geçiyoruzdur, mutlu son bizi bekliyordur)

Ekonomik problemler tavan, siyasi kavgalar had safhada, enflasyon her geçen gün biraz daha uzuyor, sanki çözüm olacakmış gibi herkes bir ağızdan seçimi

Konuşuyor, planlıyor, düşlüyor günün sorunlarını atlarcasına.

El birliği ile ilmek ilmek dokuduk bu günleri.

Suçlu sadece iktidar parti mi? Devlet yöneticileri mi?

Sahi kimler oluşturuyor bu devlet kanadını, bakanları, daire başkanlarını, merkez bankası yöneticilerini, milletvekillerini, uzaydan mı geldiler?

Başka ülkelerin mi vatandaşları bu koca yönetici kanat benim amcamın oğlu, senin kardeşin, diğerinin komşusu.

Iğdır da yaşayan Ali’nin bir zamanlar ki öğretmeni, belediyenin encümeni Veli’nin babası değiller mi…

Bizim içimizden çıkmadılar mı oraya? Dolayısıyla devlet kimdir? Hükümet kimdir? 

Biz aşağıdakiler bir olsaydık ve de bu kadar bencil olmasaydık, başımıza geçen 3- 5 grup adamın bize isteseler de kötülükleri dokunamazdı.

ASGARİ ÜCRET ALAMAYANLAR

Asgari ücrete 2’dir zam yapılıyor. Peki, uygulanıyor mu? Kurumsal firmalar, isim yapmış zincirler hariç (onlarda personel azaltıyor)

Türkiye de işverenler asgari ücret falan ödemiyor.

İşçi parayı bankadan alsa bile işverene geri ödemek zorunda kalıyor aksi takdirde işsiz kalacak.

Eee hükümetin hiç mi suçu yok. Takip etmediği ve denetlemediği için tabi ki var. Başka bir pencereden bakınca da her iş kolundan her birimizin başına ayrı ayrı bir çoban mı verilmesi lazım illa. Bu kısım tartışılır.

Villalarda oturan patronların, elemanlarına asgari ücreti çok görmesinin faturası hükümetin mi?

………

2 yıl önce henüz dar boğazda değilken konut fiyatlarına ciddi faiz indirimi uygulandı. Ne yaptı müteahhitler hemen akabinde konut fiyatlarını % 20 % 30 artırdılar neden?

İnsanla rahatlıkla ev alamasın kendileri 1 koyup 10 kazansınlar diye.

Bu müteahhitler cumhurbaşkanı yardımcılığı mı yapıyordu? Hayır bizim içimizden halktan insanlar.

Bugün kü konut fiyatlarını hesabını dile bile getiremiyoruz.

Demir, çimento, dolar endeksli falan filan. Kimin kimden çaldığının hesabı bile tutulamıyor artık.

Yanlış yönetimler, yanlış ekonomi politikaları, yandaş inşaat firmaları…

Hükümeti içerden  - tepeden kemiriyorlar. Bu tipleri savunacak değiliz (kastım ya da vurgulamak istediğim iktidar partiyi temize çıkarmak değil)

Onların eksik ve yanlışlarının üzerine birde bizim açgözlülüğümüz, bencillik ve fırsatçılığımız eklenince ortaya kim kime dum duma bir ahval oluştu.

Bir malikâne düşünün; aşçısı, bahçıvanı, muhasebecisi, şoförü…

Şoför lastiği patlatırsa, aşçı şeker stoklayıp aşa tuz katarsa, muhasebeci gider faturalarını şişirirse,

danışman her şey yolunda algısı yaratırsa, bahçıvan pahalı tohum sipariş eder gibi gösterip ucuz tohum ekerse…

Siz malikâne sahibi olsanız ne yaparsınız?

Zati bu günlerde tüm muhalefet partilerinin iktidar olmak isteklerine şaşıyorum. Âlem buysa ben kral olmak istemezdim.

…..

Tarlalara buğday ekiyorlar, tarım müdürlüğünde arpa ekilmiş gibi gösteriyorlar.

Neden? Arpanın ya da işte hangi ürününse destekleme primi daha fazla diye.

Ne oluyor resmi kayıtlar bir nevi formalite kâğıtlardan ibaret oluyor.

Buda yolsuzluğa girmiyor mu? İşte bunu da biz yapıyoruz.

Uzun yıllardır et ve süt üretimi için teşvikler dağıtılıyor hükümet tarafından ülkenin genelinde. Kâğıt üzerinde sahte yollarla 60/70 koyun veya ineğe sahipmiş gibi gösteriliyor.

Devlet denetçileri, denetime gelince derme çatma çit yapılıp, filanca köyden filanca komşunun 10/15 hayvanının getirip olmayan çiftliğe bağlıyorlar.

Denetime gelene yemek ısmarlanıyor hediyeler alınıp gönderiliyor. Ortada et süt üretimi yok ama devletten hayvan yetiştirdiği için destek, teşvik ödemesi alınıyor.

Devletin malı deniz olduğundan, devleti kazıkladıkları zannediyorlar oysa birbirimizin cebinden yiyoruz.

Birbirimizi kazıklıyoruz.

Makalenin devamı haftaya…