Akademik Görüş

‘Demokratikleşme ile ilgili’

Güneydoğu’da üçüncü yolu ifade eden hareketlerin ortaya çıkmaları ve sayılarının hızla artmasını Türkiye’nin demokratikleşmesine bağlayan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent Vahap Coşkun, 90’lı yıllarda bunun tam tersi bir politikanın benimsendiğini hatırlattı.

“1990’lı yıllarda devlet özellikle Kürt siyasetinde çoğulculaşmayı önlemek için her türlü faaliyete başvurdu. Bütün siyasi partileri kapattı, sivil toplumda çalışmak isteyen bu alandaki yapılaşmaları kapattı, dolayısıyla sahada tek başına PKK kaldı. Yani Kürt taleplerinin, Kürt meselesinde taşıyıcılığı tek başına üstlenen PKK kaldı. Bu da Kürt siyasetinde PKK adına bir tekelin oluşmasını sağladı. Şimdi, özellikle 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de Avrupa Birliği uyum süreci ile birlikte bir takım yasal değişiklikler yapıldı. Son olarak bu çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte yine bir takım yasal değişiklikler yapıldı dolayısıyla siyaset alanı genişledi. Siyaset alanı genişleyince bu AKP ve PKK’nin dışında Kürt meselesine farklı bir perspektifi olan siyasi partiler, siyasi hareketler, inisiyatifler çok fazla sayıda ortaya çıkmaya başladı.”

Hareketlerden AK Parti ve PKK eleştirisi

Üçüncü yol siyasetin AKP ve PKK’ye yönelik ciddi eleştiriler getirdiğini belirten Coşkun bu eleştirileri iki başlık altında değerlendiriyor. “Hareketlerin bir kısmı PKK’nin yeterince Kürt sosyolojisine uygun davranmadığını yani dini, muhafazakâr değerleri yeterince temsil etmediğinden hareketle bir siyasi oluşuma gidiyorlar. Bir diğeri ise PKK’nin yeterince Kürt ve Kürdistani hassasiyet göstermediğinden hareketle bir takım oluşumlar içerisine giriyorlar.”

Alternatif olabilirler mi?

Vahap Coşkun’a göre üçüncü yol siyasi akımların alternatif olabilmeleri hem kendilerinin hem de hem de rakiplerinin performansına bağlı. Ancak yakın bir gelecekte bu beklenmiyor.

Veysel Ayhan

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Başkanı ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesidir.

‘Yer bulmaya çalışıyorlar’

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Başkanı Veysel Ayhan’a göre ise Güneydoğu’da Kürt siyasal hayatında yeni bir paradigma yok. Sadece daha önce var olan siyasi hareketler uzunca süren bir sessizlikten sonra çözüm sürecinin yaratmış olduğu atmosferin etkisiyle yeniden siyasallaşma yolunda adım atmaya başladılar.

“Esasen yeni hareketler değil. Bu insanların çoğu eskiden beri var olan liderlerdi. Yeni bir Kürt siyasal hareketi yok. Daha önce bu insanlar zaten Kürt siyasal hareketinin içindeydiler. Sessiz kalmışlardı yeniden siyasal zemin içerisinde kendisine yer bulmaya çalışıyorlar.”

‘İyi ama demode’

Kürt siyasal hareketi içinde renklilik ve farklı kesimlerin olmasını ‘iyi bir şey’ olarak değerlendiren Veysel Ayhan’a göre, bu hareketler ortaya yeni bir şey koymuyor.

“Toplumun geldiği aşamayı, yaşanan süreci hiç yaşanmamış gibi eski söylem üzerinden kendisini inşa etmeye çalışıyorlar. Yeni bir paradigmayla ortaya çıkamıyorlar ne yazık ki. Ulus devlet mantalitesini sürekli eleştiren yaklaşımlar şimdi ulus devlet talebiyle ortaya çıkıyorlar. Ama bu gün İstanbul’da yaşayan bir milyon Kürdün akıbeti hakkında bir şey söylemiyorlar.”

‘Başarı şansları az’

Kürt siyasal hareketinde geleneksel yapının (HDP-BDP) ortaya bir şey koymaya çalıştığını söyleyen Ayhan, üçüncü yol siyasi yapıların gelecekte aşarı şanslarının zayıf olduğunu düşünüyor.

“Gelecekte toplum ve halk karar verecektir ama bu günkü söylemleri ve liderlikleriyle devam ederlerse Kürt halkının taleplerini karşılamaktan uzak kalacaklar. Bundan dolayı başarı şansları ve kitleselleşmeleri zayıf. Ama yarın yeni bir politika ve paradigma geliştirirlerse o zaman değerlendirilebilir.”

Vahap Coşkun

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi