YENİ MERKEZ CAMİİ İNŞAATI VE DİSKİ(1)

Karayolları lojman ve hizmet binalarının yıkıldığı alanda Merkez camiinin inşaatı

son sürat devam ediyor, Yaklaşık 2 yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan tarafından temeli attırılmıştı. Uzun zamandan beri ilimizde ihtiyaç

duyulan büyük bir protokol ve prestijli bir camii ihtiyacı sık sık gündeme

geliyordu. Aslında yıkılan Atatürk stadyumun yerine yapılacak denildi ancak ne

hikmetse orada yüksek rezidanslar ve çarşı yapılmasına karar verildi. Peki

neden karayolları arazisi seçildi ve Ulu Camii güzergahı üzerinde neden yeni bir

camii yapamaya karar verildi. Yasaya göre ibadethaneler laiklik ilkesi gereğince

dernekler ve vakıflar tarafından yapılır ve diyanet işleri başkanlığının hizmetine

verilerek din görevlisi ataması istenir. Ancak camii seçimi ihtiyaca göre semt

veya mahalle sakinlerinin kararı ile hayırseverlerin bağışladığı arsalar üzerinde

şehir nazım imar planlarına göre yapılır. Ancak Merkez camii inşaatı böyle bir

sürecin dışında , tepeden gelen taleplerle ,ihtiyaç duyulmayan bir alanda ve

yanlış finans kaynaklarıyla yapılıyor.

Peki! Merkez Cami hangi amaçla ve kimler tarafından yapılmaya karar verildi

süreç nasıl işledi?

Öncelikle cami ihtiyacı nüfusun çoğunun yaşadığı Dicle Kent yerine değil

Yenişehir ofis semtinde yapılıyor. Bir hayırseverin bağışladığı arsaya değil bu

semte devletin en değerli arazisi üzerinde yapılıyor.

Camii yapımını üstlenen ve şehrin abisi konumundaki siyasetçimiz aynı

zamanda caminin müteahitliğini de üstlenmiş durumda. Bu projede sadece

camii değil, kütüphane konferans salonu dükkanlar kafelerde kapalı otopark

olacağı belirtildi. Bu yerleri inşaat bitikten sonra kim işletecek belli değil. Arsa

yaklaşık 50 dönüm bir arazi üzerinde yapılıyor inşaat bitikten sonra karayolları

bölge müdürlüğü binası misafirhanesi ve lojmanları ne olacak. Merkez camii

yapma kararını Ankara da aldıranlar bu değerli araziyi öylemi bırakacak? İlimizin

tüm yatırımlarına, atamalarına kamunun en değerli, mallarına el atan bu troyka

zihniyeti ve siyaset tiranları bu arsaları el atmayacaklarının garantisini kim

verecek.

Camii yeri özelikle seçildi, çünkü arazinin geri kalan kısmı da şu veya bu

şekilde bu cami derneğine bağışlanacak bundan hiçbir şüphemiz yok.

Camii yapma ve yaşatma derneğinde kimler var? Bu inşaatın hikayesi nasıl

başladı?

Kimler yok ki bu işin içinde…

Ankara da bir siyaset büyüğü hacı abimiz(!)…

İktidara çok yakın abi (!) ne var ki, kendi arsası yerine

gözünü devletin ve şehrin en kıymetli arazisine diker. Karayolları bölge

müdürlüğünün Elazığ caddesine bakan kısmında 20 dönümlük bir alan

devletten istendi. Burası Diyarbakır il müftülüğüne devredildi. İl müftülüğü de

camii derneğini göreve çağırdı. Güya medarı iftiharı siyasetçi abimiz(!) kendi

imkanları ile camiyi yapıp bağışlayacaktı. Ne de olsa devlet imkanlarından

yıllarca faydalanmış biri olarak sahip olduğu vakfının yanında bir de şehrimize

büyük bir selatin yani sultanların yaptırdığı cami yaptırmak istedi. Bizim tiranda

kendilerini sözde bölgenin sultanı görüyor ya, onun için adına bir cami yapıp

şehrimize bağışlayacaktı. Ancak işin içine yine kabaran müteahitlik ruhu ve

nefsi karıştı. Çok ilginç bir konsorsiyum oluşturuldu. Şehrin işadamları ve

müteahitlerinden hatırı sayılır paralar toplandı. Yani anlayacağınız camii inşaatı

bedavaya getirildi. Üstelik müteahitliği bir yakını üzerinden kendisi yaptı.

Soru şu?

Bu paraları veren konsorsiyumdaki zevatlar kimler?

Çok ilginçtir bu meşhur camii hayırseverlerinin çoğu ya KCK ya da FETO terör

örgütü kapsamında tutuklu ya da soruşturma geçiriyor. Pekii cami için para

istenirken bunların güvenlikle ilgili sorunları biliniyor muydu?

Elbette biliniyordu, çünkü para istenirken camiye bağış yapanların devlet nezdin

de aklanacağı imajı oluşturuldu. Bu nedenle herkes paraları seve seve verdi.

Şimdi cezaevinde yatan siyasetçi abimizin dostları içlerinden duamı ediyorlar yoksa

başka şeyler mi yapıyorlar bilemem. Devletin arazisine yükselen Merkez Cami

farklı amaçlarla toplanan paralarla cemaat değil şatafat ve enaniyet ruhuyla

yapılıyor. Ancak Merkez cami ile 700 metre ilerdeki 5. Harem i şerif olan Camii i

Kebir deki namazın sevabı aynı olur mu? Alimlerimizin bu konudaki görüşleri

meraka şayandır.

Başka bir konu da şu…

Haram kazançla ibadet yapılmadığına göre; "kaynağı" belli olmayan paraylada da, yapılan camiinin sevabı yerinde olur mu?

Bize göre, 5'inci Harem-i Şerif olan Ulu Camii'ye olan ilgi ve alakı düşürmektir…

Acaba; mescid'i Kuba'ya karşı munafıkların inşa ettiği Dirar Mescid'i midir?

Öyle ya; peygamber Efendimiz (S.A.) o camide namaz kılmamış/kıldırmamış..

Zaten, Kur'an-ı Kerim, "Dirar" Mescidi olarak, bunu vurguluyor..