LAFLA PEYNİR TEKNESİ YÜRÜMÜYOR (2)
Bölgeden kazanılan milyonlar,büyükşehirlerde yatırıma dönüşüyor,oteller alınıyor,buraya gelmek isteyen yatırımcılar ise geldiklerine de geleceklerine de pişman ediliyor.Sanayi olmadığı halde sanayiciler adına, her konuda konuşuluyor.Çünkü, “kürt sorunu” prim yapıyor.
Bakınız nevruzda İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda bir kutlama yapıldı.Entellektüel bir ortamda yapılması düşünülen bu kutlama sönük geçti.Neden biliyor musunuz?Çünkü,ortada bu bayramın asıl sahibi yoktu.Sıradan halk yoktu.O halk,nevruzu meydanlarda biber gazı ile kutlamaya çalışıyordu.Nevruzu davul zurna ile kutlama yerine harp sanatçısının “narin elleri”nin dokunduğu tellerin cılız sesi ile kutladılar.Nevruz ateşi yanmadan söndü orada,aslında sönmeye de mahkumdu.
BELEDİYE
Belediye konusuna gelince,dünyanın en kolay ve şanslı belediye başkanlığının yürütüldüğünü düşünüyorum.Siyaseti etkileyen en önemli faktör, denetimdir.Benim bahsettiğim denetim,kurumsal anlamda değil,halkın ve sivil toplumun denetimidir.
Ne icraat döneminde, ne de dönem sonunda bir eleştiri,söz,denetimin olmadığı,kaybetme korkusunun yaşanmadığı bir ortamda çağdaş hizmetlerden bahsetmek mümkün olmasa gerektir.zaten böyle bir beklentinin dışa vurumuna da rastlamak mümkün değil: “Nasıl Olsa Kazanırım” şeklindeki yaklaşım sonuçta bir “rehaveti” de beraberinde getirmektedir.
Bakınız birkaç ay önce,Osman BAYDEMİR ve birçok sivil toplum kuruluşu ile birlikte katıldığım canlı UZAY TV programda,şehir içindeki yolların neden asfaltlanmadığını,çöplerin neden mesai ve okulların çıkışında toplandığı yönünde eleştirilerde bulunmuştum.
Etkili olmuş ki,merkezdeki yollar asfaltlanmaya başlandı. Diyarbakır’da garip kulelerin içine birkaç bin dolar kira için kurulan “baz istasyonları” sağlık,estetik,mimari,fonksiyon olarak hiçbir anlamı olmadığı hatta zararı olduğu halde Belediye eliyle kurulabiliyor.Kurulan saatler çalışmıyor.Baz istasyonları savaşı çağrıştıran füze,bombalar şeklinde.Halkın sağlığını tehdit ediyor.Ses çıkmıyor.Yine,trafik çok önemli bir sorun halini aldı.Çevreye bakıyorsunuz,Mardin,Şanlıurfa,Gaziantep aldı başını gidiyor.
YOKSULLUK NE DEMEKTİR?
Bu bölgedeki yoksulluğu anlamak için bu bölgenin yoksulu ne anlama gelmektedir,onu belirlememiz gerekmektedir. Yoksul olma sadece “ekonomik garantisi olmaması” anlamı taşımamakta, 'normal yaşam' kabul edilen her şeyden mahrum kalma anlamını taşımaktadır. Zira,bu faktörlerin tümü, fiziksel ve ruhsal sağlığa, sosyal konuma da hasarlar vermektedir.
Bu yeni yaklaşım kapsamında insan hakları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Sosyal ve Kültürel Haklar Anlaşması ve Gelişme Hakkı ve Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Anlaşması gibi üçlü belgeden oluşan ve siyasal özgürlükler yanı sıra insanların özgür, güvenli ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesi ve bunu korumasını temel insani sorun olarak tanımlayan ve onurlu bir yaşam sürme hakkının hayata geçirilebilmesi için hayatın temel gereksinimleri olan iş, gıda, konut, sağlık, bakım, eğitim ve kültürün herkese eşitçe ve yeterince sağlanmasının güvence altına alınması çerçevesinde ele alınmakta ve insani gelişmenin birinci koşulu sayılmaktadır (DPT,2001).
Bilimsel ve hukuki görüş bu olmakla beraber,geçenlerde Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'ndan yapılan değerlendirmeye göre;
Yoksulluk oranı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde azalırken, 2010 yılı itibariyle yıllık bazda 2,2 puan azaldı ve yüzde 11,5 olarak belirlendi.demektedir.
Siz bunun inandırıcı buluyor musunuz?Ben bulmuyorum.Bu açıklama yoksulluğu yalnızca maddi değerlere endekslediği, değerlendirdiği için yanlıştır.Yoksulluk bunlardan fazla etkenlerin bir araya gelerek değerlendirilmesi gereken bir olgudur.
Artık bölgeye farklı bakmanın,daha geniş perspektif ile bakmanın zamanı gelmiştir.
Sn. Başbakan, bölge halkından daha fazla ses beklemektedir. Çıkart, bölge insanı sesini!