HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ, HÂKİMİN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ?! (III)

Sevgili okurlar.

Yazı serimize devam ediyoruz.. Bugün üçüncü sohbetimizi gerçekleştiriyoruz.. Ve nerde kalmıştık diyerek, Diyarbakır 2. İş Mahkemesi hâkimesinin vermiş olduğu “hukuk garibesi” kararına odaklanıyoruz...

Tabi bunu biz söylemiyoruz...

Savunma avukatları söylüyor..

Çünkü dünden bu yana delillerle ortaya koyulan savunmadan başlıkları, sizlere aktarıyoruz...

Dile kolay...

Mahkeme hâkimesi, resmi belgeleri hiçe sayıyor...

“Keyfe ma yeşa” rastgele tanıkları dinliyor..

Savunmanın “müsveddeler” diye ifade ettiği kişilerin ifadeleri, bir bir kayıtlarda geçiyor...

O ifadeler dayanak olarak kabul edilip, gerekçesizliklerle dolu; “gerekçeli karar” düzenliyor...

Yani; yanlışlar silsilesi...

Gerçekçilikten yoksun...

Mesnetsiz..

Açık ve aleni bir şekilde keyfiyete dayalı bir karar deniliyor; hâkime hanımın gerekçeli kararına ilişkin...

***

Savunma avukatlarının istinafa yazmış olduğu savunma dilekçesinin F bölümünden alıntıları bugün sizlere aktarıyoruz...

Bakınız ne gibi gerekçeler sunuluyor...

Husumete dayalı davalıyı töhmet altına almak için hazırlanan tezgâhlı tanıklığı “deşifre” ediyor...

Özellikle tanıkların ne kadar tutarsız ve gerçek dışı beyanlarda bulunduğuna dikkat çekiliyor...

Şöyle ki;

“F-) Davacı tanığı 1997-2002 yılları arasında çalıştığını beyan etmiştir. Bu sebeplerle davacının 1992 -1997 yılları arasındaki 1588 gün eksik gün bildirimi yapıldığı iddiası bu tanık ile desteklenemez. Çünkü bu tanık bu tarihlerde davalı şirkette çalışmamıştır.

Bu sebeple 1992-1997 yılları arasındaki davacının talepleri bu tanıkla ispatlanamaz. Tanığın açmış olduğu dava olmamasına rağmen davalı şirket ile aralarında husumet bulunmaktadır. Aynı zamanda bu tanık, şirketi töhmet altına almış durumdadır. Oysaki husumete ve töhmete dayalı hüküm verilemez. Aşağıda açıkladığımız üzere davacı tanığı olan ……….ile davalı şirket arasında husumet bulunduğundan davacının …………isimli tanık dışında başkaca bir delil de bulunmaması sebebi ile 1992-1997 yılları arasındaki eksik gün bildirimlerinin mahkeme tarafından kabulü de hukuki faciadır.

Bunu kabul etmiyoruz ve buna itiraz ediyoruz.

G-) Diğer Davacı Tanığı olan ………… ile müvekkil şirket arasında husumet bulunmaktadır. Davacı Tanığı …………’nın açmış olduğu Diyarbakır İş Mahkemesi …… Esas ile …… Karar numaralı dosyası mevcuttur.

Ayrıca yine davacı tanığı ………. ile davalı şirket arasında Diyarbakır İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……….Esas sayılı dosyası mevcuttur.

Bu sebeple bu tanık ile davalı şirket arasında husumet bulunduğundan bu tanığın beyanları hükme etki edemez. Husumetli tanık beyanları ile hüküm kurulamaz.

Buna ilişkin Yargıtay Kararları, BAM Kararı ve iş bu dosyada kararı veren aynı hakim tarafından lehimize verilen kararını aşağıda belirtmekteyiz.

Her nedense Diyarbakır 2. İş Mahkemesi’nin ……..Esas sayılı ve davacısı ……… olan dosyada aynı hakim tarafından lehimize verilen karar ile bu dosyada verilen karar arasında çok büyük çelişki vardır.

Hâlbuki bu iki dosya bir biri ile tıpa tıp aynıdır. Birinde lehe karar verilmesi diğerinde aleyhe karar verilmesi büyük bir çelişki oluşturmaktadır. Duruşma tutanağını sunmaktayız.

EMSAL KARARLAR

Diyarbakır 2. İş Mahkemesi’nin ………Esas sayılı ve davacısı …….olan dosyada aynı hâkim tarafından verilen kararda davalı şirketler arasında organik bağ bulunmadığından ve husumetli tanığın beyanlarının hükme esas alınamayacağı ilkesi gereği lehimize olarak haksız davacının davası reddedilmiştir. Bu mahkeme kararına da delil olarak dayanmaktayız. Gerekçeli karar çıktığında gerekçeli kararı ek beyan olarak bu dosyaya sunacağımızı belirtiyoruz. Duruşma tutanağını ek olarak sunmaktayız.

Sebepsiz zenginleşmek ve ‘ne koparırsam kardır’ mantığı ile açılmış olan iş bu haksız ve hukuka aykırı dava kapsamında beyanlarımızı destekler nitelikteki emsal kararları saygılarımızla aşağıda belirtmekteyiz.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/17464 E. 2020/ 13499 K. 27.10.2020 Kararına göre;

Davacı tanığının davalıya karşı benzer mahiyette davasının olduğu anlaşıldığından salt husumetli tanık beyanları ile fazla mesai ücretinin ve UBGT alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması isabetli değildir.

Somut uyuşmazlıkta; davacı fazla mesai alacağının ispatı konusunda Tanık Delili’ne dayanmış olup, davalı ise imzalı puantaj veya elektronik giriş – çıkış kaydı gibi çalışma saatlerini gösterir yazılı bir delil dosya arasına sunmamıştır.

İtibar edilen Bilirkişi Raporu’nda ise; her ne kadar davacı tanığının beyanına göre, davacının haftanın tamamında 08:00 - 19:00 saatleri arasında, ulusal bayram ve genel tatillerde dini bayramların yarısında, diğer tatil günlerinde tam çalıştığı ayrıca hafta tatillerinde de sürekli çalıştığının kabulü ile hesaplama yapılmış ise de davacı tanığının davalıya karşı aynı mahiyette davasının olduğu anlaşıldığından salt Husumetli Tanık beyanına itibarla davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla mesai ücreti taleplerinin hesaplanarak hüküm altına alınması isabetli olmamıştır.”

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Bu karar ve içeriği bir bütün olarak görüp, irdelemek gerekiyor...

Çünkü buradaki yaşanan hal; iş çevrelerinin işsizliği tümüyle olmasa da en aza indirmek için yaratmış olduğu istihdamı önleme adına “nasıl da” halk deyimiyle “kol kafese” alınıyor gerçeğini ortaya koyuyor...

Bölgede yapılan yatırımlar, istihdam ve işsizliği ortadan kaldırmak için gösterilen çabalar, prangalanıyor...

Vurguncu, çıkarcı, karını başkasının zararında gören bir güruh sözde işçi müsveddeleri tarafından nasıl da, uyduruk davalar açılıyor...

Muhtasar hak olarak belirtilmiş işçi hizmetlerinin karşılığını veren iş adamlarını ne kadar işten bezdirmek istedikleri ortadadır.

Hatta bezdirmekten daha fazlasıyla birçok iş adamı bu iş kanununun yanlış uygulamaları nedeniyle kepenk kapatacak duruma gelmiştir.

İşçi” adını kullanan rantiyeci bir kesim, karını başkasının zararında görmektedir...

Nice işçi davacıları hep bir ranta bağlanıp zaman zaman bu tür olumsuzlukları, yalancı iki tane şahitle, mahkemelerin dahi isabetli görüş vermesine mani oluyorlar.

Bu itibarla devletin mahkemelerini ve hâkimlerini yanıltmaya çalışan bu tür vahim tabloların artık üstesinden gelinmelidir.

En derin saygı ve sevgilerimle.