MEZOPOTAMYA BULVARINA MESUT YILMAZ’IN ADI!? (II)

Sevgili okurlar…

Dünden devam diyerek, Diyarbakır’ın özeline ilişkin sohbetimizi sürdürüyoruz..

Yazımıza başlık olarak kullandığımız; “MEZOPOTAMYA BULVARINA MESUT YILMAZ’IN ADI!?” ifadesiyle alakalı, dün uzun uzadıya konuştuk…

Meramın ana çizgilerini sizinle paylaştık…

Ancak yazı başlığındaki ibare genel anlamıyla; “çok dikkat çekici?”

Çünkü Diyarbakır’ın tarihi misyonuna, ulvi değerlerine, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel katmanlarına “yakışmayan” bir işlem ve eylem söz konusu…

Bu eylem de Diyarbakır’da, Mezopotamya Bulvarını Batı Çevre Yoluna bağlayan 3 kilometrelik caddeye “Mesut Yılmaz Caddesi” adının verilmesi…

Dünkü yazımızda dikilen isim levhasını resmiyle aktarmıştık..

Ve yapılan iş ve eyleme “derinden derine düşündürücüdür” demiştik.

Ve merkeze çekilen Vali Münir Karaloğlu’nun bu uygulaması ve aldığı kararın bölgecilik veya ırkçılık anlayışını öne çıkardığını, ifade etmiştik…

Yaşananların Karaloğlu’nu her yönüyle ele verdiğine dikkat çekmiştim..

Zaten Diyarbakır’da göreve başladığı andan itibaren, Diyarbakır’ın belirli bazı iş çevreleriyle ve hatta tüm coğrafya insanlarıyla ilgili sergilediği tavır, kendince yaptığı tespitler, üslup ve muameleleri, “niyetinin Salih olmadığını” gösteriyordu…

Birkaç defa Sayın Valinin yanlış yolda olduğunu, yanlış insanlarla iç içe bulunduğunu, “Şüyuu vukuundan beter” bazı şaibeli siyasilerle sıkı fıkı olduğunu yazmıştık, söylemiştik ve de uyarmıştık..

Ama kime dersin?!

Çünkü peşin hükümlü, önyargılı şekilde yazılarımıza, gazetemize, medya görüşlerimize sıcak bakmıyordu.

Oysaki biz kamuoyu adına konuşuyoruz, yazıyoruz.

Kamu görevini yapıyoruz.

Gerçek neyse onu tespit ettiğimiz gibi yazıyoruz ve paylaşıyoruz.

Kimsenin hatırına binaen veya katırına binaen, yani para-pul için gazetecilik yapmıyoruz.

Memleketin daima namuslu insanların, bürokratların, devlet adamlarının eliyle yönetilmesini temenni etmişizdir…

İstek ve arzularımız doğrultusunda tüm bunları yazmışız ve paylaşmışız.

Ama heyhat!

Ne yazık ki söylediklerimiz Sayın Karaloğlu tarafından hiçe sayılıyordu.

İktidar partisi olan AK Partinin gölgesinde oluşan ve palazlanan feodal yapıları, eşkıya tipi zorba çeteler vasıtasıyla arsa mafyacılığından tutun da terör örgütü PKK yandaşlarına kadar, Büyükşehir Belediyesindeki HDP’nin hala kalıntılarının varlığına kadar..

Tüm bunları söylememize rağmen, bir devlet adamı olarak Sayın Vali hep “göz ardı” edip, görüşlerimize hasımane tutumla bakıyordu.

Yazdıklarımızı, söylediklerimizi sanki keyfi ve rastgele yazıyormuşuz gibi bir algıyla tavır sergiliyordu…

Tavsiye babında zamanında çok yazılarımız oldu.

Şu siyasilerden, şu STK’nın bazı mensupları, hele hele Diyarbakır’da çok büyük para kazanıp, şehri terk edip Akdeniz sahillerine yerleşip oteller zincirine sahip olan bir avukatla Antalya’da bağladığı bir bağlantı ne ise bilemiyoruz?

Aşırı derecede birbiriyle bağlı kalmaları ve nerdeyse beraber işbirliği içinde ittifak etmeleri ve hatta devletin bazı imkânlarının Diyarbakır’da da bu insanın lehine çevrildiğini duymuştuk, yazmıştık ve söylemiştik.

Öyle düşünüyoruz ki aynen bizim söylediklerimiz çıktı.

Ancak Sayın Valinin görevden el çektirilmesiyle ikili proje yarım kaldı.

Onu da ilerde kamuoyuyla tüm detayıyla paylaşmayı düşünüyoruz.

Şu Örfioğlu Vakfı var ya!

Ah ki ah diyelim!

Allah’a bağlı olan imanlı ecdatların miraslarını, bu sistemde nasıl kirli eller vasıtasıyla yağmalayıp talan edercesine birilerinin elinde olduğunu ve bununla büyük sermaye sahibi olma hali, çok şeyi ifade ediyor…

Tüm bunları kamuoyuyla paylaşmak isterken her nedense Sayın Vali Karaloğlu, böylesine şaibeli insanların şaibelerine rağmen aralarında sanki bir bütünün birer parçası olma hali, hep söz konusu oldu..

Neyse, tüm bunları bir kenara bırakalım.

* *  *

Yeni gelen Vali Ali İhsan Su’nun Diyarbakır’a atanması, bize göre AK Partinin ve İçişleri Bakanının son yaptığı güzel işlerden biridir.

Yerindedir ve isabetlidir.

Neden mi?

Sayın Vali, fi tarihinde yani daha genç yaşlarda Çermik Kaymakamlığı gibi çok güzel ve şerefli bir görev yürütmüş bir insan.

Mesleğinde oldukça başarılı olduğu gibi hızla yükselmiş ve deneyimli bir Vali durumuna gelmiş..

Ki 5 yıl gibi uzun bir süre Mersin’de Vali olarak görev yapmıştır..

Sayın Su, Diyarbakır’ımızda da aynı liyakati göstereceğini düşünüyor ve inanıyoruz.

***

Sevgili okurlar…

 Diyarbakır SÖZ Gazetesinin dünkü birinci sayfasında manşetten verilen haberi, sizinle paylaşmak istiyorum..

Manşet haber aynen şöyle;

“YAPTIKLARIYLA GİTTİLER”

“Diyarbakır’ın yeni Valisi Su’nun hafta içi göreve başlaması bekleniyor.”

Haber şöyle devam ediyor;

“Diyarbakır’da kayyım olarak görev yapan bürokratlar, arkalarında bir dizi sorgulayıcı iz bırakırken, üçüne de makam yaramadı, gelen gidenin akıbetiyle gitti” yorumuyla merkeze çekildiler.

Giden üç kayyımın fotoğrafları yan yana.

Biz, gerçekten gelen giden bürokratlarımıza, kamuoyunu temsil eden ve kamu görevi yapan bir medya grubu ailesi olarak hep dostane tavsiyelerde bulunmuşuz.

Bulunmaya da devam ediyoruz.

Demişiz ki;

Bu coğrafyamızın, özellikle Diyarbakır’ımızın bazı siyasi odaklarına kapılmayın.

“O siyasi odaklar gerçek anlamda çok yüzlü insanlardır…

Hangi devirde, hangi siyaset kulvar güçlüyse orada yer alır ve gününü gün ederler.

Devlet imkânlarını da kendi lehlerine kullandırabiliyorlar.”

Nitekim söylediklerimiz hep aynı çıktı.

Kayyım Cumali Atilla’dan, Hasan Basri Güzeloğlu ve Münir Karaloğlu’na kadar.

Biz bunları bölgedeki kimlik değiştiren ve devlet düşmanı olan bazı terör odaklarıyla gizliden gizliye işbirliği içinde olup sıkı fıkı bir yaşam hali yaşayanlar için “uzak durun” tavsiyesinde bulunduk…

Vatandaşın mağduriyetlerini daima gözetin.

Diyarbakır’a bir şanssızlık eseri olarak nerdeyse 40 yıldan beri bilinen bir terör örgütü olan PKK’nın gölgesinde bir arka bahçe olan HDP de hasbelkader belediye seçimlerini kazanıp, belediyenin kaderini eline geçirmiş olup milletin bu belediyelerine çok yanlış kadroları doldurmuşlardır.

Öylesine doldurmuşlar ki onların döneminde vatandaşın işi gücü çok güzel yürüyordu(!)

Neden mi?

Zira “al gülüm, ver gülüm” misali vardı….

“Senin bu projeni gerçekleştiririm, bize şu kadar para getir, biz de bu parayı cebimize indirmiyoruz, dağdakilere gönderiyoruz” diyerek vatandaşı hükmen de olsa baskı altına alıyorlardı.

Devlet işleri dahi fazla sürüncemede kalmıyordu.

Onların izinde gitmeyen vatandaşlar da zaten hiç imkânı yoktu ki işleri yapılmazdı, hala da yapılmıyor.

Ama AK Parti iktidara geldi.

Bu farklılığı sezdi.

Tespitlerini yaptı.

HDP’nin Belediye Başkanlarını görevden aldı, yerine devletin güvendiği sağ mihraklı üç tane kayyım atadılar Büyükşehir Belediyesine.

Birisi Cumali Atilla.

Diğeri Hasan Basri Güzeloğlu.

Üçüncüsü Münir Karaloğlu.

Peki, bunlar ne yaptılar?

Sevgili dostlar.

Çok önemli bazı başlıkları burada sizinle paylaşıyoruz.

Ama yazımız fazla uzun olmasın diye kısa kesiyoruz.

Biz bir iş çevresi olarak, kamu görevi yapan bir medya grubu olarak, halkın nabzını tuttuğumuz zaman bize hep şunu okutuyor.

Evet, her ne kadar HDP gittiyse de alt-üst kadro aynı kadro!

Hiç kimse kilit noktaya parmak basamaz ve yüreklilik gösterip de “sen eski HDP’lisin, sen iş yapmıyorsun, seni gönderiyorum başka iş yapanları getiriyorum” diye bir hareket de görmedik bu üç kayyımdan.

Bilakis!

Doldurdukları daha beterin beteri…

Belediyelerden iş çıkmıyor.

Vatandaş mağdur.

Yıllardan beri imar durumu sakat…

Yarım yamalak.

İstihdamcı istihdam yaratamıyor.

Gizliden gizliye büyük çapta el altından paralar da ortaya konuluyorsa da yine faydası yok.

Ki para da dönüyor işin içinde.

Ama buna rağmen işler savsaklanıyor, kayyımlar da ne yaptıklarını bilmiyorlar?

Nitekim 10 gün önceki “Koyunlar” adını taşıyan büyük operasyon bu söylediklerimizin bir kanıtlayıcı delili değil midir?

Bizden burada devlet büyüklerimize dostane bir uyarı…

Bu memlekete gerçekten namuslu bürokratları gönderin.

Satılmamış başsavcıları gönderin.

Ki üç dört seneden beri Allah’a şükürler olsun çok değerli başsavcı zevatları görüyoruz.

Pırıl pırıl insanlar.

Keza hâkimler.

Keza Vali ve kaymakamlar.

Seçkin insanlardan, seçkin gruplardan olsun.

En derin saygı ve sevgilerimle.