ZAM FURYASI SON BULSUN!? (II)

Sevgili okurlar.

Yazı başlığımızı değiştirmiyoruz.. Dün olduğu gibi bugün de “ZAM FURYASI SON BULSUN” başlığı altında sohbetimizi, derinleştirmek istiyorum..

Malum, birçok yönüyle daha çarpıcı ve daha detayıyla bazı güncel olaylar, söz konusu..

Onları, sizinle paylaşmak istiyorum.

Dünkü yazılı medyada yer alan çok önemli haberlerden bazı başlıkları, irdelemeyim..

Başlığımızdan da anlaşıldığı gibi, dünkü SÖZ Gazetesinin manşetinden verilen haber “SOKAK NEFES ALAMIYOR..”

Haber şöyle başlıyor;

Önceki gün tarihi zirvesini 13,30’a taşıyan dolar dün sabah piyasaların açılmasının ardından ise artan işlem hacimleriyle 12,97’ye kadar indi. Döviz kurunun rekor üzerine rekor kırmasıyla birlikte gelen zamlar sonrasında esnaf ve halk artık nefes alamaz hale geldi.

Zamlarla karşılaşan esnaf ve halk, kara kara düşünüyor.”

Bu haberin devamında şöyle bir ara başlık atılıyor;

MARKETLE YAĞ SATIŞI SINIRLANDIRILDI

Mutfağın vazgeçilmezi olan ayçiçeği yağı fiyatı son aylarda fahiş oranda arttı. Yağ temininde sıkıntı yaşamaya başlayan market işletmeleri yağ satışına sınırlama getirdi.”

Haberin bir diğer ara başlığı şöyle;

YAKITA LİRALI ZAM BOMBASI”

Ve anılan gazetenin göbeğinde gerçekten zam furyasıyla ilgili halkın sokağa çıkma hali görünüyor.

 

 

***

 

Bakınız, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanının 9 sene sonrasında yeniden BAE ile el sıkışması çok sevindiricidir.

Çok ümit vericidir.

Dünkü yazımızda da “Allah’tan ümit kesilmez, Müslüman ümitsiz yaşayamadığı gibi ye’s ile de hiçbir zaman bir yere varılamaz” demiştik.

Fakat gün doğmadan neler doğar.

Tek kelimeyle bunu söyleyebiliriz ki; Arap dünyası demek İslam dünyası demektir.

Bu İslam coğrafyası yalnız Arapların değil, Türklerin de, Kürtlerin de Farslıların da değil..

Bu topraklar, tarihi İslam coğrafyasıdır ve İslam memleketidir.

İslam kardeşliği tarih boyunca emperyalizmle mücadele vermiştir.

Öyle olunca hiç ekonomiksel sıkıntı yaşanmamıştır.

İslam devletleri borçlanmamıştır...

Borçlanmışlarsa da cüz’i bir şekilde olmuştur..

Ama bugünkü hal gibi değildi.

Haçlı emperyalist dünya, gözlerini Arap coğrafyasının petrolüne dikmiştir.

Ürkek ve titrek bakışlarıyla İslam dünyasına bakan bu küfür dünyasının yegâne hedefi yeni bir Osmanlı dünyasının meydana gelmemesi çabalarıdır.

Zira bu barış, bize göre geleceğin bir simgesidir, müjdeleyici bir haldir.

Çünkü BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ile Türkiye’nin el sıkışması; ekonomide güç kazanımıdır..

Karayolları ticaretinin serbest olması demektir...

Denizyolu ticareti...

Havayolu gidiş gelişleri ve ticaretin serbest olması..

Tüm bunlar, büyük bir kazanım ve güç birliğidir...

Irak, iran, Kuveyt, Bahreyn, Dubai kapıları yeniden açılıyor.

Ve Türkiye’nin ekonomiksel olarak dolara karşı çektiği sıkıntılar artık yavaş yavaş inşallah son buluyor...

Türkiye için de yeni bir dünya açılıyor diye düşünüyoruz.

Türkiye’ye 10 milyar dolarlık yatırım yapacağız” diyen Abu Dabi Veliaht prensi Muhammed Bin Zeyd El Nahyan..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabetle Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu, El Nahyan..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeyd’i külliyede resmi törenle karşıladı.

Türkiye ile BAE arasında 10 kritik anlaşmaya imza atıldı..

Libya ve Akdeniz’de Türkiye’den farklı politikalar yürüten BAE’den gelen bu adımın iki ülke ilişkilerinin yeniden güçlenmesi adına büyük önem taşıdığını görmez lazım...

Bize göre, bu işbirliği ve el sıkışması, tüm İslam dünyasına uzatılan birlik elidir.

Elbette ki bu eller sık sık oldukça sıkışmalıdır ve devamla İslam dünyasının kardeşliği pekiştirilmelidir.

 

 

***

 

 

Sevgili okurlar...

Günlük yayımlanan bir gazetemizin birinci sayfasında yer alan, başka bir haberi de sizinle paylaşalım.

Türkiye düşmanları ve taşeronları FETÖ eliyle başaramadıklarını kur operasyonu ile yapmaya çalışıyorlar.”

Yani;  “TANKLA YAPAMADILAR DÖVİZLE DENİYORLAR”

Bu sözler gerçekten yerli yerinde sözlerdir.

Günümüzdeki İslam dünyasında verilen veriler öylesine önemli şeylerdir ki Avrupa’nın oyunları, tezgâhları gittikçe sinsice artıyor, artırılıyor...

Ve ne yazık ki İslam dünyası bunu bir türlü ya anlamıyor, ya anlamazlıktan geliyor?..

Veyahut çirkin bir rant meselesine galebe çalıyor...

Onu da bilemiyoruz.

Ama her şeyden evvel, İslam dünyası artık ne yaparsa yapsın bir araya gelmelidir.

Uyanmalıdır.

Aksi takdirde uyanıp dirilişe geçmeyen bir İslam dünyasından bahsetmek, bize göre havanda su dövmekten öteye geçmez.

Bu itibarla görünen odur ki tüm insanlık dünyasının ihtiyacı hem de şiddetle ihtiyacı İslam’a var.

İslam medeniyeti, beşeriyeti bu küfür bataklığından, inançsızlık bataklığından, edepsizlik çukurundan çıkarmazsa, insanların getirmiş olduğu hiçbir rejim buna cevap veremez.

Onun içindir ki Bediüzzaman Hazretleri “MÜNAZARAT” isimli kitabında aynen şunları söylüyor;

Korkmayınız. Medeniyet, fazilet ve hürriyet âlem-i insaniyette galebe çalmaya başladığından, bizzarure terazinin öteki yüzü şey'en feşey'en hafifleşecektir.”

Uygulama gününü bekliyor.

Bu uygulama günü gerçekleşirse öyle ümit ediyoruz ki bir şey kalmaz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı cumalar...