TEKSTİL SEKTÖRÜ, SAHİPLENİLMELİ!…

Hazır giyim!.. Genel tanımla tekstil sektörü.? Diyarbakır’da son yılların ivme kazandığı sanayi alanlarımızın başında geldiğini biliyoruz!.. Ki artık, kendisine özgü markalar sahip!.. Genişleyen ve adından söz ettiren tekstil kenti bir şehir!..

***

O merdiven altı, ya da OSB’nin belli yerlerinde konumlanma hali yok artık yok!?. Tekstil OSB kendi sahasına sahip ve yatırımlar gurur verici şekilde, bir bir hayat buluyor!?.. İstihdam yaratıcılığın da ötesine geçmiş durumdalar!..

***

Bugün, binlerce insana iş aş sağlayan Tekstil OSB.. Aynı zamanda, kentin ticari hayatının sirkülasyonunda, önemli bir yere sahip.. Gerek sektörün ham maddesi, gerekse üretilenlerin satışına dair pazar ve tabi ki, işin yan kollarına sağladığı kazanç!..

***

Yekün şekilde onlarca sektörü kendiyle, hareketlendiriyor.. Salt Türkiye içerisinde değil, Ortadoğu’ya açılan önemli bir yatırım hinterlantına sahip!.. Bir çok firmanın, Kuzey Irak bölgesinde satış merkezleri açtığını ve buradan komşu ülkelere ihraç ettiğini söyleyebilirim?

***

Yerli ve yabancı markaların da, patenti kendisine ait, bir çok ürünün üretimini de, Diyarbakır’daki yatırımcıların üstlendiğini görüyoruz… Büyük bir kararlılık var sektörel yatırımda!.. Süreklilik kazandırmak için de, yol gösterici organizasyonlar gerekli?

***

Hal-i hazırda sektör genel anlamıyla, maliyetler açısından sıkıntılı bir dönem yaşıyorsa da, ilerisi için umutlar yüksek…Yatırımcının tek istediği var teşvik edilelim ve de şevkimize engel olunmasın, motivasyonumuzu yükseltsinler?!… Yani, sahiplenelim!…

***

Kent olarak, altıncı bölgeyiz!.. Pozitif bir ayırımcılık var sanayi alanlarıyla alakalı!.. Tekstil sektörünün de, daha bir kapsayıcı pozitif ayırımcılığa ihtiyacı olduğu gibi beklenti içerisinde de bulunuyor.. Sürdürülebilirlik şart..

***

Genel girdi, ham madde kadar, insan gücü ve enerji!.. Enerjiden işçilik ücretlerine, enflasyondan finansman maliyetlerine kadar bazı iyileştirmelerin, sektörün büyümesine öncülük edeceği öneriliyor?… Üreticiyi teşvik edecek adımlar atılmalı çağrısı var!?.

***

Netice itibariyle, gelişme kaydeden ve istihdam yaratıcı bu sektörün, üretim devamlılığını, yeni yatırımların bölgeye akması, cazibe vasfına kavuşması için, Diyarbakır’a özel bir sorgulama, gözden geçirme evresine başlanılması gerekir!.. Ki, yeni yatırımlara teşvik olsun…

***

KAMUDAKİ İHALELER…

Vakıa, kapsamlı ve her kulvara sirayet edici!.. Neyse sizi kişilere, işin adına, kimler aldı, nasıl aldı, akçesi ne oldu teferruatına boğmak istemiyorum!.. Şöyle, bir hikayeyle meramımı aktarmak istiyorum!.. Tabi arif olan anlar.. Hani bir ata sözü var, denir ya!.. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna bile az!…

***

Neyse, meramı anlatalım!.? Belki, muhataplar işin farkına varır; tez elden kadı misali hele bir getirin kara kaplı defteri deme hacetinde bulunur.. Ki bugüne kadar çok anlattık, dinletemedik.. Gelen gideni aratır noktasında yazdıklarımız suya yazılmış muamelesi gördü.. Onun için de, tebessüm üretici bir hikayeyle, mevzuyu kamuoyulaştıralım!?.

***

Dediğim şu!.. Zevat, kırılan kapıyı onarmak üzere, iki marangozu çağırmış.? Bi gelin; “kırılan bu kapıyı kaça yaparsınız, tamir ücretiniz nedir” diye.. İki marangoz huzura çıkar?.. Biri grant kravatlı, şık.. Diğeri ise, iş kıyafetiyle huzura gelmiş!.. Buyrun efendim demişler  ikisi de!… Yönetici, tamam ikinizle değil, tek tek görüşeceğim demiş!

***

Birinci marangozu huzuruna çağırmış!?. Bu işi kaça yaparsın demiş… Marangoz ise, yapıyı incelemiş, sağına soluna bakmış.. Demiş ki; “Beyim!.. Ben kapı, çerçeve, hepsini 4 bin liraya mal ederim. İşçilik olarak da bin lira.. Toplamda, 5 bin liraya bu işi yaparım..”  Yönetici güzel çık dışarı, demiş!

***

İkinci marangoz gelmiş!.. Rüküşsüz, o biçim grant.. Yönetici siz kaça yaparsınız bu kapıyı demiş.. Zat, bi oturup, çay istesek, ben size izahatta bulunur, kapıyı nasıl yapacağımızı!? Çay gelmiş, içmeye başlamışlar iş kapıyı yapma fiyatına gelmiş?.. Zat başlamış, hikmetini dökmeye!

***

Demiş ki!.. Efendim bu iş, çok zahmetli, meşakkatli ve teferruatlı. Koca bir hastanenin kapısı bu.. Geleni gideni var.. Ben bu işi, 9 bin liraya yaparım… Yönetici işin hikmetini sormuş, iyi de üç misli fazla para istiyorsun, niye.. Zat işin izahatına başlamış, neden üç misli fiyat istediğini..

***

Sayın yöneticim!.. Bu iş sizin hikmetiniz olmadan, yapılmaz.. 3 bin lirayı, öncelikle sizlere vereceğim.. 3 bin lirayı da  kendim alacağım.. Geriye kalan üç bin lirayı da, marangoza verip, kapıyı bi onaracağız.. Çam çerçeve için de, ek fiyat çıkarırız.. Onu da, komisyon üyelerine pay ederiz!.?

***

Merak ettiniz şimdi iş kime ihale edildi?. Elbette ki, birinciye değil.. İkincisi ihaleyi almış.. O biçim de hak edişiyle, parayı tahsil etmiş.? Ha bir de işin ikmali de yapılmış.. Netice itibariyle, kapı, çerçeve hepsi 21 bin liraya mal olmuş.. Lakin 6 ay sonra; o iş, birinci marangoza tadilat adıyla, doğrudan alım sistemiyle, tevdi edilmiş!..

***

İşte, bizim kamudaki ihalelerin iş ve işlem usülü böyle icra ediliyor?!.. Ne hikmetse, başlar değişse de!.. Her kim işin içerisine dahil olsa da çark bildik seyirden, taviz vermeden tam hız seyir alıyor.. Size soracağım sebebi mucibesi nedir diye?.. Deyin hele nedendir?..

 

***

ERDOĞAN VE GAZZE!…

Seçim evresinde ve hal-i hazırda kimi kesimler şiddetle hasımlıklarını “Gazze üzerinden, Erdoğan’a vurarak” göstermeye çalışıyorlar.. Bunu yaparken de, şuursuzca ve de futursuzca, insaf gözetmeden salla gitsin misali, vur da vur yapıyorlar?!..

***

Oysa ki, Gazze ve Filistin” davası üzerinden vurulacak, eleştirilecek, yerden yere vurulacak, siyasi kimlik veya iktidarlar noktasında, Erdoğan en son kişi… Niye derseniz!.. Önce el insaf diyorum.. Ardından da elinizi vicdanınıza koyun ve sorgulama yapın!..

***

Filistin ve Gazze olayı ilk gündeme geldiği tarih itibariyle, ki kendisinin de siyasete dahil olduğu gençliğinden bugüne hep bir dava olarak, mevzu etmiştir kendine!… Hiç bir siyasi kimliğin göstermediği cesareti, İsrail’e karşı gösterendir..

***

İsrail’le iyi geçinmek zorunluluktur tabusunu yıkandır!.. Eleştirisini, tepkisini her platformda ortaya koymaktan çekinmeyen, biri!… One minute restini çekendir, Filistini savunandır!… Ülkesindeki iç siyasetin ve muhalefetin eleştirilerine rağmen, taviz vermeyendir!..

***

BM kürsüsünden,“Gazze’deki soykırımı haykırandır!.. Gazze halkının tek savunucusu olan, Hamas’tan uzak duran, hatta terör örgütü diyebilecek kadar küçük düşen siyasi liderlere, haddini bildiren ve Gazze’de yürütülen mücadelede yer alanları mücahit ilan edendir!?.

***

İsrail’in yönetimine.. Netanyahu’ya.. Terör devleti diyen, teröristlerin başını çeken.,. İnsanlığı yok eden, soykırım suçu işleyen, vahşi siyonizmin maskesini düşürendir!. İsrail’e karşı direnç gösterendir…

***

Gazze’ye insani yardım kadar stratejik yönde en büyük desteği sağlayan, ülkelerin başında, Türkiye’yi getiren kişidir!.. Takiye yapmayan kişi var ise o da, Erdoğan’dır.. Diğer siyasiler gibi boş heybeden konuşmuyor, varsa takır takır söylüyor!?..

***

Tüm bunlar vaki iken!.. Uluslararası devlet anlaşmalarını da, akamete uğratma adına, enva-i mücadele veren Erdoğan’ı, bu kulvarda sıkıştırmak, eleştirmek, yermek,  nafiledir..  Kaldı ki, saçmalık kadar aymazlıktır ve de büyük bir haksızlıktır!?.

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Üslubun sorumsuzluk ihtiva ediyorsa, gidişatın şuursuzcadır!..