BU "OYUNLAR" GİRDAP GÜLÜM!

     Futbol futbol olalı çekmedi kimseden, bizden çektiği kadar. Genç ve çok dinamik bir nüfusa sahip güzelim ülkemizde milyonları peşinden sürükleyen dünyanın en popüler sporu futbolun etrafında kopardığımız fırtınalara, çevirdiğimiz senaryolara her gün bir yenisi ekleniyor. Haliyle spor kamuoyu da her hafta futbolun temaşa, zevk ve eğlence için yapıldığı gerçeğinden daha uzakta şeyler yazmak ve halk da okumak zorunda kalıyor. Her tarafta yazılan fair play ve kardeşlik  temalı mesajların aksi görüntüler ve beyanatlar karşımıza çıkıyor. Bunun son örnekleri maalesef gözbebeğimiz Diyarbakırsporumuzun içinde olduğu Bursaspor ve en son; dost, komşu ve kardeş kent dediğimiz Gaziantepspor karşılaşmasından sonra meydana geldi.
Bu konuda yazılacak çizilecek ve söylenecek kuşkusuz çok şey vardır. Ama bence söylenmesi gereken ilk söz; bu konuda görevli, etkili ve yetkili kişi ve kurumların görevlerini iyi yapamamaları ve halka karşı sorumluluklarını yerine getiremeyip samimiyetten ve vicdandan, adalet duygusundan uzak hareket edip kafalarını kuma gömmeleridir. Eğer ilgili kurumlar samimi olsaydı kanunlar, kurallar ve kurulların karşısında herkese eşit mesafede dursalardı bu durumların hiç biri gerçekleşmezdi. Bunun en güzel örneğini korkarım ki federasyonun Bursa’ya yapamadığını Gaziantep’e yapmasıyla göreceğiz. Burada kastettiğim Gaziantep’te yapılanları mazur görmek değil. Fakat olayların esas çıkış yerinde eğer tatmin edici tedbirler alınsaydı, Avrupa’da UEFA’nın aldığı tedbirlere yakın önlemler alınsaydı daha sonra hiçbir yerde bunlara cesaret edilmeyecekti.
Burada esas sorgulanması gereken bir diğer durumda sahalarda yapılanları sanki uzayda meydana gelmiş gibi iç işleri bakanlığının müdahale etmemesidir. Halbuki biliyoruz ki aslında meydana gelen olayların ve önlenmesi konusunda yapılacakların çoğu federasyonun değil içişleri bakanlığı ve emniyetin görev ve sorumluluk alanında olduğudur. Yani bir düşünün sahada adli bir olay olduğunda futbol federasyonu taraflara maça çıkmama cezası verse sorun halledilmiş mi olur. İnsaf yani böylesi uygulamalar günümüzde hangi modern hukuk devletinde meydana gelir, elimizi vicdanımıza koyalım.
TAKIMI İLK ÖNCE SAHAYA SÜRELİM!
Gaziantep maçından sonraki bir diğer anlaşılmaz olay ise yönetimin bu süreçleri iyi okuyamadığı ve yönetemediği gerçeğini ortaya koyuyor. Sayın başkan  takımı çekeceğiz ve Galatasaray maçına çıkmayacağız diyor. Tamam gerektiğinde çok radikal kararlar alınabilir ama ilk önce takımımızın sahada çok yürekli bir mücadele sergilemesi gerekir. Son maçlarda yediğimiz gollere, defans kurgusuna bakın tam evlere şenlik. Hakem istediği kadar kötü niyetli olsun, gereksiz sarı kartlar göstersin. Eğer biz biraz daha dişimizi sıkıp son dakikalardaki golleri yemeseydik bu gün takımımız kahramanlar gibi konuşulacaktı. Ligde ilk 8 maçını kazanan Fenerbahçe’yi yenen Antep takımını evinde yenmiş olarak evimize dönmüş olacaktık. Fakat yediğimiz gollerde Espinoza ile defans arasında anlaşmazlığın had safhada olduğunu görüyoruz.
Hocamızın yaptığı değişikliklere bakıyoruz böylesi bir maçta bize ilerde top tutup katkı yapacak Tazemeta, Şener ve Barış’ı kenara alıyor. Yani son dakikalarda o golleri yemeseydik, uzatmanın son dakikasında sahadaki en kısa adamlardan Olcan’a o kafa vuruşunu yaptırmasaydık acaba bu gün takımımıza ve gündeme bakış açımız neler olurdu.
Ortadaki gerçek kimsenin istemediği söylemlere ve yaklaşımlara maruz kaldığımızdır. Ama bizim de işimizi iyi yapıp takıma pozitif destek olmamız ve Türkiye’nin en önemli kentlerinden Diyarbakır’ı her şekilde iyi temsil etmemiz gerekir. Ayrıca belki benim tarafımdan değil, ama bu kentte en fazla sevilen İstanbul takımını ağırlamayı da kentimizin spor severlerinden esirgememek lazım. Bu durum, yolu; sporun kardeşlik için yapıldığını düşünen herkesin ortak temennisidir diye düşünüyorum. Sporla ve kardeşlikle yaşamak dileğiyle…