“BALIK, FINDIK KÜRT SORUNUNU ÇÖZECEK”
PARTİ KAPATMA
Siyasette, fikirlerde, icraatlarda bir gelişme yok Güneydoğu’da.
Bilakis,eski günlere dönüş var anlaşılan.
Tekrar,gerginlik,ölüm, gözyaşı ve acılar.
Bir de, bundan nemalananlar.
Parti kapatma davası, tekrar gündeme geldi.
Halbuki, 12 Eylül 2010 referandumunda bu durum, kökten değişebilirdi.
Ama bilakis, kapatılması istenen parti kendisi buna karşı çıktı.Kamuoyunda bu durum çok tartışıldı.
Öyle ya,HADEP,DEP,HEP,…hep kapatılmamış mıydı?
Türkiye kamuoyusu kadar,kürt kesimi de, bir buna anlam verememişti üstelik…
Leyla Zana’nın, Başbakan ERDOĞAN ile yakınlaşması olumlu bir hava sağladıysa da,yine sonuçta önemli bir kürt siyasetçisi “aforoz “edildi.
KILIÇDAROĞLU ile Başbakan ERDOĞAN’ın, “kürt sorunu” konusundaki yakınlaşmasına, aynı kesim kapıları kapattı.
Oysa,siyasetin ana yöntemi fikir,diyalog ve uzlaşıdır.
Yıllarca,Türk siyasetinde “yıkıcı” eleştiri yapılmış, “yapıcı” eleştiri geleneğine imkan tanınmamıştır.
Böyle olunca da, bir tahammülsüzlük baş göstermiş,birinin “ak” dediğine diğeri “kara” demiştir.
Böylece, kaybeden siyaset kurumundan daha çok, halk olmuştur.
Yakın tarihte,Türk siyasetine damgasını vurmuş ANAP,DYP nerede?
Bunlar baltayı ayaklarına vurduklarından ötürü.
Silinip gittiler.
Biz halk olarak “balık hafızası”na sahibiz.
(Balık hafızası demişsek te, balığın insan sağlığına özellikle akıl sağlığına faydasını da kayıt edelim)
Hemen unuturuz olayları.
Neydi,bu partileri tarihin çöplüğüne atan konu.
Kendilerine oy veren halkın vekalet yetkisini kötüye kullanıp ,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde meclise girmemeleriydi.
Halk, bunu ihanet olarak gördü ve gereken dersi/cezayı kesti,
Bu partilere.
Burada kendi kişisel geleceklerini öne alan kişilerin yaptıkları
Kurumlarının yok olmasına yol açtı.
Tabi,kendilerinin de siyaseten “yok” olmalarına.
Hakikaten, ÇİLLER,YILMAZ,MUMCU nerede?
Siyaset halk için yapılır?
Gerektiğinde halk için fedakarlıklar yapılır-yapılmalı da.
Ama kapıları kapatmanın,olumsuz yıkıcı eleştiri ve davranışlarının hiç kimseye bir faydası olmadığını anlamak gereklidir.
Bizde bir dost olarak,bir şeyler karalayalım dedik.
***
Güneydoğu’da, sivil toplum kuruluşlarının en önemli görevi(!) durumundaki eski toplu basın açıklaması geleneğinden, son dönemlerde fazla haber yok gibi.
Tabi,haklılar..
Bu aralıkta, devreye “ akil adamlar” konusu girdi.
Şimdi Güneydoğu’daki 785678997899087923490 sivil toplum kuruluşunu temsil etmeye yetkili olduklarını deklare eden(sayıda bir eksiklik varsa düzeltmeye hazırım!)kesimlerin,akil/akıllı adam çalışması ile yoğun olduklarını görmekteyiz.
***
BALIK!
Öyle ya,akıllı adamlar Nevruz’u Çırağan Sarayı’nda kutlamamışlar mıydı?
Anlaşılan, İstanbul’da şimde de “kürt sorunu”nu Boğaz’da masaya yatıracaklar.
Aslında,fazla masraf yapılmasın,İstanbul’da bir “kürt masası” kurulsun.
Ne zaman Kürtlerle ilgili bir konu olsa soluğu “boğaz”da alıyorlar.
Ama,hatırlatırım bizde de; Dicle var,Fiskaya,Beyaz Su,Munzur var,Hasankeyf var.Orda da güzel balık var.Ancak, “deniz balığı” değil, ne yazık ki.
Ha.. konumuza dönelim.
Akıllı olduklarını,785678997899087923490 sivil toplum kuruluşundan aldıkları temsil yetkisine dayanarak açıkladılar.
Tabi akıllı olmak için belli şartlara ihtiyaç var.
Mesela balık yeme şartı “birinci şart”
Balığın içindeki beyin fonksiyonları ve gelişimi açısından çok faydalı olan OMEGA 3, yağ asitleri açısından zengindir ve beyne doğrudan etkisi olduğu ispatlanmış durumda.
Burada,Güneydoğu’da “ekmek”le beslenmeye çalışan halkın, akıllı olmasını beklemiyorlar herhalde.
***
FINDIK!
Akıllı olmak için sağlam bir beden ve ruh sağlığına ihtiyaç vardır.
Mesela reklamlarda belirtildiği gibi: “Günde bir avuç fındık kalbe iyi gelir.”
Sıkı durun,ikinci şart : “Fındık yemek”,fındık toplamak değil karıştırmayın lütfen.
Ama şunu kabul ediyorum;
Bu sorunu çözmek için “mangal” gibi bir “yürek” gerek.
Kürt sorununu için balık ,fındık yemeyen akılsızları mı seçeceksiniz?
Onun için bu sorunu “balık, fındık çözer!”
Karnını doyurmak için ,beynini geliştirmeyen, ekmek parası için gurbete “Fındık” toplamaya giden, Güneydoğu insanı mı akıllı adam/kadın olacak?
Güldürmeyin beni.
Çocuklarını dağlarda anlamsız bir savaşla kaybeden,hatta bir çocuğu dağda diğeri askerde olan annemi akıllı sayılacak?Onun yaşadıklarının bir anlamı var mı ki?
Çorum’daki annemi,Uluderede’ki annemi,Nusaybin’deki annemi akıllı sayılacak?
Hiç sanmıyorum.
Onlar balık,fındık yemediler ki.
Onlar “kızılcık şerbeti” içtiler.
Onun için akıllı olduğunu söyleyenlere sormak gerekli,
“Balık, fındık yedin mi?”
Bakınız, basına isimleri yansıyan akıllı adamların(kadınların)çoğunun bu ölçütlere sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Tabi o güzelim şarkıları,romanları yazanlar peynir ekmekle mi beslendi?
Her makam gibi,tabi ki gücü olan,akıllı olanlar seçilecek bu topluluğa.
Zaten,bu akıllılar sürekli olarak bu konularla ilgili olarak,akıllarını topluma sunmamışlar mıydı?
Birazda burada sunsunlar canım,çok görmeyin.
Sonra, “Ben Akıllıyım”,pardon akilim(!) demek suç değil ki, bu devlette.
Emin olayım diye Türk Ceza Kanun’una bir daha baktım.
Böyle bir suç tipi yok.Rahatladım, arkadaşlar için.Yoksa,işimiz yok “Ben akıllıyım!”diye tutuklananları savunmak zorunda kalacaktık.Cezaevleri dolup taşmışken,yeni cezaevleri kurulurken,bir de bununla mı uğraşacaktı devlet.
***
Hukukta, esas ile usul her zaman paralel gitmelidir.Yoksa bir bakarsınız haklı olsanız da usulden davayı kaybedersiniz.Günlük yaşantıda da bu böyledir.Meramınızı sertte anlatabilirsiniz,yumuşak bir uslupla da.Ama sertlik,hatalı yöntemler hep olumsuz sonuçlar doğurur.
***
Ama ben diyorum ki,balık yemese de,fındık yemese de,ekmekle karnını doyursa da,
Aslında bu bölge insanlarının hepsi akıllı insanlardan(adam-kadın) oluşmaktadır.
Paraları olmasa da,kendilerine, “biz akıllıyız” demeseler de.
Kendileri adına konuşan/konuşacak,çalışacak insanların birçoğunun maksatlarını çok iyi biliyorlar.
Onlar,
Kendilerini aptal yerine koyulmasına izin vermeyecek kadar “onurlu” durlar.
Yoksa siz onları, aptal mı sandınız?
Yanılıyorsunuz.
Ha ,bu arada sorun çözülecekse,artık ilkokulda çocuklara süt yerine,
Balık,fındık dağıtılsın.
Balık, boğaz balığı olsun ama..
Fındıkta hormonsuz,Çernobilsiz.