“STK’LAR NE İŞ YAPAR?”

Dün Uzay TV’de Ömer BÜYÜKTİMUR’un yönettiği “Pazar Sohbeti” programında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman BAYDEMİR, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Alican EBEDİNOĞLU, Sarmaşık Derneği Başkanı Selçuk MIZRAKLI, Mimarlar Odası Başkanı Necati PİRİNÇÇİOĞLU ve Güneydoğu Demokrasi Deneği Başkanı olarak ben, konuk olarak katıldık.

Çok faydalı bir açıkoturum oldu. Tüm konuklar Diyarbakır’la ilgili olarak, kendi alanlarını ilgilendiren konularda çok önemli açıklamalar, tespit ve eleştirilerde bulundular, başkana sorular sordular.

Uzay TV’nin uydudan yayın yapmasından ötürü, izlenme oranının çok yüksek olduğu gelen mesaj ve sorulardan anlaşılıyordu.

Program yaklaşık 4 saat sürdü. Bu da gayet doğaldı. Çünkü Diyarbakır gibi, yılların sorunlarını bünyesinde taşıyan, göç alan bir kentin; sosyal, ekonomik, hukuki, sağlık, kentleşme. Vb birçok sorununun olduğu açık.

Bu anlamda sorunlar yanında, çözüm önerilerini de ortaya koyduğumuzda, Diyarbakır’ı konuşmanın bırakın saatler sürmesi, aylar alması beklenir.

Buna rağmen, konuyla ilgili olarak, konuk olan STK başkanlarının katılımı ve kamuoyu önünde gerçekleşen açıkoturumun çok olumlu tepkiler aldığını söyleyebilirim.

Bir kez belli makamlardaki insanların, belli aralıklarla kamuoyu önüne çıkmaları, hesap verebilmeleri “katılımcı demokrasi” açısından önemli bir hizmet niteliğindedir.

Zaman içerisinde söz konusu programda öne çıkan bazı açıklamalar ve tespitler üzerinde köşemde konuları tartışmak istiyorum.

Bu programda dikkatimi çeken en önemli açıklama Sn. BAYDEMİR’in Sivil Toplum kuruluşlarına(STK) yönelik sert diyebileceğimiz türden eleştirileriydi. BAYDEMİR “STK’ların siyasette basamak olarak kullanıldığını, siyasetçilerin önünde elpençe durdukları”nı belirterek eleştirdi. Ben de kendisinin de geçmişte bir sivil toplum kuruluşu başkanı olduğunu(İnsan Hakları Derneği Başkanı) hatırlatınca: “Ben bıraktıktan 1 sene sonra siyasete girdim”şeklinde savunma kabilinden açıklama yapmak zorunda kaldı. Bu açıklamaya cevaben, “Bölgedeki STK’ların bölgede özellikle Kürt sorunu konusunda çok önemli hizmetlerde bulunduğunu, çoğu kere de birçok kez BDP’yi veya politikalarını desteklediklerini” belirtince de, “hangi partiyi desteklediklerinin önemli olmadığını, bunu eleştirdiğini beyan etmesi” bana ilginç geldi.

Zira bugüne kadar genel kavram, bölgedeki STK’lar ile BDP en azından Kürt siyasetinin aynı paralelde hareket ettiği yönündeydi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanının bu açıklamaları, nasıl bir karşılık bulur, bu bilinmez ama bu “hamurun daha fazla su alacağı” kesin.

Gerçekten demokratik ülkelerde STK’lar çok önemli hizmetler yürütmekte, hatta iyi yurttaşın kriterlerinden bir tanesi de üye olduğu, hizmet ettiği STK’ların sayısı ile ölçülmekte.

Ancak, ülkemizde vatandaşlar o kadar çekingen ki, acaba herhangi bir basit derneğe üye olsam başım ağrır mı? Diye kaygı duymakta. Bu da demokrasimizin ayıbı olsa gerek.

Aslında asıl sorun; STK’lardan siyasetçi üremesi ve/veya basamak olarak kullanılmasından çok, STK’ların kuruluş gayelerini gösteren tüzüklerindeki faaliyet alanlarından uzaklaşarak, aşırı politize olmalarından kaynaklanmaktadır.

Ama burada çelişkiye de düşmemek gereklidir. Sizi desteklediklerinde “oh ne güzel”,sizi eleştirdiklerinde “tu kaka “demenin de, samimi bir yaklaşım olmadığını belirtmek gereklidir.

Değişik alanlarda kurulup örgütlenen STK’lar bulunduğu halde, asıl sorulması gereken, bu STK’lar neden kendi faaliyet alanlarıyla ilgilenmez de politik konulara odaklanırlar?

Kendi kuruluş amaçları ile ilgili neden araştırmalar, raporlar hazırlamazlar, sorunlar hakkında çözüm üretmezler?

Neden “Kürt sorunu” konu olunca “mangalda kül bırakmazlar” da; sokağa /suça sürüklenen çocuklar, işsiz, yoksul, dezavantajlı kesimlerdeki vatandaşlarıyla ilgili çalışmalar yapmazlar? Kent sorunları, eğitim, sağlık, hukuk alanında çözüm üretmezler?

“Anayasa” deyince atıp tutanlar, neden kendi kuruluş “anayasa”larına(tüzüklerini)arada bir okuma zahmetine katlanmazlar?

Neden yönetimde kaldıkları süre boyunca gerçekleştirdikleri faaliyetleri kamuoyu ile paylaşmazlar?

Örneğin; çalışma yaşamı alanında kurulan bir STK, neden yönetimi süresi boyunca yapılan ihracat, ithalat, açılan/kapanan işletme sayısı, sigortalı çalışan sayısındaki artış/azalış, üye sayısındaki artış/azalış konusunda kamuoyu bilgilendirilmez?

 Yoksa başarı medyada çıkma oranına mı endeksli?

Bu çerçevede soruları çoğaltabilmek mümkün, mümkün ama önemli olan sorulara cevap bulabilmekte…