SAĞLIKLI BİR “SAĞLIK” İŞGÖRÜR(1)
Bundan 13 yıl önceydi.Silvan yolundan üniversite kavşağına aracımla yaklaşırken, yurt yolundan gelen bir ticari taksinin hızla dönüşü alamayarak orta refüşe çarptığını yanımdaki üst düzey kamu görevlisi arkadaşım ile gördük.Yaklaştık,sesizlik hakimdi.Aracı güvenli olarak park edip,yaklaşırken araçtan yüzleri kanlar içinde kalan iki kişi yardım isteyerek bağırmaya başladılar.Her hallerinden şok geçirdikleri,almış oldukları maddelerin de etkisi ile ne yaptıklarını/söylediklerinin farkında olmadıkları anlaşılıyordu.Yüzlerinden oluk oluk kan akıyordu.Hemen arkadaşımın da yardımıyla arka koltuğa aldık,yüzlerinin her tarafında cam parçaları vardı ve kan akmaya devam ediyordu.hatta arkadan sırtımıza yüzden fışkıran kanların sıcaklığını hissediyorduk.Aracın arkası kan gölüne dönmüştü.Biz hastaneye doğru yol almaya çalışırken onlar ısrarla tarımsal araştırmada bir yakınlarının yanına gitmemizi “emrediyordu”.Onları ikna etmekte hayli zorlandım.
Telefon açacağımı(ki o zaman cep telefonu bu kadar yaygın değildi.), pansuman(İşin pansumanlık olmadığı hallerinden belliydi!) yapıldıktan sonra onu istediği yere götüreceğimi söyledim.
Bir taraftan da onları sakinleştirmeye çalışıyordum. “Eğer arkadaşımı kurtarmazsan,seni öldürürüm” diyerek tehdit ediyordu.Çok sıkıntılı ve tehlikeli bir durumdu.Her an arkadan bir olumsuz davranış ,taşkınlık yapabilirlerdi.(Çok ciddi bir durumun olduğunu,o halde arkadan bize saldırabileceklerini daha sonra konunun uzmanı arkadaşlarımız söyledi.) Onları en hızlı şekilde hastaneye yetiştirmekten başka, yapılacak birşey yoktu.
Neyse,acil servise yetiştirdik.Ama arkadaşını kurtarma(Birazda arcaın şoförü olup,kazayı yapmasından kaynaklı sorumluluk)psikolojisi ile yaralılardan ,beni tehdit eden, biri bağırmaya,etrafa saldırmaya başladı.Hemen hemen tüm camları elleriyle parçaladı.Kapıları tekmeledi.Onu sakinleştirmek hastane personeli tarafından çok zor oldu.Ama, sakinleştirinceye kadar da epey zaman geçti.Biz “insanlık görevi”mizi yapmıştık.Seyrantepe kavşağında o zaman polis noktası vardı.Kazaya karışan araçla ilgili olarak polislere bilgi verdik.
Öyle ya,başımız ağrımamalıydı.
Ertesi gün öğrendiğimiz kadarıyla,her iki yaralı da iç kanama geçirdiklerinden ve fazla kan kaybettiklerinden vefat etmişlerdi.Tedavide geçmesi gereken dakikalar boş yere taşkınlıkla geçtiğinden ve bu da doktorlara göre,kanamayı arttırdığından istenmeyen sonuç ortaya çıkmıştı.
***
Ekranlarda hasta yakınlarının taşkınlığı ile ilgili haberleri izlediğimde hep bu olay aklıma gelir.
Gerçekten,sık sık ekranlarda hastanelerde bu tür sahnelere tanık olmaktayız. Özellikle “ölüm” vuku bulduğunda hastaneye ve sağlık personeline yönelik saldırılara sıkça rastlanmaktadır.
Yakın zamanda,ekranlara yansıyan görüntü dehşet vericiydi.Bir hasta yakını,benzetmeyi mazur görün, “deli dana” gibi elinde bıçakla hastanenin acil bölümünde çalışan doktor ve hemşireler saldırıyordu.Hatta bir bayan polis “silah çekmesine” rağmen,onun üzerine yürürken ayağı kayıp düşmese, etkisiz hale getirilemeyecekti.
***
Bakınız şiddet hayatımızın her alanında,geçenlerde Dicle Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Şiddet Çalıştayı” na katılmıştık. Konuyu enine boyuna tartışmış birtakım sonuçlara varmıştık.Bakıyoruz,şiddetin girmediği alan, hemen hemen kalmadı. Son dönemde hastanedeki şiddet görüntülerine medyada da, yoğun olarak şahit oluyoruz.
Bu çerçevede yalnızca “hastanın güvenliği” değil, aynı zamanda “sağlık çalışanları”nın da güvenliğinin ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Konu insan hayatı olunca,tabi ki sinirler geriliyor,ama hastayı iyileştirmek için canla başla çalışan,onların hayatını kurtarmakla görevli personele, “şiddet” uygulamanın hiçbir mantıklı tarafı olmasa gerektir.Yukarıda belirtilen yaşanmış olayda,yapılan “taşkınlığın ”faydası olmadığı gibi,ölüme varan sonucu olmuştur.
Ancak,hasta yakınlarından gelebilecek hertürlü şiddet girişimlerinden de onları uzak tutmak,zaten hayat kurtarmanın getirdiği psikolojik ve fiziki zorluğun üzerine, bir de dışarıdan gelecek tehdit ve fiziki şiddet etkilerinden uzak tutmak ta idarecilerin/devletin görevidir.